Programdan satır başları şöyle:

Soylu'nun "Avukat kimliğiniz ile baroların başına gelenleri nasıl yorumlarsınız?" sorusunu yanıtlayan Yücel," Baroların,hukukun üstünlüğünü,  yargı bağımsızlığını savunmak gibi bir yükümlülüğü var. Ama iktidarın müdahale edemediği tüm kurumları dizayn etme çabası var. Kendi emirlerinde barolar, sendikalar, muhalefet ve basın olsun istiyorlar. Anayasamızın değiştirilemez maddesi hukukun üstünlüğü diyoruz ,diğer yandan hukukun sac ayağı baroların seçim sisteminde değişiklik yapmak istiyorlar. Bir ilde birden çok baro olması demek, böl-parçala-yönet sistemi ile daha kolay dizayn edebilmeleri demek.

Türkiye genelinde barolar Ankara'ya yürüyüş başlattılar ve polis engeli ile karşılaştılar. Bu yürüyüşün engellenmesi hükümetin acizliğini gösteriyorlar. Gerekçe olarak pandemi ve sosyal mesafeyi öne sürüyorlar.Arkadaşlarımız bununla ilgili bir karar var mı diye sorduklarında yanıtsız kalıyor. Çünkü yok.  Attıkları her anti demokratik adım kendi iktidarlarını bir süre daha uzatmaya çalışmak için. Ama halkımızın daha fazla dengeleri ile oynamamaları gerekiyor" şeklinde konuştu.

Berberoğlu'nun vekillik süresi bittikten sonra soruşturmaların yapılması gerekiyordu

 Milletvekillerinin dokunulamazlıklarının kaldırılmasının ve Enis Berberoğlu'nun vekilliğinin düşürülmesine değinen Başkan Yücel, "Dokunulmazlık milletvekillerine ayrıcalık tanımaz. Temeli, siyasi çalışmalardan dolayı görevleri süresince kovuşturmaya maruz kalmamaları içindir. CHP dokunulmazlıkların kalkmasını isterken, TBMM'deki tüm vekiller için geçerli olmasını istedi. Enis Berberoğlu 24 Haziran seçimlerinde tekrar vekil olarak seçildi. Vekillik süresi bittikten sonra soruşturmaların yapılması gerekiyordu. Tamamen yasaya aykırı bir işlemdi. Bu da siyasi tarihe kara bir leke olarak geçti.Ama AKP'nin yıllardır olduğu gibi gündem değiştirme uygulamalarını tekrar gördük" dedi.
 
Darbe dönemlerinde yapılan yasal düzenlemeler derhal ortadan kaldırmalı
 
Belediyelere kayyum atanması hakkında konuşan Yücel, "Anayasamızın 37.maddesine göre kimse suçu kesinleşmedikçe suçlu sayılmaz. Hakkında dava olan kişi için kayyum atayamazsınız.Kayyum süreçlerinin başlaması KHK ile 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devreye girdi ve sonra yasalaştı. Halkın seçtiği kişiler hukuka aykırı bir kararla görevlerinden alındılar. Yapılması gereken İktidar değiştiğinde darbe dönemlerinde yapılan yasal düzenlemeleri derhal ortadan kaldırmak ve yasal düzenleri geri getirmektir.Hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı varsa görevine devam edemez tabii ki ama burada hukuk, bir sindirme silahı olarak kullanılıyor. Şimdiye kadar bir çok davada bunu gördük. Ergenakon Oda TV gibi bir çok davada bir çok kişi yargılandı. Bir tek FETÖ'nün siyasi ayağı yargılanmadı. Ben siyasi ayağının da ortaya çıkacağını ve yargılanacaklarını düşünüyorum. Fetö tüm bunları tek başına yapamaz" dedi.

