Sağlık Bakanlığı yazdı ki, hastaneden randevu aldığınızda o randevuya gitmezseniz, 15 hastaneden randevu alma hakkınızı da kaybedersiniz.

Bunu niye yaptığını eminim, hastaneden randevu almak isteyip de, günler günler sonrası gün bulabilen, gerçekten hasta olup, tedaviye ihtiyaç duyanlar ve duyacağını düşünenler eminim çok iyi anlamışlardır.

Nitekim başarılı da oldu.

Artık randevu alıp da gelmeyen yok gibi, randevu alıp da hastanelerde boşu boşuna yoğunluk yaratmayan yok gibi.

Olayın psikolojik nedenlerini girersem çıkamayız ama olayın sosyal sonuçlarına girersek birilerine mağdur etmekten nasıl bir keyif alınır, sağlık sisteminin kilitlenmesinden nasıl bir haz alınır, çalışmayan sistemin mağdurlarının olmasından nasıl bir mutluluk duyuyor bulmak, bu durumda olan insanları acil psikolojik tedavi altına almak gerekir.

Sosyal medya hesabından arkadaş olduğum ama kendisini tanımadığım, bir çay içmişliğim bile olmayan ve hastanede nasıl bir görevi var o konuda da bile bilgi sahibi olmadığım sosyal medya arkadaşım, bir paylaşımda bulundu, facebook’un hikâye kısmında.

Birisi hastane sisteminden ‘Acil’ olarak randevu almış.

Acil derken, insan karnı ağrıyor, kanı akıyor, gitmezse daha beter olacak gibi haller düşünüyor.

Yok bu hastanın acil durumu ‘HORLAMA!’

Evet, bildiğiniz Horlama!

Sanırım hayatında hiç horlamıyordu, randevu almadan birkaç gün önce horlamaya başladı.

Horlama dediğimiz bakmayın öyle sıradan bir horlama da değil, olmaması lazım.

Çok gürültülü bir horlama hastalığı, hem kendisi, hem de yakınları ve hatta oturduğu apartmanda, mahalle de bütün herkes rahatsız olmuş olmalı ki, ‘Acil’ olarak horlamasının durdurulmasını istiyor.

‘Çok Acil Horlama Tedavisi’ görmesi gerekiyor!

Zaten hastanelerde de bu durumlarla ilgili yeni bir oluşturulması çalışması başlamış.

‘Acil Horlama Tedavi’ ünitesi!

Bence hastanelerde acil olarak ‘Hastalık Hastası Tedavisi’ poliklinikleri kurulması lazım.

Yoksa bu tipler, hasta olmayanı hasta eder, hasta olanın da ölümüne neden olurlar!