Prof. Dr. Atilla Acar, Türkiye gündemini yorumladı

Prof. Dr. Atilla Acar, Türkiye gündemini yorumladı

AK Parti 2001 krizi sonrasında Türkiye'de kurulan partilerden birisi olarak etkinliğini ve gücünü arttırarak siyasi hayata damgasını vurmaya devam ediyor. Türkiye'nin bir 94 krizi vardı. Sonra 97, 98 yıllarında İMF izleme programları vardı.

Türkiye çeşitli anlaşmalarla İMF'nin rotasına girdi. Biz o uygulamalar sonrasında AK Parti ile tanışmış olduk. AK parti 15 yıldır herkesin yıprandığı dönemlerde tam tersi daha da güçlenerek varlığını sürdürüyor. Birincisi parti çok yeteneklidir. Teorisi iyidir, bundan dolayı iyi bir şekilde devam eder. Böyle bir şey varsa AK Parti yoluna biraz daha devam eder. İkincisi, rakipleri çok kötüdür. Seçeneksizlikten dolayı siyasi hayatına devam eder.

Üçüncüsü rakiplerin kıpırdamasına birileri izin vermez sürekli bloke edilir. Kendisi de güçlü bir hareket. Özellikle AB çıtası. AB'ye sert çıkan bir ülke imajı dışında Avrupa ile barışık, geçiş ülkesi olan bir yer olarak planlanmıştı. Bunu da Ak Parti başarabildi. AK Parti getirmiş olduğu projelerle Türkiye'de büyük projelerin yapılmasını da ifade etmiş oldu. Çıkış yolları arayan fikir üreten bir konuma yerleştirilmiş oldu.

AK Parti içerisinde metal yorgunluğundan  bahsediliyor bu nedir?

İşler görüyormuş gibi görünüp bir takım yeteneklerini kaybetmek anlamında kullanılıyor. Türkiye'de yönetimde olan kişilerin edebiyle, adabıyla gitme gibi bir alışkanlığı yok. Emr-i hak vaki olana kadar ölümle ancak görevden ayrılıyorlar. İnanıyorum ki Turgut Özal Süleyman Demirel o enerjiyi bulsaydı sahaya ineceklerdi. Partilerin yenilenmesi belirli dönemle siyasilerin sınırlandırılması mutlaka parti içerisinde bir dinamizmi oluşturacağına inanıyorum.

*Önümüzde 2019 Cumhurbaşkanlığı hükümet seçimi var. Türkiye üzerinde kötü emelleri olan ülkeler boş durmayacaklar. Türkiye'de Erdoğan seçilmesin diye bir takım gelişmeler gündeme gelir mi? Suikast dönemi başlayacak deniyor. 2019'a giderken nelere dikkat edilmeli?

Burada beklenmedik olayların çıkması normaldir. ülkenin kendi rotasını oluşturmaya çalışması da bazen problem teşkil edebilir. Uluslararası aktörlerin NATO, BM, ekonomik, siyasi, askeri birliklerin yer aldığı bir organizasyonunun parçası durumundayız. Bazen lehimize bazen aleyhimize oluyor. Bu kararların ne kadarını değiştirme konusunda etkili oluyoruz bu da Türkiye'nin durumuyla alakalı olan bir şey.

15 Temmuz Türkiye aleyhine planlanmış bir şeydi. Başarılı olamadılar. Korkutucu bir takım sonuçları olduğunu söyleyebilirim. İdamlar, işgaller iç çatışma olabilirdi. Türkiye yüzde 20 ile iktidar olan siyasi partileri gördü. Yüzde 51 demek toplumun yarısının ittifak etmesi demek. Bu da uzlaşmayı kolaylaştırır diye düşünüyorum

*Irak'ta ve Suriye'de bir iç çatışma var. Bunlar bitip sınırlarımız belli olduğunda daha mı tehlikeli olacak yoksa güvenlik politikamız daha mı sağlıklı yürüyecek?