"Yapay gündem yaratma gibi tuzaklara prim vermeyen bir il başkanıyım" diyen Yücel şu ifadeleri ekledi:

Bu konuda da ilçe başkanlarımı ve il yönetimini uyarıyorum. Siyaset kurumunu germe çabası ile temel sorunları unutturma amacı. Açıkçası AKP bunu yıllardır başarılı bir şekilde yönetiyor. Uludere'deki bomba saldırısında Cumhurbaşkanı hemen çıkarak 'Her kürtaj bir cinayettir' dedi ve tüm ülke bunu konuşmaya başladı. Yani planlanarak yapılan çalışmalar bunlar. Genelde inanç meselesi üzerinden gidiyorlar. Bu konuda devletin tek görevi tüm inançlara eşit yaklaşmaktır . Dinin siyasete alet edilmesi sakıncalı bir durum. Bu tuzaklara düşmemek gerekiyor"
 
İzmirliler neyin ne olduğunu biliyor
 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e yapılan karalama kampanyasına değinen Yücel, "Turizm Acenteleri Birliği ile yapılan toplantıda turizmin canlandırılması adına, İZCOİN diye bir sanal para oluşturuldu. İzmir genelinde Tunç Soyer'in öncülüğünde başlayan BİZMİR çalışmasını daha da güçlendirecek bir çalışma. Bir yandan da İzmir bayrağı durumu var. Bunların hepsi tepki çekebilecek bir yöntem ile görüntülerin  montaj yapılarak itibarsızlaştırma çalışması. İBB Başkanımızın eyalet gibi, bölünme gibi bir isteği varmışçasına bir görüntü oluşturuluyor. İzmirliler neyin ne olduğunu biliyorlar. Bunun kimseye faydası yok" dedi.
 
Kurultay, partiyi iktidara taşıyacak bir kadro belirleme hareketi olacak
 
Önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi planlanan CHP Olağan Kurultayı hakkında konuşan Yücel, "Genel başkanlıkta olsa birden fazla aday çıkabilir. Parti meclisi üyeleri arasından,partiyi iktidara taşıyacak bir kadro belirleme hareketi olacak diye düşünüyorum.  Millet ittifakı olarak başarı yakalanmış durumda. İktidarın bu dönemki çalışmaları, yasa değiştirmeye çalışmaları, belediye başkanlarının etkisiz hale getirilmeye çalışması, 31 Mart seçimlerinde CHP'nin başarısından kaynaklanıyor. Adımların daha da sertleştiğini görüyoruz. Kendi iktidarlarını sağlayan İstanbul ve Ankara'yı kaybetmelerinden rahatsız oldular. Ben partimizin daha da güçlenerek ilerlediğini düşünüyorum. Bu başarının sahibi Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Dolayısı ile ben karşısına aday çıkmayacağını düşünüyorum. Genel başkanımızın liderliğinde iktidara emin adımlarla yürüyoruz.  Türkiye'nin CHP iktidarına ihtiyacı var. Biz yerel yönetimlerimizle kimseyi dışlamadan ayrımcılık yapmadan hizmet ulaştıran belediyelerimizle gösterdik. İktidar dönemimizde bunu tüm Türkiye'ye yayacağız. Cumhurbaşkanının tarafsız olduğu bir sisteme ihtiyaç var. Daha huzurlu ve barışçıl bir ülkede yaşayacağız" diye konuştu.

Yerel yönetimlerimiz pandemi sürecinde destan yazdılar

Son olarak pandemi sürecine değinen Yücel, "Hem dünyada hem ülkemizde toplumun her kesimini tehdit eden bir olay. CHP olarak hizmetimizle gündeme gelmek istiyoruz. Yerel yönetimlerimiz pandemi sürecinde destan yazdılar. Gösterişten uzak çalışmalardı.Halkın ihtiyacı olan yerel belediyeciliği gösterdiler.  Halkın en temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar. Hükümet bu durumdan rahatsız olarak bu çalışmaları da engellemeye çalıştı" dedi.