Cumhuriyetten Günümüze Seramik Sanatının Gelişimi

Cumhuriyetten Günümüze Seramik Sanatının Gelişimi

Cumhuriyetle birlikte genç Türkiye’de gözle görülür bir hareketlilik ve değişim yaşanmaya başlandı. İş hayatından, siyasete, eğitimden sanata kadar elbirliğiyle sağlam temeller atılmaya başlandı.

Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar geçen dönemde Türkiye’de pek çok alanda olduğu gibi sanatta da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Sanat eğitimi veren okulların açılması, genç sanatçıların yurtdışına sanat eğitimlerine gönderilmesi ve ilk kişisel sanat atölyelerin faaliyet göstermesi sanat adına atılan önemli adımlardır.

Sanat adına gelişmelerin yoğun olduğu kollardan biri de seramik sanatıdır. Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar gelen süreç Çağdaş Türk Seramik Sanatı olarak anılıyor. Modern hayata geçiş, sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan gelişmeler bu sanata da yansıdı.

Cumhuriyetle Birlikte Seramik Sanatında Atılan Adımlar

Kalkınma Devrimi ve “muasır devletler seviyesine çıkma” politikasıyla her alanda değişim ve gelişmeler yaşandı. Seramik sanatı için atölye ve fabrikalar kuruldu. Fakat o dönemde eğitim verecek kurum veya eğitmen olmadığı için Avrupa’daki yöntemler ve gelişmeler takip ediliyordu. Ders almaları ve kendilerini geliştirmeleri için yetenekli öğrenciler Avrupa’ya gönderildi.

Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Bölümler Açılıyor 

Cumhuriyetle birlikte Güzel Sanatlar Fakülteleri birer birer açılmaya başlandı. Seramik bölümleri de fakültelerde yerini aldı. Avrupa’da eğitim alanlar ve fakültelerde eğitim gören öğrenciler alanlar kişisel atölyeler açmaya başladılar. Bunun meyvesini de eserlerini sergilerde sergileyerek aldılar.

Yeni nesilin bu sanatta bu kadar ilerlemesi ve başarılar elde etmesi, toplumun yeniliğe ve gelişmeye olan açlığını gösteriyor. Osmanlı döneminde de seramikle ilgili adım atılsa da istenen gelişme ve başarı görülemedi. 2. Abdulhamit döneminde kurulan Yıldız Porselen’in ömrü uzun olmamış ve birkaç yıl sonra kapanmaktan kurtulamamıştır.

Genç Sanatçıların Seramiğe Dokunuşu

Genç sanatçılar aldıkları eğitime kendi sanat anlayışları ve ifade biçimlerini de eklemişlerdir. Belli kalıplara sıkışık kalmamış, farklı anlayışlar ve tarzlarla günümüz Türk Seramik Sanatına yeni bir soluk getirmişlerdir.

İsmail Hakkı Oygar, Hakkı İzzet ve Vedat Ömer Ar gibi sanatçılar, Avrupa’dan aldıkları eğitimle hem öğrencileri eğitmişler hem de kişisel sergilerini açmışlardır. Bu dönemde Füreya Koral ilk kişisel atölyeyi açan kişi olmuştur. Füreya Koral, tedavi amaçlı gittiği İsviçre’de seramikle tanışıyor ve ülkeye döndüğünde de atölyesini kuruyor.

Modern Seramik Sanatından Çağdaş Seramik Sanatına Geçiş

1930’lu yıllar seramiğe yapılan yatırımların meyvelerini verdiği yıllardır. Atölyeler ve sergiler birbiri ardına açılmaya başlamış ve eserler sergilenmeye başlanmıştır. O dönemin sanatçılarından İsmail Hakkı Oygar işlerinde yüzey değerlendirmelerine ağırlık verirken geleneksel sanata göndermeler yapmıştır. Hakkı İzzet; yapıtlarında hayvan figürleri soyutlamalarına, araştırmacı tavrı ile Bauhaus etkilerine yer vermiştir. Vedat Ar’ın yapıtlarında da Art Deco akımının etkileri görülmektedir.

Osmanlı dönemi evlerinde banyo bulunmuyordu. Genellikle hamamlara gidilir ve kurnalar bulunurdu. Evlerde ayrıca modern mutfak anlayışı da yoktu. Yeniden yapılaşmayla birlikte Seramik Sanatı, mutfak,banyo ve mimaride de kullanılmaya başlandı.

1950’li yıllar Çağdaş Seramik Sanatının kendini tamamıyla hissettirdiği yıllardır. Füreya Koral, Ayfer Karamani ve Sadi Diren bu dönemin öncüleridir. Füreya Koral, resimsel öğeler kullanarak gerçekleştirdiği duvar panoları, tabaklar ve formlarda geleneksel unsurları çağdaş bir üslupla yorumlamıştır.

Seramiğin inşaat sektöründen dekorasyona kadar geniş bir yelpazeye yayılması ve popüler olmasıyla pek çok sanatçı bu alana yönelmiştir. Mediha Akarsu, Nasip İyem, Seniye Fenmen, Tüzüm Kızılcan,

Müfide Çalık, Ayfer ve Sabit Karamani gibi isimler sanatsal üretimlerini 1950’li yıllarda Çağdaş Seramik Sanatı üzerine yoğunlaştırmışlardır.

Çağdaş Seramik Sanatı Olgunluk Dönemine Giriyor

1960 yılına geldiğimizde artık Seramik Sanatı, hayatımızın her yerinde kendini göstermeye başlıyor. Özel ve kamu fabrikalarının kurulmasıyla, seri üretime geçilmiştir. Geleneksel sanat yeniden yorumlanmaya ve yeni sanatçılar kendilerini göstermeye başlamışlardır.

1970’li yıllar Seramik Sanatının olgunluk dönemi olarak nitelendiriliyor. Hamiye Çolakoğlu, Bingül Başarır, Candeğer Furtun, Alev Ebüzziya, Atilla Galatalı, Jale Yılmabaşar, Güngör Güner, İlgi Adalan, Beril Anılanmert, Mustafa Tunçalp, Erdinç Bakla gibi sanatçılar bu dönemde sanata yön veriyorlar.

Her bir sanatçı kendi tarzını oluşturmuş ve yeni eserler ortaya çıkarmıştır. Örneğin, Hamiye Çolakoğlu figüratif anlayıştaki çalışmalarını geniş yüzeyler ve formlar üzerinde hayata geçirirken, Jale Yılmabaşar süslemeci ve renkçi üslubuyla panolar, figüratif hayvan ve insan formları yapmıştır.

Günümüzde Seramikle Mimari Dokunuşlar

1980 ve 2000’li yıllar arasında sanatçılar soyut çalışmalara ağırlık vermeye başladılar. Sanatçılar soyut ve anlatımcı çalışmalar sergilemeye başladılar. Seramik, süs eşyası ve dekoratif araç olmaktan çıkarak, bir yaşam tarzı halini aldı. Özellikle mimaride kullanılan seramiklerde bir yaşanmışın izlerini görmek mümkün olmaktadır.

Çağdaş Seramik Sanatının yolculuğu burada bitmiyor. Anadolu’nun zengin mozaiği ve kültürü var oldukça bu sanatta var olmaya ve gelişimini sürdürmeye devam edecektir. Seramik sanatımız geliştikçe ve dünyanın her bir köşesindeki evleri süsledikçe uygarlığımız daha da yükselecektir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.