Sonuç her ne olursa olsun demokratik bir şekilde sonuçlanacak ve milli iradenin ortaya koyduğu Türkiye’nin yeni sistemi olacak. Referandumla ilgili her vatandaşın bir görüşü olduğu gibi elbette benimde bir görüşüm var. Referandum günü oy pusulasına daha güçlü bir Türkiye için oyumu kullanacağım. Tabi doğru gördüklerimi, bu sistem değişikliğiyle ilgili düşüncelerimi daha müreffeh bir ülke için kendi kararımı diğer vatandaşlarla kolay ve özgür erişim sayesinde sosyal medyadan paylaşacağım. Buraya kadar gayet demokratik ve naif bir süreç. Peki bu süreci baltalayan, insanları bölen dil ve üslubun ne kadar farkındayız?

Referandum yaklaştıkça sosyal medyada ki dilin günden güne daha sert bir hal aldığını, kararlarını açıklayan birçok ünlüye sosyal medya üzerinden linç kampanyalarının başlatıldığını, böyle demokratik bir süreçte ötekileştirme faaliyetlerinin hız kazandığını görüyoruz. Genelde bu tarz saygıdan uzak, antidemokratik tutumlar sergileyenlerin sözde demokrasi abideleri olduklarını söylemeleride trajikomik bir hal alıyor. Vatandaş bu tutumları gözlemliyor. Hele ki bu sosyal medya üzerinden linç ve ötekileştirme kampanyalarını bazı siyasilerin yapması destekledikleri kararlarıda halk nezlinde bu yanlış tutumlar nedeniyle destek almaktan çok tepki çekmelerine neden oluyor. Bu tarz tutumlara destek veren bazı vatandaşlarımızla birlikte bu demokrasi şöleni olması gereken süreci,  demok’rant’si süreci haline getiriyorlar.

ÖZGÜR DÜŞÜNCEDEN BAHSEDENLER ÜNLÜLERİN ÖZGÜR DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİNİ HAZMEDEMEDİLER!

Refarandum tarihi belli olduktan sonra sosyal medyada birçok hastag açıldı. Trendlerde Evet, Hayırlar uçuşur oldu. Rıdvan Dilmen Hocada kendi görüşünü video olarak, #bendevarim #sendevarmisin hastagleri ile milli gururumuz Arda Turan’a sordu, Arda Turan’da ünlü futbolcu Burak Yılmaz’a, Burak Yılmaz’da sanatçı Murat Boz’a sordu. Bu silsileye İbrahim Tatlıses ve oğlu İdo Tatlıses, Uğur Işılak, Murat Yıldırım, Mustafa Ceceli, Ertem Şener, Ahmet Çakar, Serdar Tuncer, Ali Şan, Ece Erken, Ebru Yaşar, Tanju Çolak, Hakan Çalhanoğu, Gökhan Töre, Nihat Doğan, Nihat Hatipoğlu, Kenan Sofuoğlu, Sinan Akçıl, Hakan Akkaya… Daha yazamadığım farklı sektörlerde birçok ünlü isim katıldı ve halkta büyük katılım ile bu silsileyi devam ettirdi. Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu Abisi Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenip sende var mısın? Dedi. Hatta yeri gelmişken söyleyeyim bana göre en orjinali Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in sende var mısın? Diye sorduğu, Posoflu Çoban Köksal Yardımcı amca ile olan video diyebilirim. Yani halkın her kesimi özgür olarak düşüncelerini bildirdiler. Güçlü Türkiye için EVET bende varım, videoları çektiler ve hala büyük bir katılım ile düşüncelerini paylaşıp vatandaşları EVET oyu kullanmaya davet ediyorlar. Kararlarını kamuoyu ile paylaşıp daha güçlü bir Türkiye için EVET diyeceklerini açıklıyorlar. Bu başta birtakım siyasiler olmak üzere dayatma demokrasi sevdalısı bir güruhun zoruna gidecek ki karalama kampanyaları, linç kampanyaları yapıyorlar. En çok dikkatimi çeken ve sıklıkla yapılan eleştiriler ise futbolcuysan futbolunla ilgilen, şarkıcıysan şarkı söyle, artistsen artistlik yap. Gerçi ironik olarak bu paylaşımlar onlar için artistlik zaten. Karışma bu sürece diyorlar… Başına ünlü koyulduğu zaman vatandaş sıfatları kalkıyorduda benim mi haberim yoktu? Yada şöyle soralım acaba HAYIR oyu kullancaklarını açıklasalardı aynı karalama ve linç kampanyasını yürütecekler miydi? Kaldı ki siyasete karışmamalarını söyleyenler, 2 Nisan refarandumunun ülkenin geleceğini belirleyecek olan bir sistem değişikliği olacağını unuttular mı? A veya B partisini desteklemek ayrı ama kendi partisinin kararını benimsemeyip kendi tartısında diğer kararı oylayacak yığınlar yok mu? Tabii ki var. Pusulada A veya B partiside yazmayacak. EVET mi? HAYIR mı? Yazacak. Siyasi bir oylama dahi olsa kişinin kendi iradesini açıklaması yasal olarak hakkıdır ama böyle bir tabloda bile bu karalamalardan ötekileştirmeden ve dışlamadan ibarettir. Burada mesele EVET  veya HAYIR oyuna destek değil. Mesela kişilerin özgür iradelerine saldırıdır. Linç kampanyalarından sonra Rıdvan Dilmen Hocanın ve Arda Turan’ın açıklamalarını gayet yerinde ve güzel bulduğumu söylemeliyim. Bizler nasıl ki düşünce ve görüşlerimizi sosyal medya aracılığı ile bizi takip eden insanlara sunuyor ve daha çok insanın görüşlerimize ulaşmasını istiyor isek, ünlülerinde bu mecralar ile seven ve sevmeyenlerine görüşlerini saygılı bir dille açıklamalarını bu süreçte çok yerinde ve başarılı bir çalışma olarak buluyorum.

