Doğa dile gelirse çıktı!

Doğa dile gelirse çıktı!

Deniz Gezgin YerKuşAğı’nda hayvanların, taşın, toprağın dilinden konuşuyor. 

Bir kız çocuğu, yaralı bir kuş, hayvan mı bitki mi insan mı belli olmayan bir yaratık ve bir geyik birbirlerini buluyor, birbirlerine tutunuyorlar. Beşerden arınan bu varlıklar daha sonra yeni bir yaşam bulmak için bilinmeyen bir diyara, yani yokyere doğru yola koyulurlar. 
“Aklında ne var Hagrin?”
“Bir ağaç.”
“Sözünü ettiğin bu ağaç nasıl bir ağaç?”
“Sözü edilemeyecek bir ağaç Moy. Dinle, yaklaştığımızı duyuyor musun?”
 “Şimdi kulağıma bir şey çalındı ama sen söyleyince oldu, gerçek mi
bilemem.”
“Gerçek olmasa ne çıkar? Yokyerde gerçekten başka her şey var.”

Deniz Gezgin, tıpkı rüzgârın ağaca dolanıp yapraklarından ses alması gibi, kendine has üslubuyla canlı ve cansızın sesini duyurmayı deniyor bu kısa ama çetin romanında. Biz insanları yeniden alçakgönüllü olmaya, körelmiş hislerimizi uyandırmaya, en önemlisi de, dilin gürültüsüne kapılmayı bırakıp tekrar diğer canlılar arasındaki yerimizi almaya çağırıyor.

YerKuşAğı’na ilgi duyanlar için ek öneriler: Latife Tekin: Manves City, Ahmet Büke: İzmir Postası’nın Adamları, Gamze Arslan: Kanayak, Neslihan Önderoğlu: İçeri Girmez miydiniz?, Engin Türkgeldi: Orada Bir Yerde

0-(2)-155.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.