Dikkat! Türkiye’de Diyabet Yüzde 86 Arttı

Dikkat! Türkiye’de Diyabet Yüzde 86 Arttı

Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği’nden Uzm. Dr. Ali Saklamaz Diyabetle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Halk arasında şeker hastaları olarak bilinen diyabet hastaları, Koronavirüsten en çok etkilenen riskli grupların başında geliyor.  Uzmanlar, son yıllarda hareketsiz yaşam şekli ve sağlıksız beslenmeye bağlı olarak diyabetin daha da yaygınlaştığını belirterek obeziteye karşı hastaları uyardı.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından yapılan araştırma sonucuna göre Türkiye’de nüfusa göre diyabet oranı 10 yıl içinde yüzde 7’den yüzde 13’e yükseldi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği’nden Uzm. Dr. Ali Saklamaz, diyabet oranının yüzde 86 arttığını belirterek  “Bunun en önemli sebebi yaşam tarzımız ve beslenme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler. Evden çalışma ile birlikte her işimizi internetten halletme alışkanlığı geliştirmeye başladık. Günlük aktivite süremiz kısaldı. Düzenli egzersizin hayatımızın bir parçası olması gerekiyor. Aşırı kilolu olmak da önemli bir risk faktörü. Akdeniz tipi beslenme şeklini öneriyoruz. Bütün besin gruplarından az ve sık yiyerek dengeli beslenmek yaşam şeklimiz olmalı. Kalorisi yüksek, karbonhidrat ağırlıklı besinlerden uzak durarak diyabet riskini azaltabiliriz. Tabii genetik faktörler de var. Ailesel bir şeker geni insandan insana geçebiliyor ancak hastalığı ortaya çıkaran faktörler yanlış beslenme tarzımız ve hareketsizliğimiz.” dedi.

Kadınlarda Daha Fazla Görülüyor

Türkiye’de diyabetin erkeklere göre kadınlarda daha sık görüldüğünü ve 40 yaş üzerinde oranın arttığını söyleyen Saklamaz; “Hastaya diyabet teşhisi konduğu zaman kandaki şeker seviyesine göre tedavi planlanıyor. Bazen hasta çok yüksek şeker seviyeleriyle geliyor ve pankreas rezervi tükenmiş oluyor. Bu durumda ilk planda insülin tedavisi başlamak gerekiyor. İnsülin rezervi korunduysa ve şeker de çok yüksek değilse her şeyden önce yaşam tarzı değişikliğiyle ve temel ilaçlarımızla birlikte başlangıç tedavisini uyguluyoruz.” dedi.

Genellikle çok su içme ve idrara çıkma, ağız kuruluğu, kilo kaybı, uyku hali gibi belirtilerle hastaneye başvuruların arttığını belirten Saklamaz, diyabetin cerrahi bir tedavisi olmadığını söyledi. Diyabeti kontrol altına almanın mümkün olduğunun altını çizen Saklamaz, sözlerine şöyle devam etti: “Diyetle ve yaşam tarzıyla beraber ilaçlarınızı kullanıp kontrollerinizi düzgün yaptırdığınız zaman, kontrol sizde oluyor. Bunlara dikkat etmezseniz, şeker yüksek giderse hastalık daha kötü durumlara yol açabiliyor. Yeni yaşam tarzı değişikliklerimiz ve beslenme tarzı yüzünden 18 yaşından küçük obez çocuklarda artık Tip 2 diyabet görülmeye başlandı.” diye konuştu.

Kalp Krizi ve Felce Sebep Olabilir

Diyabeti sudaki kirece benzeten Uzm. Dr. Ali Saklamaz sözlerine şöyle devam etti: “Nasıl suda kireç oranı yüksek olduğu zaman borular tıkanıyor, musluklar bozuluyor, makinalar bozuluyor ise kandaki şeker oranı yükseldiğinde de aynı sudaki kireç oranındaki gibi bütün damar sistemi kireçleniyor ve tıkanıyor. Bu beyin damarında olursa felç geçiriyorsun, kalp damarında olursa kalp krizi geçiriyorsun, böbrekte olursa böbrek yetmezliği oluşuyor. Yani bütün damar sistemi etkilenmiş oluyor. Uzun dönemde ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Onun için baştan dikkat etmek ve hastalığın önemini kavrayarak diyete uyum sağlamak gerekiyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.