Atatürk’e vefa böyle mi olur?
Arif Çayan yazdı; Atatürk’e vefa böyle mi olur?
10 Kasım…
Bu toprakların en ağır günlerinden biri.Yalnızca bir anma değil; bir yoklukla yüzleşme.Bir milletin kurucusuna duyduğu saygının, minnetin ve vefanın günü.Türkiye’nin dört bir yanında sirenler çaldı. Kentler durdu. İnsanlar durdu Kalpler aynı anda aynı yere döndü Mustafa Kemal Atatürk’e.
Çeşme’de de törenler yapıldı.Anma programları, protokol konuşmaları, çelenk sunumları…
Buraya kadar her şey normal.
Asıl problem bundan sonra başlıyor Çünkü Çeşme Belediyesi’nin, 10 Kasım saat 08.55’te gerçekleşen anma töreninin haber bültenini, basın kuruluşlarına 11 Kasım saat 11.00’de göndermesi, sadece bir iletişim hatası değildir.
Bu, kurumsal hafızanın çöküşüdür.Bu, Atatürk saygısının ritüel değil, zorunlu prosedür sanılmasıdır.Bu, “işi öylesine yapma” kültürünün belediye duvarlarına kadar sinmiş olduğunun kanıtıdır.
BASIN DANIŞMANLIĞI BİR MASA DEĞİLDİR, BİR ZİHNİYETTİR
Basın danışmanlığı deyip geçmeyelim.Bu görev, bazı belediyelerde eş-dost hatırına dağıtılan bir koltuk değil; kamusal algıyı yöneten bir strateji masasının merkezidir.Bir haberi 1 gün geciktirmek, özellikle 10 Kasım gibi bir tarihte, sadece iş bilmezlik değil:
Ciddiyetsizliktir.
Çünkü 10 Kasım’ın haberi bugün yapılmaz.10 Kasım’ın haberi 10 Kasım’da yapılır.Saatinde yapılır.Hissederek yapılır.Geciken anma, anma değildir.Atatürk’e Saygı Törenle Değil, Zamanlamayla ÖlçülürBir saygı duruşu, yalnızca protokol önünde 2 dakikalık sessizlik değildir.Saygı, zamanı ciddiye almaktır.Saygı, duyguyu zamanında aktarmaktır.Saygı, Atatürk’ün anısını “rutin iş” seviyesine indirmemektir.Çeşme’de yaşanan hadise, ne yazık ki bize şunu gösterdi:
Bazı belediyelerde Atatürk sadece afişlerde var.Program takvimlerinde yok.
Bu Bir Eleştiri Değil, Bir Uyarıdır
Bugün basın bülteni geç kalır.
Yarın kent politikası geç kalır.
Öbür gün vicdan geç kalır.
Yerel yönetimlerde çürüme böyle başlar:
Küçük şeyler önemsenmez.
Büyük şeyler zaten hatırlanmaz.
Atatürk’e saygı geciktirilirse,
vatandaşa hizmetin gecikmesi kaçınılmazdır.
Çeşme Belediyesi bu hatayı düzeltmek zorundadır:
Basın birimi yeniden yapılandırılmalıdır,
Görev bilinci ve protokol farkındalığı güçlendirilmelidir,
Ve en önemlisi: Atatürk’ün adı, hiçbir zaman “ertesi güne” bırakılmamalıdır.
Çünkü Atatürk’ü unutmazsak,
kendimizi hatırlarız.
Ama unutursak?
İşte o zaman yönetemeyiz.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.