Abdullah Gül Referandumda Ne Diyecek? Fehmi Koru Açıkladı

Abdullah Gül Referandumda Ne Diyecek? Fehmi Koru Açıkladı

Gül'e yakın isimlerden olan Fehmi Koru açıkladı.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le arkadaşlığıyla bilinen Fehmi Koru, kendisinin, Abdullah Gül’ün ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Şükrü Karatepe’nin yer aldığı, ‘sakallı üçler’ denilerek sosyal medyada paylaşılan fotoğrafa ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. 

Başkanlık referandumuna “Hayır” diyeceğini açıklayan Fehmi Koru, blogunda yayınladığı yazısında, o fotoğrafın daha önce yayımlandığını ifade ederek Abdullah Gül’ün de referandum da “Hayır” diyeceğini ima etti.
Fehmi Koru’nun kendi bloğunda kaleme aldığı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Şükrü Karatepe hukukçu.. siyaset bilimi profesörü.. ve şimdilerde Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı sıfatıyla ‘anayasa değişikliği’ paketini savunmak üzere hemen her gece bir televizyon programında…
Londra’da o da bizimleydi.

“Mal bulmuş Mağribi” deyimini hak edecek biçimde sosyal medyada tedavüle sokulan ‘sakallı üçler’ fotoğrafı…
Hani ben “Artık paylaşırım” dedim ya, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yine bana bırakmamış, hakkında kallavi bir eser kaleme almış Gerald MacLean’e kitabında kullanmak üzere verdiği fotolar arasına onu da katmış…
Kitabın 180. sayfasından sonra eklenmiş fotolardan biri bu…

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA TAVRIMIZ
Benim karşı çıktığım anayasa değişikliğini Şükrü Karatepe güçlü biçimde savunuyor.. Abdullah Gül de sessiz…
Merak eden, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı iken yaptığı konuya ilişkin açıklamalarını arar, bulur ve görüşünü öğrenir… 
Farklılıklarımız doğru yorumlansa ya!”

ABDULLAH GÜL, CUMHURBAŞKANI İKEN BAŞKANLIK SİSTEMİYLE İLGİLİ NE DEMİŞTİ
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 27 Şubat 2013 yılında CNN Türk canlı yayınında Taha Akyol’un Başkanlık sistemiyle ilgili sorularına yanıt vermişti. Abdullah Gül, o programda demokrasiler ve kalkınmış ülkeler arasında başkanlık sistemiyle de parlamenter sistemle de yönetilenlerin olduğunu ifade etmişti. “Burada önemli olan şey, her iki sistemin de demokratik yapan temel prensiplerinin ve dengelerinin muhafaza edilip edilmemesidir.” diyen Abdullah Gül, kuvvetler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargının bağımsız bir şekilde çalışmasına dikkat çekmiş ve şöyle devam etmişti: 

“Burada önemli olan şey, her iki sistemin de demokratik yapan temel prensiplerinin ve dengelerinin muhafaza edilip edilmemesidir. 'Check and balance' dediğimiz denge, kontrol sistemleri, bu başkanlık sisteminde farklı bir şekilde, parlamenter sistemde yine farklı bir şekilde. Ama bu temel prensiplerin olması önemli. Bunlar biraz daha açtığımızda 'kuvvetler ayrılığı' dediğimiz, yasamanın, yürütmenin ve yargının bütün bunların bir taraftan birbirlerinin işine karışmaması ama bir taraftan da ahenk içinde çalışabilmeleri. Buna bakmanız gerekir. Bu olduktan sonra öbürü siyasi bir tercih olur. Önce bu çok önemli.”

“SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDIĞINDA BUNUN KONJONKTÜREL OLMAMASI GEREKİR”
“Sizin tercihiniz hangisi” sorusunu Gül, şöyle yanıtlamıştı:
“Siyasi tercih derken de tabii ki ülkelerin hangi sistemi seçtilerse, idare ediliyorsa bunlar nihayetinde toplumların yapıları, kültürleri bütün bunlarla bir şekilde bütünleşerek gelişmiş oluyor. Hepsi bir birinin noksanlıklarını törpüleyerek nihayette olgunlaşmış oluyor. Bütün bunlara rağmen her iki sistemin de noksanlıkları var, avantajları var. Sadece bir tarafına bakarak almamak gerekir. Siyasi tercihi yaparken de şuna doğrusu dikkat edilmesini isterim, bir sistem değişikliği yapıldığında bu konjonktürel olmaması gerekir. Bugüne göre değil. Bir anayasa değişikliği yaptığımızda, yeni bir anayasa değişikliği ne kadar zorlanılıyor ki bu bir değişiklik yeni bir anayasa değil. Hele bir sistem değişikliği olduğunda, sistem değişikliği dediğiniz köklü bir şey. Sistem değişikliği olduğunda, ondan bir şekilde bir vazgeçmek söz konusu olursa o çok ayrı bir şey olur. O bakımdan iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Bu yapıldığında bugün biz, yarın başkası, öbür gün başkası neyse o sistemin içinde bir yol açıldı, o yolda bugün ben, yarın öbürü, öbür gün başkası tabii ki geçecek, Bütün bunları hep düşünerek doğrusu neticede o tercih artık ona göre tabii ki yapılır. Bu noktaya gelirken esas bir anayasa yapmakla ilgili yola çıkıldı biliyorsunuz. Anayasa yapılırken bir Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Uzlaşma Komisyonu çalışırken tabii ki herkes tekliflerini verdi. Uzlaşma Komisyonu'nda eğer bir uzlaşma olamazsa iktidar partisi alternatif teklif olarak başkanlık sistemini önerdi. İşin doğrusu bakmak gerekir, eğer Uzlaşma Komisyonu bir uzlaşmaya varacak olursa iktidar partisinin birinci tercihi gördüğümüz kadarıyla o. Ama olmazsa o zaman diğer sistemi öneriyor. Ama nihayette ben doğrusu ne olursa olsun bu sistemlerin içine bakmamız gerekir. İçinde de ne kadar demokratik, ne kadar temel ilkeleri muhafaza ediyor.”

“SEÇİLMİŞ HÜKÜMETLERİN YANINDA ADETA GÖLGE HÜKÜMETLER ORTAYA ÇIKIYORDU”
“Sizin tercihiniz hangisi? 'Araştıralım bakalım' noktasında değilsiniz siz. Muhakkak bir birikiminiz var. Çok iyi biliyorsunuz. Bu bilgi ve tecrübe birikiminizden sizin tercihinizi soruyorum?” denilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:

“Onu birazcık tartışmaya bırakayım. Şu anda benim doğrusu esas üstünde duracağım nokta hangisi olursa olsun bu temel prensiplerdir. Biz şimdiye kadar parlamenter sistemden şikayet ederken parlamenter sistemin demokrasi noksanlığından dolayı şikayet ettik değil mi? Hep onu tamamlamak için, çünkü anayasalarımızda 'vesayet sistemi' dediğimiz çeşitli şeyler vardı. Seçilmiş hükümetlerin yanında adeta gölge hükümetler ortaya çıkıyordu. Bunu gelişmiş demokrasilerin gerisinde görüyorduk. Şimdi hangi bir başkanlık sistemi düşünülürse onda da buna benzer bir noksanlıklar olmaması lazım. Benim birinci derecede doğrusu söyleyeceğim şey bu. O zaman başka bir şekilde yine eksik demokrasiyle karşılaşmış oluruz. O açıdan bu tartışmaları, tartışma safhasında tabii bütün bunlar, eminim dikkatli analizler, tahminler yapılacaktır.”

“TÜRK USULÜ BAŞKANLIK” KAVRAMI
Cumhurbaşkanı Abdulah Gül, “Türk usulü başkanlık” kavramına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine şunları kaydetti: 

“Biraz önce söylediklerim belki bunu kapsar diye düşünüyorum. Daha önce bizim Türk usulü demokrasimiz vardı ama noksandı, değil mi parlamenter sistemimiz? O bakımdan buradan kriterler çok önemli. Hangi standartta, kriterde demokrasiyi tercih ediyorsun. Bu, çok önemli. Yüksek seviyede, standartlarda demokrasiyi tercih etmemiz gerekir. Türkiye'yi de güçlü yapan bu. Müslüman bir ülke olarak, nüfus olarak Türkiye'nin daha yüksek standartlarda bir demokrasiyle yönetiliyor olması Türkiye'yi çok güçlü yapmaktadır. Türkiye'yi, İslam dünyası içerisinde de Türk dünyası içerisinde de çok büyük bir ilgi ve çok büyük bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Bu açıdan benim üstünde durmak istediğim şey bu kriterler. Bu kriterler dediğimiz de değerlerdir nihayette. İşte 'kuvvetler ayrılığı' dediğimiz temel mesele, eşitlik, kadın erkek eşitliği meseleleri, açıklık, şeffaflık, hukukun üstünlüğü meseleleri, hesap verebilirlik, bütün bunlar aslında bizim hep kendi değerlerimizdir ama farklı terminolojilerle biz farklı ifade ediyoruz. 'Hak, hukuk, adalet' diyoruz, batı terminolojisi içinde farklı şekilde ifade ediyoruz. Bütün bunları ne kadar gerçekleştirirsek o kadar güçlü oluruz doğrusu, o kadar büyürüz.”


ODATV

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.