Muhatap olunacak bir ülkenin olması teorik açıdan önemli ancak güvenlik açısından Türkiye'nin varlığına tehdit olacaksa biz buna karşı çıkıyoruz. Yoksa sınırlarımızın dışında devlet kurulması bizi çokta ilgilendiren bir konu değil. Belli anlaşmalardan kaynaklanan haklarımız olabilir. Biz bu konuyu biraz daha güvenlik sorunu olarak gördüğümüz için sıkıntı yaşıyoruz. PKK/PYD yapılanmasının tehdit olması. Karadeniz'de büyük şehirde eylem yapabilen bir örgütten söz ediyoruz. Biz devleti bunun için istiyoruz. Devletin güvenliği, adaleti, diplomasi ortamını saygın bir ülke olarak bizi temsil etmesi. Biz bunları kendimiz yapamayacağımız için devletten bekliyoruz.

*Yerli otomobile neden karşı çıkıyorlar? Üretmeli miyiz, üretmemeli miyiz?

Otomobil görünen bir aksam değil. Otomobil hareketli bir nesne. Motor, elektronik, teknoloji gerektiren bir şey. Biz arabanın kapısını, kaputunu yapabiliriz ama motor, elektrik aksam için ürünler yapılamıyor. Araba deyince aklıma Subaru gelir. Subaru fabrikası tank fabrikasıymış. İkinci dünya savaşı döneminde Japonların.

Savaştan sonra otomobile dönüştürülmüş. Bugün Türkiye'nin bir otomobil üretebilmesi demek yarın tankını uzay mekiğini yapabilmesi demek.  Bu teknoloji düzeyi bilgileri geliştiren bir şey. Her ülke iyi, kötü bir aracı olsun istiyor. İran'a bakın. Arabaları Samant gibi. Kuzey Kore önce 300 metre menzilli sonra 3 km sonra 30 km menzilli yapıyor. Öncelikle onu yapabilecek teknoloji olması gerekiyor. Birden bire bin iki bin km menzilli füze üretilmiyor. Bunlar basamak basamak üretilecek olan şeyler. Bugün 61 yılındaki Devrim teknolojimiz devam etmiş olsaydı farklı olacaktı.

*Kuzey Kore ABD'ye kafa tutuyor. Elinde nükleer silahlar olduğu iddia ediliyor. Kuzey Kore gerçekten böyle silahlar üretti mi?

Kendisi de böyle bir imaj vermekten çekinmiyor. Saddam nükleer yok dedi gittiler vurdular gerçekten yokmuş. Kuzey Kore'yi bir miktar tahrik ediyor olabilirler. Kuzey Kore 600 dolar milli geliri olan bir ülke Güney Kore'de 30 bin dolar. Sonuçta bölünmüş bir ülke. İyi kötü birbirlerinden haberdar olan kişiler var. İçeride bir takım rahatsızlıkları engellemek için Kuzey Kore'nin bir düşman oluşturması gerekiyor. İçerideki yapıyı diri tutmak için.

Trump gerçeği de var. Trump'ın hareket yeteneğini ortadan kaldırdılar. Almış olduğu kararların faturaları Amerikan toplumunda tepki görmeye başladı. Trump'ın kamuoyunu meşgul edecek bir başka şeye ihtiyacı vardı. O da buydu. Amerika dikkati dağıtmak için Kuzey Kore'yi çok iyi kullanıyor.

*CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Enis Berberoğlu'nun cezaevinde bulunması ve son zamanlarda bunun üzerine bir takım açıklamalar var. Kılıçdaroğlu tutuklanabilir mi?

Kılıçdaroğlu tutuklanabilir. Ancak bu tutuklanmanın doğru bir şekilde anlatılması, belgeleriyle ortaya konması gerekir. Siyasi değil, Adalet ve güvenlik hareketi olarak anlatılması gerekiyor. Hukuki bir kararın bütün vicdanlara aktarılması lazım. Kim suçluysa cezasını çekmeli.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.