İthal Dana

Değerli okuyucularım,

Ülkemize Güney Amerika’dan 500 bin erkek, besilik dana getirilmesi için karar verildiğini basından öğrendik.

Neden ihtiyaç duyduk? Bu soru akıllarda.

Ama benim aklıma 2010 tarihinde yazdığım bir köşe yazısı geldi. O yazıyı tekrar yayınlamayı uygun buldum.

Ne yazık ki; yazımın içinde geçen sorunları tamamen yaşadık. Aradan on üç yıl geçmiş. Artık tekrar aynı sorunları yaşamamak için yazımı görüşlerinize sunuyorum.

İTHAL BESİ DANALARINI ÖLDÜRMEYELİM

Gazetelerden öğrendiğimize göre ithal, etçi ırk danalar gelecekmiş ve kırk gün içinde yurdumuza gelen danalar, isteğin çok olması dolayısıyla, kura çekilerek satılacakmış.

Habere göre danaların gemilerle uzun yoldan gelecekleri anlaşılıyor.

Sığırlar sanılanın aksine hassas hayvanlardır. İşin içinde olanlar zaten bilir. Ama yine de hatırlatmak yararlı olur. Her türlü değişiklik ve nakliye sığırlar için strestir. Üstelik nakliye her türlü değişikliği de beraberinde getirir. Danaların yeri, yemi, bakıcısı, iklimi, her şeyi değişir. Geldikleri gemiler konforlu olsa bile stres kaçınılmaz bir olgudur. Kısacası nakliye demek, stres demektir. Danalarda stres ise öksürük veya daha doğru bir deyişle solunum yolu enfeksiyonu ile aynı anlama gelir. Strese giren dananın vücudu stres hormonu salgılayacağı için solunum yolu enfeksiyonu ile ilgili belirtileri görmemiz sürpriz değildir.

Yoldan gelecek olan danalar geldikten 3-10 gün sonra, ortalama bir hafta sonra öksürmeye başlayacaklardır. Bir kısmı sık soluyacak, bazılarının gözleri kızaracak, burunları akacaktır. Danalar yem yemeyi azaltacak, bu alışma döneminde zayıflayacaklardır.

Ne yazık ki, söylemesi zor ama, bazıları ölecektir. Tedavi girişimleri pahalıya mal olacak, bazıları tedavi olmuş gibi görünse de, hastalık bir süre sonra nüksedecek ve tekrar tedaviye ihtiyaç duyulacaktır.

İthal danaları kazanç elde etmek için alan besicilerimiz bu problemlerle karşılaştıklarında “ithal danalar uyum sağlamadı” diyeceklerdir.

Canlı ağırlık artışı sağlayarak kazanç elde etmeye çalıştığımız danalar aksine zayıflayarak zarara uğramamıza neden olacak, birkaç tanesi de ölürse zararımız artacaktır. Bunları söylemek istemesek de, başa geleceklerin önüne geçilmesi için gereken önlemlerin alınmasını vurgulamak amacıyla, söylemek zorundayız. Danaların nakliyeyi takip eden günlerde solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmaları bilimsel bir gerçektir.

Solunum yolu enfeksiyonları stresin ardından virusların ve bakterilerin üst üste gelen, birbirini takip eden darbeleriyle danaları hasta etmesi şeklinde ortaya çıkarlar. Stres, viruslar, bakteriler kombine olarak danaların hasta olmasına sebep olduklarından basit ve kolay tedavi söz konusu değildir. Tedavi pahalıdır ve aynı zamanda sonucu garantili değildir.

Strese girecekleri kesin olan danalarımızı virus ve bakterilerin eline bırakmayacak şekilde, koruyucu hekimlik ilkeleri uyarınca, önlemlerimizi almalıyız.

Danaların bünyelerini güçlü tutacak, onların solunum ve sindirimlerini rahatlatacak önlemleri alırsak stresli günleri çabucak atlatmalarını sağlarız.

Danalar işletmeye gelir gelmez yemlerine veya sularına uygun yem katkı maddeleri katarak onları vitaminler, mineraller açısından desteklemeliyiz. Virus ve bakteri aşılarını da ihmal etmemeliyiz. Doğal olarak şap hastalığına karşı aşılama ve diğer dezenfeksiyon, giriş çıkışlara karantina gibi önlemleri de unutmamalıyız.

Devletin kontrolü ile gelecekleri için iç ve dış parazitlerin problem olmayacağını varsayarak, belki bunlarla ilgili masraflardan tasarruf edilebilir. Yine de kene ve kenelerle nakledilebilecek hastalıklar yönünden gerekli işlemler yapılmalıdır.

Stresle ilgili olan her konu, elde olmayan sebeplerden dolayı, önlem alınmasını gerektirir. Yol yorgunu danalara ilk girişte uzun etkili antibiyotik yaparak önlem almaya çalışan, bunu alışkanlık haline getiren işletmeler vardır. Böyle bir uygulama yapılsa bile, aşılamayı geciktirmek veya vücudu destekleyici, dayanıklılığı arttırıcı, danaların sindirimini rahatlatıcı önlemleri almayı ihmal etmek doğru değildir.

Tek başına uzun etkili antibiyotiğe güvenildiğinde, ona güvenerek diğer önlemler alınmadığında, yeterli olmadığı görülecek, fakat geç kalınmış olacaktır. Antibiyotik uygulaması aşı yapmayı geciktirmeyi gerektirmez. Besi başlatma programındaki aşılamalara derhal başlanması şarttır. Zaten antibiyotik yaptık, biraz dinlensin şeklindeki gecikmeye yol açan düşünceler telafisi zor durumlara yol açacaktır. Danaları sık sık yakalamak, onları tekrar tekrar strese sokmak, o sırada işletme çalışanlarını da gereksiz yere yormak yerine enjeksiyonla yapılacak işleri mümkün olduğunca birleştirmek yerinde olur. Gelir gelmez danalara yem katkı maddeleriyle “profesyonel yardım” da bulunmanın ilk yapılacak işlerden biri olduğunu hatırlatır, besici dostlarımıza bol kazanç dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.