Arzu Aytur'un ilk kitap heyecanı

Arzu Aytur'un ilk kitap heyecanı

Uzun zamandır yazan ve yazdıklarını takipçileriyle paylaşan Arzu AYTUR ilk kitabını çıkardı. 

Arzu AYTUR daha önce edebiyat dergilerinde ve blog sayfalarından yayınladığı şiirlerini derleyerek edebiyat dünyasına kattığı ilk kitabı ALBİNO UMUTLAR okuyucusuna kavuştu.

Yazar, şâir olmanın ötesinde, kitabın önsözü olan “Kimim Ben Bu Dünya Üzerine Gölgesini Düşüren” başlığı altında, üzüntü ile sanatın, kaybetmek ile umudun, inanç ile ümidin altını edebi ifadelerle çizdiği satırlarla okuyucuya merhaba diyor. 

Sanat, emek ve yürek isteyen sanatçılarla etkisini ve de gücünü sürdürüyor.
Genç kalem bir solukta; ama tekrar tekrar okunacak bu titiz çalışmayla okura ulaşmayı sağlıyor.
Temiz bir dil, çok rahat bir anlatım. Seni kutluyorum genç kalem! Yeni yapıtlarında buluşmak üzere hoşça kal!

Şükrü BEŞİKTAŞ
Türk Dili ve Edebiyatı

“Dedem, söğüt dalıydı…” tam bir dize…
Vefa var, köken var, sağlam duruş var, ses var, musiki var…
Bu kitap şiir kitabının ötesinde alevleri gökyüzüne vuran bir volkan patlamasıydı, yeninin en iyisi.
Nesir bölümünde cümle hâkimiyeti tam ki bu nesir için çok önemlidir ve şiirsel bir ifade var.
Paragraflar bütünsel ve her biri yüreğinizi, ruhunuzu, gözünüzü doyuracak ayarda.
Mehmet DAĞISTANLI
Eğitimci- Araştırmacı- Yazar
YAZAK
Yazarlar Akademisi Yön. Kur. Üyesi

KİMİM BEN BU DÜNYA ÜZERİNE GÖLGESİNİ DÜŞÜREN?

Mezar taşlarına yazdırdığımız tarihler hafızamda doğum
günlerinden daha çok yer kaplamaya başladığından beri sayısal
şeyleri hiç sevmiyorum. Belki de hayatın matematiği bizde
hep çok bilinmezli denklemler sonucu, çözülemez problemlere
dönüştüğü için bir bakraç kuyuya iner gibi yaşıyorum artık. Hesapsızca,
olanlarla ve kalanlarla mutlu olmayı bilerek.

Kaybetmekten korkacağım kişileri kaybettikten sonra, yani
“Daha neyim kaldı kaybedecek?” dedikten sonra fark ettim ki,
körpe bir sarmaşık gibi alelade boy veriyorum dünyada. Yine
de hızla kirleniyor renkler ve soluyorken gün ışığı, kaybettiğim
her şeyin ve herkesin yerine bir mısra iliştiriyorum yakama ve
daha yaşanabilir bir yer olsun diye dünya, sevgiye olan ümidimi
kaybetmiyorum.

Kaybettiklerime üzülerek ama yasa gömülmeden, boğazıma
batmış bir kılçık gibi tüm acılardan tutup çıkarıyorum kendimi.
İyiye, güzele olan inancımı şiirlerle, mısralarla, avucumda kalan
duygularla besliyorum. Sesler, sözler, fiziksel ve bilişsel ölümlerden
sonra öğrendiğim, tüm ideolojik ve teolojik bilinçlerden
sıyrılıp arınarak “Sadece insan olmak ve insan kalmak.” yolunda
çabam.

Arındığım dogmaların, içi boşaltılmış tasvirlerin, sıfatların,
doğduğumdan beri içinde olduğum toplumun sahip olduklarını
empoze ederek, benden kendileri gibi olmalarını bekledikleri
“şeylerin” edebiyatını yapmakta bir sakınca görmeden yaşıyorum.
Kişi bir şiir veya öykü yazmakla, sadece bir şiir ya da öykü
yazmaz. Yeniden inşa etmek istediği dünyasına bir tuğla daha
ekler ya da temelinden yıkılması gerektiğine inandığında bir taş
daha atar ve bu iki taş arasında hiçbir fark yoktur. Bu farkı gözetmeksizin
tüm satırları şuraya iliştiriyorum.

Ümitlerimi, ulaştığım, ulaşamadığım hayallerimi, karşılık
bulmuş ya da bulmamış sevgilerimi, bazen sadece kurguda kalmış
duygularımı, sitemlerimi, yargılarımı, önyargılarımı, yalnızlığı
ve bazen gereksiz kalabalıkları, ölerek uğurladıklarımı, öldürerek
uğurladıklarımı bırakıyorum avuçlarınıza...
Yolda karşılaşıp da hakkını veremediklerim olduysa -ki mutlaka-
affola...

Bildiğim her şeyi unutup yeniden başlamaya karar verdiğim,
her biri kendi güzelliğiyle var olmuş, ders olmuş, deneyim olmuş,
acısıyla, sevinciyle beni büyütmüş duyguların sonucudur
bu satırlar. 

Bundan sonra sizindir “Albino Umutlar.”
Sevin…
Çok sevin…

0-(5)-147.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.