Sevdiye AKTEKİN

Sevdiye AKTEKİN

“POZİTİFÇİLİK”

“Her şey güzel... Hep istediğim şeyler oluyor! Ben Hep Güçlüyüm! “ Bu cümleleri kullanmayı seviyoruz... Seviyorum... Ama hayatın böyle gitmediğini de biliyoruz. Sosyal medya da gördüğümüz tüm o olumlamalar, abartılı pozitifçilik maalesef gerçek değil. En azından her zaman!

Ben genel olarak güzel şeyler düşünmeye odaklanırım, hayatı yaşarken hep iyi yanını görmeye çalışırım. Dertlerin değil kahkahaların paylaşılmasını isteyenlerdenim. Bazıları benim gibi düşündüğü için, bazıları sadece mutluymuş gibi görünmek için, kimisi sorunlarını gizlemek için hep güzel şeyler paylaşırlar.

Sosyal medya sayfaları mutluluk pozları ile doludur. Bununla beraber “Her daim mutlu olabilmek.” için planlanmış bir çok olumlama sayfası da vardır. Bunları okuruz. Bazen haklı buluruz yazılanlar. Bazen de kızarız. “Sen benim yaşadıkları yaşasan. Ohoo” deriz karşımızdaki yazıya.

Yine de son günlerde ihtiyacımız olanın farklı bir şey olduğunu hissediyorum. Önceki yazdıklarımla bir noktada çelişebilir bu söylediklerim. Ama hayat akıyor... Dünya tüm hızıyla değişirken benim düşüncelerim nasıl sabit kalabilir?

Geçtiğimiz günlerde çok üzüldüğüm bir olaya arkadaşım “Haline şükret. Bilmem kimin başına şu gelmiş. Ya öyle olsaydı.” dedi. Evet, o beni teselli etmek istedi. Ama söyledikleri bana kendimi daha iyi hissettirmedi. Aksine canım yandı. Hem dert ettiğim olaya üzüldüm hem de ona üzüldüğüm için kendimden utandım. Benim derdim küçüktü. Daha büyük dertler vardı.

Sonra sosyal medya hesabımda gezmeye başladım. “Başarabilmek” adına açılmış birçok sayfa var. “Ali böyle zengin oldu. Ayşe böyle başardı. Sen de başarabilirsin!” Onları izlerken kendimi yetersiz hissettim. Yeterince güçlü değildim.

Ve farklı farklı ortamlarda değişik insanların ağzından hep aynı cümlenin döküldüğünü fark ettim. “Baksana şu instagrama. Herkes hep mutlu. Bir tek bizim başımızda bu dertler.”

Anladım.“ Pozitifçilik” her zaman çözüm değildi. Biz bazen pozitif olmaya çalışırken hem kendimizin hem de çevremizdekinin canını daha fazla yakabiliyorduk. İşte bu “Toksik Pozitifçilik”ti.

Her olayın bir de olumlu yönü olmayabilirdi. Bazen başaramayabilirdim. Canım yanabilirdi. Bunların hepsi normaldi. Bir problemim olduğunda olumlu düşüneceğim diye kendime yalan söylememeliydim. Ağlamak geliyorsa içimizden ağlamalıydım. Hayatımızda kötü giden şeyleri çözmeye çalışırken kendimizi gülmeye zorlamak değildi pozitifçilik. “Bu bana yakışmaz” demek kendime yaptığım bir iyilik değildi.

Üstelik sadece kendimize değil çevremize de yapıyorduk benzerlerini.

Bir arkadaşınız canı sıkkın olduğunda ne dersiniz mesela? “Sen güçlüsün. Bu sorunu halledebilirsin.” Gerçekten güçlü olmak zorunda mı peki? Ona bu cümleyi kurduğumuzda daha mı güçlü hissediyor kendini? Mesela onu anladığımızı hissettiriyor muyuz? Hayır. “ Seni anlıyorum.” desek. “Yaşadığın zor bir durum. Sana nasıl yardım edebilirim?” diye sorsak. Anlaşılmış olmak daha iyi hissettirmez mi?

İşten kovulmuş bir arkadaşınıza destek olmak isterken. “Senden daha kötü durumda olanlar var. En azından sağlıklısın. Ya falanca gibi hasta olsaydın. Haline şükret.” denmemeli. Bir saat önce sevgilisinden ayrılmış kişiye “Ellini sallasan ellisi var. Her şey daha güzel olacak.” denmez. Bu söylediklerimizden ilk hissettiği bizim onu anlamadığımız olur.

Çünkü, İşten kovulması onun için çok önemli. Sevgilisi önemli. Her şey, her zaman güzel olamaz. Yapmamız gereken onun derdini küçümsemek değil. Ona geçiştirecek cümleler kurmak hiç değil. Anlamak. Ağlarken de üzülürken de yanında olabilmek. Ağlamanın zayıflık olmadığını söylemek.

Bazen mutsuz da olabiliriz. Her zaman güçlü olamayız. Sosyal medyada gördüğümüz her şey gerçek değil. Kimse her gün mutlu değil. Orası bir vitrin. Ve kimse vitrine kötü bir şey koymaz.

Siz kendinizi sevin. Hayatı sevin. Her şeye rağmen hayat güzel şeylerle dolu. Onları görebilmek için olumlu düşünün. Hayaller kurun, peşinden koşun. Ama olur ya bir şeyler ters gider. Bunun da hayatın bir parçası olduğunu bilin. Güçlü olmadığınız için kendinize kızmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.