Serap AKYOL AKSÜYEK

Serap AKYOL AKSÜYEK

O Benim Abim Olur…

Medeniyetin sadece eğitimle olmayacağına ne yazık ki iyi bir örnek canım ülkem. Bu konuda sayısız örnek vermemiz mümkünken, ben bugün kendisine yakınlık derecesi ile yer edinmeye çalışan kişilerden bahsedeceğim. 


Hani o özellikle iş yerlerinde önemli birinden, sorun çözecek kilit bir isimden bahsedildiğinde; “O benim abim olur” diyen kişiler var ya, tam da onlardan işte. Ama buraya önemli bir not düşelim; bu ifadeyi samimiyetle nadir olarak kullananlar değil yazımızın konusu. Benimkisi, sürekli aynı şekilde; o benim abim, biz onunla abi-kardeş, baba-oğul gibiyiz, bana canım cicim der…. Vs. diyenler, yakınlık derecesini adeta gözünüzün içine sokmak isteyenler. 


Dünya, Toplum 5.0’ a (Society 5.0) geçmeye hazırlanırken bizde mevcut pozisyonunu güçlendirme ya da kendine farklı bir önem atfetme adına kullanılan “yakınlık derecesi” kim ne derse desin aynı zamanda kendini geliştirememişliğin de göstergesi. Çünkü bu duygunun ve bu şekilde öne çıkma çabasının altında bana göre ‘kendine güvensizlik’ yatıyor. 


Ve ne kadar itici öyle değil mi? 


Çoğu zaman böyle sohbetlerin geçtiği ortamlarda “Yani?” diyesim geliyor. 


“Ara o halde çöz sorunu, hemen hallet o işi” desem, biliyorum ki telefon numarası bile yok. Haydi varsa bile karşı tarafı aradığında, sadece bir-iki kere karşılaşmış olduklarından, abisi kardeşini tanımayacak bile…


Kalkınmış ülkelerdeki iş yapış biçimleri ve terfi koşullarını incelediğinizde, hiçbirinde önemli kişilerle yakınlık derecesinin yükselme sebebi olduğunu göremezsiniz. Etkili iletişim ve başarılı ilişki yönetimi derseniz o başka… Medeniyetten kastettiğim de bu benim, kimse kimseye olan yakınlık derecesini gözünüze sokmaz. Çünkü ihtiyacı yoktur. Görgüsü de bu değildir ayrıca. Üstelik içinde bulunduğu sistem de buna izin vermez, bu davranış-ifade biçimi hoş karşılanmaz. 


Peki ya bizde? 


Hâlâ “hamili kart yakinimdir”in kullanıldığı bir ülkede, “O benim Abim”dir söylemiyle öne çıkma çabasının çok fazla yadırganmadığını görüyor ve yaşıyoruz öyle değil mi? Aslına bakarsanız sistemin beslediği bu davranış biçimi ve kişiler, kendi bilgisine ve yeteneklerine güvenen, yakınlık derecesinden önce kendi vasıfları ile öne çıkan kişilerden başka kimseyi de rahatsız etmiyor. 


Bununla birlikte, gerçek başarının peşinde koşan kişi ve kurumların, bireysel özellik ve yetkinliklerin peşinde olduğunu; yakınlık derecesi ile kendine yer edinme çabası içinde olan kişilere prim vermediği gibi bu şekilde davranan kişilere ekibinin içinde yer vermediğini de gözlemliyoruz. 


“Millet aya çıkarken…” klişesini tam da burada kullanmak doğru olacak sanırım. Aklı, bilimi, eğitimi ve insani değerleri her şeyin üstünde tutarak ilerleyen toplumlarda yetişen bireylerin kendilerine olan güvenleri ve hepsinden önemlisi kendileri ile olan barışıklığı, onlara başarı ve terfi kapılarını sonuna kadar açarken; “O benim Abim olur” zihniyetinde çalışanlara sahip olan kurumların ise başarısı ortada…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.