AK PARTİ VE SONBAHAR!

AK PARTİ VE SONBAHAR!

Ali Eyce yazdı...

AK Parti’de, yenilenme ve belki de değişim zamanı sonbahar olarak açıklandı.

Kongreler, korona virüsünün etkisinin belki de ne aza indiği zamanlar olarak tahmin edilen zamanlara çekildi.

Belki eski normal günler gibi büyük coşku ve görkem içinde geçemeyecek kongreler, birçok korunma tedbirlerine bağlı olarak sistematik bir kongre süreçleri yaşanacak ama eskiden gelen bir alışkanlık hiç değişmeyecek.

Yenilenme ve belki de değişim.

İlçelerden başlayan değişim ve yenilenme süreçleri,  en son il kongresiyle,  2023’e doğru AK Parti’yi taşıyacak teşkilat kadrolarını da ortaya çıkarmış olacak.

2023 AK Parti için büyük hedeflerin olduğu bir yıl.

Sadece seçim anlamında değil,  Türkiye’nin geleceğine ve geleceğine yönelik yatırımlar açısından çok ama çok önemli.

Bu anlamda AK Parti’nin küçük veya büyük kongrelerinin sonuçları da ister istemez, sadece AK Parti’yi değil, Türkiye’de yaşayan bütün herkesi etkiliyor olacak.

Çünkü 17 yıldır var olan AK Parti iktidarı ve ülke yönetiminin yaptıkları,  sonraki yıllarda yapmayı düşündükleri, işte sonbahar kongrelerinden çıkan sonuçlarla anlatılacak.

Kaldı ki AK Parti’de hedefler 2023 ile de bitmiyor, 2071 gibi büyük hedefler var.

Kimi siyasetçinin beklediği yenilenme ve kimi siyasetçinin beklediği değişimin, nasıl olacağına tabi ki partini delegeleri karar verecek.

Ama o delegelerde önce, onların karşısına yönetimlerini çıkaracak olan ilçe ve il başkanları bir karar verecek.

Çalışacak insanı bulmaları, çalışan insanı bulmaları,  dürüst insanı bulmaları,  gerçek dava insanını bulmaları, yalanla, dolanla işi olmayanı bulmalar, ticareti ahlaklı yapanı bulmaları,  sözünü güvenilir olanı bulmaları, eline,  diline ve beline sahip çıkanı vs. bulmaları gerekiyor.

İşleri zor yani.

Çünkü bulmaları için de ellerinde hiçbir teknik cihaz yok.

Yapacakları tek şey var, üç maymunu oynamamak. Yani, görmedim, bilmiyorum, duymadım dememek. Hem insanların geçmişlerini, hem da şu anki durumlarını soruşturmak ve araştırmak.

En küçük yalan söyleyenin daha büyüklerine söyleyeceğini bilerek.

En küçük haram yiyenin daha büyüklerini yiyebileceğini bilerek.

En küçük zafiyet gösterenin daha büyüklerini gösterebileceğini bilerek.

En küçük paranın derdine düşenin,  daha büyük paraların peşinde koşacağını bilerek.

En küçük ego yapanın, daha büyük egolarıyla nefes alacağını bilerek.

Üç maymunu da kullanarak.

Bazen böyle yazdığımda, okuyucularım siyasetin, siyasetçinin nasıl olması gerektiğini ne güzel biliyor, anlatıyor ve yazıyorsun.

Siyasete girsene diyorlar.

Gülüyorum.

İnsanların sesi olmak adına gazeteci olarak zaten hep siyasetin içindeyiz, siyasetçi olmak da zaten insanların sesi olabilmek değil mi?

Diyorum.
...
Bu arada alakası sizi düşündürsün, bir hikâyecik geldi aklıma.

Geçtiğimiz yıllarda, bir ilçe başkanını şoförlüğünü yapan kardeşim anlattığı gerçek bir hikâye.

Şoför kardeşim,  başkanını havaalanına bırakmış. 

Sanırım Ankara’da bir toplantıya gidecekmiş.

Şoför kardeşim, arabada başkanın bir şey unuttuğunu fark etmiş.
 
Arabadan indiği gibi havaalanının içine dalmış, sadece yolcuların girmesine izin verilen yere kadar koşmuş.

Şoför kardeşim, uzun bakışlar sonrası aradığı başkanını epey uzakta görünce, ismiyle hitap edemeyeceği için ‘BAŞKANIM’ diye yüksek sesle bağırmış.

O sırada, havaalanında sadece yolcuların girdiği alanda bulunan, yüzlerce insan dönüp ona bakmış.

İnsana Dair:
Var mısın ki,
Yok olmaktan korkuyorsun?
(İbn-İ Arabi)
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.