(S)ERT (A)ŞAĞILAYICI (K)ABA (İ)ĞNELEYİCİ (N)EZAKETSİZ DİL OY KAYBETİRİR!

bir başkası ötekini aşağılamış haddi hesabı olmayan paylaşımlar var. Sonuç? Ortada fikre dayalı bir şey yok envanterli iğnelemeler nezaketsiz ağır sözler ve küfürler.  Karşılıklı o kadar tivit o kadar paylaşım, sadece üste çıkma çabası. Bu noktada genellemeyeyim çünkü görüşünü, duruşunu saygı çerçevesinde paylaşan koca bir kitle tabii ki var ama ortalığı karşılıklı kovboy misali birbirine mermi gibi tivit atan paylaşım yaparak çöplüğe döndürenlere dikkat çekmek istiyorum. Bu tarz mesnetsiz atışmaların kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi içine daha da kitleler alarak ilerlemesini bir nebzede olsa dikkat çekip elimizden geldiğince bu süreci demokrasi şöleni haline getirmeye çalışmalıyız. İnsanı zorlayacak paylaşımlar olabilir, hakaret ve ötekileştirici tivitleri, paylaşımları gerekli yerlere bildirip haklarımızı korumamız gerekiyor. Sadece eleştirmek yetersiz olur. Bende aynı şekilde bazen paylaştığım tivitlerin, paylaşımların altına hiç hoşuma gitmeyen paylaşımlar yapılıyor, ağır kelimeler kullanılmış mesajlar geliyor. Onlara tatlı bir dil ile anlattıkça ağır ifadelerin yerini hoşgörülü bir üslup alıyor. Ne demiş atalarımız ‘Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.’ Bende diyorum ki ‘Tatlı dil oy pusulasında mührün yerini değiştirebilir…’Seçimin sonucu ne olur? Evet, bu bilinmez ama Vatanımız, Milletimiz ve tüm Ümmet coğrafyası içim hayrlı bir sonuç olması duası ile…

Sosyal Medya Uzmanı: Melih Esat Açıl