Başkan Tunç Soyer, “Dip dalgayı limana yanaştıracak olan biziz”

Başkan Tunç Soyer, “Dip dalgayı limana yanaştıracak olan biziz”

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu’nun katkısıyla düzenlenen Aliağa Emek ve Barış Şenlikleri başladı.

İki gün boyunca panel, söyleşi, şiir dinletisi ve konserlerle Aliağalılar ve tüm İzmirlileri bir araya getirecek Emek ve Barış Şenliği’nin açılışı, Aliağa Demokrasi Meydanı’nda yapıldı. Açılışa İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz ve eşi Nesrin Kırgöz, Foça Belediye Başkan Yardımcısı Göksel Acar, Aliağa eski Belediye Başkanı Turgut Oğuz, CHP İzmir İl Başkan Yardımcıları Özcan Durmaz, Saniye Bora Fıçı, CHP Aliağa İlçe Başkanı Özlem Şan Oğuzcan, Çiğli İlçe Başkanı Mert Özcan İYİ Parti Aliağa İlçe Başkanı Oğuz Adar, Saadet Partisi İlçe Başkanı Mahmut Koç, Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu temsilcileri, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, sivil toplum kuruluşları, meclis üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

s145838.jpg

Emeğin ve barışın korteji

Açılış töreni, İzmir Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğindeki kortej yürüyüşüyle Alp Oğuz Anadolu Lisesi önünden başladı. Türk bayrakları eşliğinde şölen havasında gerçekleştirilen korteje Aliağalılar yoğun ilgi gösterdi. Vatandaşlar evlerinin balkonlarından bayraklarla alkışlarla korteji selamladı. Coşkulu kortej, Aliağa Demokrasi Meydanı’nda son buldu.

“Ekonomik kriz felakete dönüştü”

Açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sözlerine şenliğin emek ve barış için önemini ifade ederek başladı. Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntıların toplumu darboğaza soktuğunu söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Türkiye toplumu, son yıllarda siyasette yaratılan kutuplaşma zemininin ortadan kalkmasını istiyor. Çünkü artık hemen her hanede en yoğun biçimde hissedilen bir geçim derdi var. Çünkü halkımız artık işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik ve eşitsizliklere ‘yetti artık’ diyor. Ülkemizde uzunca bir süredir yaşadığımız ekonomik kriz, adeta bir felakete dönüştü. Her geçen gün döviz kurunun artışıyla katlanan borçlar; bizleri geçtim, yeni doğan her bir bebeğin dahi geleceğini ipotek altına alıyor” dedi.

“Dip dalgayı limana yanaştıracak biziz”

Başkan Soyer, “Bir tarafta asgari ücretle çalışan milyonlar; öte tarafta ülkenin milli gelirinden faydalanan ayrıcalıklı yapılar… Farklı düşüncelere tahammül edemeyen, karşısındakinin haklarına saygı göstermeyen, her karşı görüşü terör diye tarif eden siyasal iklim; toplumu artık nefessiz bırakıyor. Tüm bunlar, ülke tarihinde görülmemiş ekonomik, siyasi ve toplumsal bir buhran yaratıyor. Ancak karamsar değiliz. Bu krizlerin seyircisi hiç değiliz. Tersine; her zamankinden daha umut dolu, daha kararlıyız. Çünkü toplumun tabanından gelen bir dip dalga var. O dip dalgayı bir limana yanaştıracak olansa, bir başkası değil, biziz. Burada, bu demokrasi meydanında toplanan her birimiz, çocuklar, gençler, kadınlar, işçi ve emekçiler, yani bu toplumun ta kendisi, geleceği şekillendiriyoruz. Umut bizleriz. Ülkemizde yaşadığımız tüm sorunlara çözüm üretecek yol haritamızı, tüm vatandaşlarımızın haklı taleplerinden beslenerek, dostlarımızla inşa ediyoruz. Hep birlikte, iyilikte yarışıyoruz.

“Başka bir dünya mümkün!”

