Arkeoloji dünyası, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ile Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü ortaklığı ve Türk Tarih Kurumu desteğiyle düzenlenen ‘Ege Dünyası Liman Kentleri Sikke, Mühür ve Ağırlıklar Sempozyumu’nda bir araya geldi. İzmir ve Manisa şehirlerinde iki gün boyunca devam edecek sempozyumda, geçmişin arkeolojik mirasları bilimsel çalışmalarla anlatılacak.

Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DESEM)’nde başlayan sempozyumun açılışında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Erdal Çelik, arkeolojinin aynı zamanda kültür varlığının hafızası olduğunu belirterek; belgeleme, analiz, araştırma ve restorasyon süreçleri büyük önem taşıdığını söyledi.

DEÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Binnur Gürler, aynı bölümden Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy, Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Ünal ve çok sayıda akademisyenin hazır bulunduğu açılışta konuşan Çelik, “Doğru şekilde yapılan işlemler; farklı araştırmaların ortak noktalarını bulunmasını kolaylaştırır. Üniversiteler öncülüğünde yürütülen çalışmaların birbiriyle olan ilişkisi, aynı zamanda tarihsel gerçekliğe de ışık tutar. Dolayısıyla sikke gibi, insanoğlunun değişim aracı olarak kullandığı eşyalar, farklı uygarlıklar arasında farklı araştırmalarda ortak nokta olabilir” diye konuştu.

ESERLERE NANOTEKNOLOJİK KORUMA

Üniversite olarak nano teknoloji konusuna önem verdiklerini kaydeden Çelik, “Arkeolojik buluntuların çıkartılması kadar onların korunmasına da büyük önem taşıyoruz. Bu noktada yürüteceğimiz çalışmalarla eserlerin nano teknolojik olarak korunmasını sağlayacağız. Böylece eserlerin olası yıpranmalarının ve kayıplarının önüne geçmeyi hedefliyoruz” dedi.

SANAL MÜZE GELİYOR

Multidisipliner çalışmanın somut örneklerinden birisini, arkeoloji dünyası için ele almayı planladıklarını aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mühendislik fakültemiz, insansız hava araçları üretebiliyor. Bu araçlar kullanılarak, arkeolojik kazı alanlarının gökyüzünden tipografyaları çekilebilir. Daha sonra bu veriler, bilgisayara aktarılarak 3D yazıcılarla yüzeyin birebir kopyası hazırlanır. Böylece sanal ortam için eşsiz bir çalışma olur. Sonuçta yürütülen çalışmalar ‘Sanal Müze’ ile dünyaya açılır. Bunun için önümüzdeki günlerde çalışacağız” ifadesinde bulundu.