Anne adaylarına, epigenetik değişim uyarısı
Gebelik boyunca anne adayının beslenmesi, çevresel toksinlerden etkilenmesi sadece anneyi, bebeği değil ileride olacak torunlarını da etkiliyor
Jinekolog Prof. Dr. Namık Demir, “epigenetik değişimler” konusunda anne adaylarını uyardı.
Prof. Dr. Demir, “Gebelikleri boyunca çok kilo alan ya da yüksek şeker düzeylerine maruz kalan bebeklerin genlerinde meydana gelen değişiklikler, bu bebeklerin ileriki yaşamlarında obez olmalarına ve diyabete yatkın olmalarına yol açacaktır. Hamilelikte anne adayının beslenmesi, çevresel toksinlerden etkilenmesi sadece anneyi, bebeği değil ileride olacak torunlarını da etkiliyor” dedi.
Sağlıklı nesillerin yetişmesi ve toplumun sağlıklı olabilmesinin sağlıklı bireylere bağlı olduğunu hatırlatan İzmir Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Namık Demir, bireyin sağlığının anne karnında başladığını söyledi. Demir, bunun da gebelikte sağlıklı beslenme ve çevresel toksinlerden uzak kalmayla mümkün olabileceğini kaydederken, genetik şifrelerimizin uğradığı değişimlere ve doğuracağı sonuçlara dikkat çekti. Demir, “Son 15 yıldır genlerimizde kodlanan şifrenin ruhsal durumumuzda meydana gelen değişimlerden, yediğimiz gıdalardan, karşılaştığımız toksinlerden, sigara dumanından, plastik maddeler içerisinde bulunan bisfenol A denilen maddeden etkilenerek değişime uğradığı anlaşılmıştır” diyerek şu uyarılarda bulundu:
ANNE ADAYLARINA ÇOK İŞ DÜŞÜYOR
“DNA üzerindeki genlerde kodlanan şifremiz bazı durumlarda kapanıp sessizleşirken, bazı durumlarda ise açılıp okunur hale gelmektedir. Buna göre de bazı genler işlevlerini yerine getirememekte, buna karşılık bazı genler de uyarılmaktadır. Kısaca epigenetik değişiklikler olarak adlandırılan bu değişimler hücre gruplarına özgül olarak gerçekleşmekte ve annenin beslenme durumuna ve çevresel toksinlerden etkilenmesine bağlı olarak hem anneyi, hem karnındaki bebeği ve hem de doğacak bebeğinin yumurtalıklarında yer alan yumurta hücrelerini etkileyerek, annenin ileride olacak torunlarının da sağlığı üzerine etki yapmaktadır. Örneğin her yıl dünyada sigaraya bağlı akciğer kanserinden 1.400.000 kişi yaşamını yitirmektedir. Ancak akciğer kanserine yakalanan erkeklerin yüzde 20’si ve kadınların da yüzde 50’si yaşamları boyunca hiç sigara içmemiş olmalarına rağmen bu hastalığa yakalanmışlardır. Eğer büyük babalar yaşamları boyunca sigara içmişler ise 50 yıl sonra onların torunlarında astım gelişebilecektir. Benzer şekilde gebelikleri boyunca çok kilo alan ya da yüksek şeker düzeylerine maruz kalan bebeklerin genlerinde meydana gelen değişiklikler, bu bebeklerin ileriki yaşamlarında obez olmalarına ve diyabete yatkın olmalarına yol açacaktır. Bu bebeklerin ileriki yaşamlarında kilo almamaları ve diyabet, metabolik sendrom gibi hastalıklara yakalanmamaları için çok özel çaba sarfetmeleri gerekecektir. Benzer şekilde anne karnında kısıtlı gıda ile beslenen bebeklerin ileriki yaşamlarında kısıtlı gıda ile sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün olmaktadır. Eğer bu bebekler aşırı beslenme olanaklarına sahip olurlarsa bunlarda da metabolik sendrom, hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklara yatkınlık ortaya çıkacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.