Konuşmasının son bölümünde mücadele çağrısını sürdüren Soyer, “Demokrasiyi demokratikleştirecek, emeğin hakkını iade edecek, özlem duyduğumuz toplumsal barışı kuracak anahtar bizim elimizde. Ve biliyorum ki bunu başaracağız. Bu ülkeyi, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında; demokrasi ile taçlandıracağız. Bugün Aliağa’da bu inancı görüyorum. Daha güzel bir dünya için mücadele eden herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Mücadele umuttur. Başka bir dünya mümkün” dedi.

s532518.jpg

Livaneli ve Özgentürk’le keyifli söyleşi

Açılış konuşmalarının ardından şenliğin ilk söyleşisine geçildi. Barış Kültürü, Hayat ve Sanat Söyleşisi’nde Başkan Tunç Soyer’in yanı sıra Türk müziğinin duayen ismi ve yazar Zülfü Livaneli, yazar ve yönetmen Nebil Özgentürk İzmirlilerle buluştu. Nebil Özgentürk’ün Zülfü Livaneli belgeseliyle başlayan söyleşide, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten günümüze Türkiye’nin yakın geçmişi, barış ve emeğin değeri masaya yatırıldı.

“Barışı bize çok görüyorlar”

Söyleşide Nebil Özgentürk ve Zülfü Livaneli’nin sorularını yanıtlayan Başkan Soyer, “Barışa hasretiz barış çok önemli. Barış çok büyük özlemimiz barış yoksa tencerede çorba yok. Barış yoksa umut yok. Bugünün siyasal ikliminde çatışmadan, kutuplaştırmadan medet umanlar, barışı bize çok görüyorlar. Bizi birbirimizden ayıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren sebepler var. Onun için birbirimize sarılmaya, kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Ancak barış varsa birlikte yaşamanın mutluluğu ve huzur var. Denizler ayırmaz birleştirir. Ege Denizi iki yakayı birleştirir. Bizim o kadar çok ortak tarihimiz var ki; biz, politikacılardan, onların kararlarından sıyrılabilsek hepimiz o kadar güzel kucaklaşırız ki, edebiyatta, sanatta, müzikte, kitapta o kadar çok kucaklaşacağımız şey var ki. Vicdan dedik ya; vicdan barışı arar” şeklinde konuştu.

“İzmir Türkiye’nin geleceğidir”

İzmir’deki barış ortamı hakkında konuşan Soyer, “İzmir yüzlerce yıl boyunca bir liman kenti olmuş. Liman kenti olmanın bir özelliği var. Birbirinin dilini, dinini, milletini sormadan birlikte yaşamışlar, birlikte ekmek üretmişler. Bu bir arada yaşama konusunda muazzam bir deneyim biriktirmiş. İzmir’in kökeninde farklılıklara hoşgörü, farklılıklarla birlikte zenginleşmenin bilgisi ve bilgeliği yatar. O nedenle aslında İzmir, hiçbir şeyin değilse de demokrasinin kalesidir. Çünkü demokrasi empati ve vicdanla başlar. İnsanın vicdanını uyandıran şey empatidir. Vicdan uyandığı anda barışın, adaletin, eşitliğin temelleri atılır. O yüzden İzmir, empati ve vicdan konusunda çok zengin bir şehir. En büyük zenginliğimiz oradan gelir; vicdanlıdır İzmir. İzmir’in vicdanı, yüreği güzeldir. Bu iklim Türkiye’ye yansır. Tarih boyunca yansımıştır. İzmir öncüdür, İzmir Anadolu’nun lokomotifidir. İzmir Türkiye’nin geleceğidir” ifadelerini kullandı.

s643689.jpg

“Çok şükür emeğin karşılığını veren bir anlayışla çalışıyoruz”

