​Obezite her iki cinste de ciddi sağlık sorunlarına yol açan, hayat süresini kısaltan, hayat kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Ancak, obezite sadece organik patolojiler yönünden değerlendirilmemeli. Çoğu hastada toplumsal, aile ilişkileri ve psikolojik yönden ciddi travmalara neden olabilmekte ve bazen travmaya sekonder ortaya çıkabilmekte.

Obezite nedeni ile tedavi ettiğimiz hastaların oranlarına baktığımızda kadın hastaların %80 gibi ezici bir çoğunlukta olduğunu görmekteyiz. Bu durum kadınların daha çok obez olduğu, hastalıktan daha çok etkilendiği ya da tedaviye daha çok ihtiyacı olduğu anlamına gelmiyor. Bu oran, kadın olmanın yarattığı bir fark ile açıklanabilir belki.

​Peki nedir kadın olmanın farkı?

Tarihsel ve kültürel açıdan farklı toplumlarda kadınlara yüklenen misyonlar farklı olsa da genel geçer bazı misyonlar kadınların omuzlarına yüklenmiştir maalesef.

Kadın güzel olmalı,

Kadın doğurgan olmalı,

Çocuk doğurmalı ve onlara bakmalı,

Bakımlı olmalı,

Çocuk doğurmalı ama şişman olmamalı…

Bu misyonların en başında kadının güzel ve bakımlı olması gerektiği algısı yer alır çoğu zaman. Bu algı bazen toplumsal zorbalık, damgalanma ve ötekileştirmeye kadar varabilmekte ne yazık ki. Ve güzellik algısı çoğu zaman kilolu olup olmamak ile değerlendirilebilmekte.

Kadınlar, toplumun üzerlerinde yarattığı bu güzellik baskısına her zaman maruz kalmışlardır. Kadınlar; bireysel başarıları, üretkenlikleri ve birey olarak değer verilmeleri gerekirken; toplumun yarattığı bu baskı kadınlarımızı maalesef kozmetik kaygılar ile daha fazla arayış içerisine sürüklüyor.

​Hiçbir hastamızı kozmetik kaygılar ile ameliyat etmiyoruz. Ameliyat ettiğimiz tüm hastaları, obezite nedeni ile gelişen hastalıklarını tedavi etmek için ameliyat ediyoruz elbette. Ancak gözlemlerimiz, özellikle genç kadın hastalarda, kozmetik kaygıların ameliyata karar verme oranlarını belirgin arttırdığı yönünde.

​Diğer taraftan kadınlarımızın sadece kozmetik kaygılar ile ameliyat olmadıklarını da tekrar belirtmekte yarar var.

Kadın hastaların maruz kaldığı bu baskı nedeni ile kadınlarımız ile ayrıca ilgilenmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Hastalarımızı dinlediğimizde her hastanın çok farklı bir hikayesi ve beklentisi olduğunu görüyoruz.

Tedavi ettiğimiz hastalarımızda, obez olmaktan kurtulduklarında benlik algılarının ve özgüvenlerinin arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

​***Bir hastamızı ameliyat ettikten ve hasta ideal kilosuna kavuştuktan sonra ilk işi eşinden boşanmak oldu. Sebebini sorduğumuzda, kendisi kilolu iken eşinin kendisi ile hiç ilgilenmediğini, kendisine hakaret ettiğini; kilo verdikten sonra ise çok ilgilendiğini söyledi. Ona göre bu durum kabul edilemezdi ve eşinden boşandı. Şimdi çok mutlu, yeni bir hayat kurdu.

​*** Kadın doğum biriminden çocukları olmadığı için yönlendirilen bir hastamız oldu (obezite gebe kalmayı zorlaştıran bir durumdur). Gebe kalmak için ameliyat olmayı kabul etti. Kilo verdikten sonra gebe kaldı, sağlıklı bir doğum yaptı. Mutlular…

​*** Bir hastamızı ameliyat ettim. Kontrole geldiğinde kilo kontrollerini yaptık, her şey yolunda. Kış ayındayız, gözleri parlıyor hastamızın. Kilo vermen tamamlandığında ne yapacaksın diye sordum. Çocuğumla yüzebileceğim, parkta peşinden koşabileceğim dedi.

​*** Yine bir hasta, ameliyat sonrası kilo verme süreci iyi gidiyor. Nasıl gidiyor diye sordum. Harikayım doktor bey, artık büyük beden aramak zorunda değilim. İstediğim mağazaya girip istediğimi deneyebiliyorum…

​*** Oldukça kilolu bir hasta, ameliyat sonrası kilo verme süreci hızlı ilerliyor. Hayatında neler değişti, mutlu musun diye sordum. Çok mutluyum, yıllar sonra ayakkabımı kendim bağlayabiliyorum artık…