İTTİFAK, 100 BİN İMZA VE TEMAYÜL !

İTTİFAK…
Türkiye 24 Haziran’a yönlenmiş durumda iken, bizim 25 Haziran’ı düşünerek yazılar yazmamız, ne yazarlığımıza ne de insanlığımıza sığmaz.
24 Haziran’ı öncesini yazmak ise en doğal olanıdır.
Siyasi Partiler, bir tarafta beton ve demir karışımı ittifakla, diğer tarafta kum ve çakıl karışımı ittifakla biraraya geldiler.
Oysa seçmen bu ittifakların ne anlamana geldiğini tam olarak bilemiyor.
AK Parti ve MHP ittifakını biraz daha anlaşılır buluyor ama diğer taraftaki sol-sağ-muhafazakar ittifakını hiç anlamlandıramıyor.
Hatta korkuyor, bir dönem denenmiş Demokratik Sol, Anavatan ve MHP koalisyonunu nedenini anlamadığı, sonucu tahmin ettiği gibi...
Düşman bir olunca dostlukta bir olur sözü savaşlarda geçerli olabilir ama demokrasilerde bu söz doğal seçmenin gözünde pek de geçerli olmadığı kanısındayım.
Çünkü doğal seçmen, kimin Cumhurbaşkanı olacağından, kimin milletvekili olacağından çok Türkiye’de 15 yıldır süren istikranın bozulmasından ve kaos ortamından dolayı endişeli.
İttifaklar umurunda değil !

100 BİN İMZA…

Gelelim 100 bin imza olayına.
Kanun gereği olabilir ama bana göre yetersiz kanun gereği.
Birileri hemen 100 bin imza topluyor, birileri biraz gecikerek.
Sonuçta her 100 bin imza toplayabilen Cumhurbaşkanı olmuş gibi seviniyor.
Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için 55 milyonun üzerinde seçmen içinde hiç zor olmadığı gibi, hiç de yeterli değil düşüncesindeyim.
Düşünsenize, 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı oluyorsun ama Cumhurbaşkanı olabilmek için 28 milyon seçmenin oyunu almanız gerekiyor.
Yani, Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için aday olanların Cumhurbaşkanı olabilmesi için gerekli eksik oy 27 milyon 900 bin !

TEMAYÜL (EĞİLİM)….

Partilerin milletvekili  aday adaylarını belirleme süreçleri de çok hızlı şekilde ilerliyor.
AK Parti rekor başvuruya rağmen büyük illerde temayül yoklaması yaparak, teşkilatlarda çalışanların görüşlerini alarak milletvekili adaylarını belirlemeye çalışıyor. Yani ince eleyip, sık dokuyor.
Peki CHP, MHP, SP, İP VE HDP ise ne soruyor, ne sorduruyor ne de ince eleyip, sık dokuyor.
Parti teşkilatlarına ‘bu adayı destekleyin ve onun için çalışın’ diye talimat vermeye  hazırlanıyor.
Sonuçta sokakları gezen teşkilatlar, fikri sorulmadan aday gösterilenlerle bir gün gezecek, iki gün gezecek sonra o adayı seçim çalışmalarını yürütmesi için kendi eş ve dostlarına emanet edecek.
İşte o zamanda doğal olmayan aday, doğal olmayan seçim çevresi de doğal olarak doğal seçmene itici gelecek.

SAMİMİYET…

Hep söylemişimdir, bana göre siyasette kazanmanın tek yolu samimiyettir.
Suni, kurulmuş ve içinde şüphe olan siyaseti taşıyan kişi her zaman kaybetmeye mahkumdur.
15 Yıldır Recep Tayyip  Erdoğan’ın nasıl her seçimden zaferle çıkması asla bir tesadüf ve kurnaz oyunu değildir.
Samimi olmanın önemini anlamak için de  illa siyasetçi ve sürekli kazanan olmaya gerek 
Samimi olmadığınızda neler kaybettiğinizi bir düşünün !

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.