Emek ve Barış Şenliği’nin geçmişi hakkında bilgi veren Soyer, emeğin en yüce değer olduğunun altını çizerek, “Demokrasiyle barışla emeğin çok yakın bir ilişkisi var. Eğer emekçi verdiği emeğin karşılığını alamıyorsa, o zaman demokrasi ve barışı tesis etmek mümkün değil. Önce üreten insanın hakkını alabilmesi lazım. Bu demokrasinin de barışın da sigortası. Aliağa’da emeğe saygı için başlatılmış bu şenlikler. Çünkü toplumda insanlar emeğinin karşılığını alamadıklarına dair bir algı yaşarlarsa, büyük bir huzursuzluk ve sıkıntı yaşarlar. Öncelikle insanların liyakatlarına, ürettiklerine uygun bir şekilde emeklerinin karşılığını aldıklarını görmeleri lazım. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çok şükür emeğin karşılığını veren bir anlayışla çalışıyoruz. Bugün metro ve tramvay işçilerimizle yaptığımız sözleşmemizden geliyorum. Gerçekten çok anlamlı bir sözleşmeydi. Gözyaşları içinde bir kucaklaşmayla yaptık. Emeğin hakkını korumadığını vermediğiniz takdirde toplum şirazesinden çıkar. Ondan sonra kaos, mutsuzluk hakim olur” dedi.

“Tunç Başkan’dan sonra İzmir’in dağlarında çiçekler daha çok açmaya başladı”

Söyleşide birinden güzel hikayeleriyle konukları zaman tüneline sokan Zülfü Livaneli, tarihin öğretilerinden günümüz Türkiye’sini aydınlattı. Cumhuriyete ve Atatürk’e sıkı sıkıya bağlanma çağrısı yapan Livaneli, “30 yıldır köşe yazısı yazarım. Bir tane umutsuz yazım yoktur. Şarkılarımda türkülerimde umut vardır. Umudunuzu kaybettiğiniz zaman mücadele gücünüzü kaybediyorsunuz. Ben kamuoyunun karşısına çıkıyorsam umutsuzluk yayma hakkım yok. Umutla aydınlık yarınlara hep birlikte ulaşacağız. İçinde bulunduğumuz durumu daha önce askerler bitiyordu. Şimdi demokratların, ilericilerin oyuyla sandıkta gidecekler ve bir daha gelmeyecekler. Atatürk’ün üç büyük sütunu olan partisi, ordusu ve halkın gönlündeki sevgisi vardı. Belki partiyi, orduyu bitirebilirler ama halkın gönlündeki Atatürk sevgisini silemezler; dalga dalga büyür. Biz Atatürk’ün mirasına sıkı sıkıya sahip çıkarken, bağımsızlığa, emperyalizme, laikliğe, kadın haklarına sıkı sıkıya sahip çıkarken bir amacımız var. Bunu demokratik kılacağız. Darbelerle değil. İnsan haklarına dayalı, kadın haklarına dayalı, hatta çevre haklarına dayalı demokratik bir cumhuriyeti hep birlikte oluşturacağız” diye konuştu.

Livaneli sözlerini Tunç Soyer’i çalışmalarından dolayı tebrik ederek, “Ben belediyede falan çalışmıyorum. Belediyede bir işim de yok. Gönlümden gelerek söylüyorum, çok seviyorum. Diyorum ki Tunç Başkan’dan sonra İzmir’in dağlarında çiçekler daha çok açmaya başladı” şeklinde sonlandırdı.
Söyleşinin ardından ise Ferhat Livaneli Orkestrası eşliğindeki Livaneli Şarkılarıyla Memleket Yolculuğu konseri sahne aldı. Konsere Serenad Bağcan ve Özlem Özdil birbirinden değerli performanslarıyla eşlik etti.

s584805.jpg

İkinci güne sanat dolu program

Şenliğin ikinci günü olan 24 Ekim Pazar saat günü ise 17.30’da Demokrasi Meydanı’nda, yazar ve şair Tuğrul Keskin, yazar ve şair Nevzat Çelik’in yer alacağı Şiir Dinletisi Emek ve Edebiyat söyleşisi yapılacak. Saat 18.30’da SODEV Başkanı Ertan Aksoy'un moderatörlüğünde, CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ve DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz’un yer alacağı “Ekonomik Krizin İşçi ve Emekçiler Üzerindeki Etkileri” konulu panel düzenlenecek. Aliağa Emek ve Barış Şenlikleri saat 20.30’da başlayacak Kardeş Türküler Konseri ile Demokrasi Meydanı’nda son bulacak.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.