DOKUNMA HAYALLERİME

DOKUNMA HAYALLERİME

Eylül Ayça Karakuş yazdı

Dokunma hayallerime...

Karşımda pervasızca konuşurken koca geçmiş üstüme yıkılmıştı. Bir göçük altında kaldığımı görmeden umursamaz tavırlarıyla art arda sıralıyordu cümlelerini.

Ben her yutkunuşumda “İkimiz İçin” bir şeyler yapalım diyordum, o ise beni duymuyordu bile..

Her zaman haklılık payı vardı, olması gereken gerekçeleri hazırdı. Dünya değişiyor, mevsimler değişmiyordu ama onun önceliklerinin sırası asla değişmiyordu. Yerli yersiz tartışmaktan, tüm dertleri içime atmaktan yorulmuştum artık. Ben onunla mutlu olabilmek için hayata meydan okuyordum. O ise İçinden çıkamadığı her durumda isyan bayrağını çekiyordu.

Bir resmi güzel yapan şey o resmin bütünündeki parçalarıdır. Parçalarından birini çıkarırsan o resim anlamını yitirir. Bugünlerde parçası çıkarılmış bir tablonun eseri gibiyiz. Ne yaparsak yapalım tamlanamıyoruz, tamamlanamıyoruz. Ne yazık ki bu bizim gerçeğimiz!

Gerçek demişken ;öyle uzaklaşmışım ki aslımdan kurduğum yalan masalların içinde kaybolduğumu anladığımda her şey için ne çok geç kaldığımı yeni fark etmiştim. Ben kendi hayallerimde gezinirken, benliğimi öldürdüğümü bilmiyordum. Yosun yeşili gözlerinin alemine nasıl bir daldıysam sandım ki her kurşun insan öldürmez...

hayal.jpg

Karanlık dünyama ışık olduğu günler çok geride kalmıştı. Bugünlere nasıl geldik? Nasıl oldu da bu kadar bencil oldu? Hangi ara böylesine kalbi taş kesildi? Aklımda deli sorularla boğuşurken, gözlerimin önünden de film şeridi gibi geçiyordu anılarımız... Neşesiyle, acısıyla, tatlısıyla, aşkıyla, özlem dolu gönül defterimizin anıları bir bir gözümde canlandı. Biri beni kandırıyor olmalıydı. Hayal ile gerçeğin arasında sıkışıp kalmıştım o an... Ezberlediğim duayı unutmamak için gün boyu okuyan bir çocuğun masumiyeti ile dua okur gibi dilime ezber etmiştim iki kelimeyi.

“İkimiz İçin”

“İkimiz İçin”

İkimiz için iyi gelecek olanları sıralamak istiyordum ama nafile!

Dedim ya ;ben ikimiz için diyordum o ise beni duymamak için kulaklarını var gücüyle kapatıyordu. Çünkü böylesi onun işine geliyordu. Bazen bilmemek, bilmekten iyi gelir insana.... Hissettiklerimi anlamamak, bilmemekte onun işine geliyordu.

Yazık olan yılların önüne şapkamı çıkarıp koymaktan başka çarem yoktu. Ben onun gerçeklerini kabul ederek kendimi iyileştirecektim. Yanlışlıkla sevmedik ya birbirimizi. Sadece severken birimiz sevginin dozunu fazla kaçırdık. Bugüne kadar çok kırıldım, fazlaca darıldım. Kırgın olmanın faydasını görmedim. Ben kırıldıkça değersiz bir eşya gibi köşe başlarını doldurdum. Ne bileyim işte eskimiş bir saksı gibi mesela, ya da kırk yamalı vazo gibi...

Birimiz ölümüne “İkimiz İçin” derken, bir diğerimiz “Senden Önce” dedi...

Hayatındaki yerini öğrenmem yıllarımı almış olsa da ben yine “İkimiz İçin” aynı yerde durmaya devam edeceğim. İkimiz için seveceğim, ikimiz için hayallerimi kuracağım. Bir şarkının en güzel nakaratında İkimizin yerine kadehimi kaldıracağım.

Ve en güzeli “İkimiz İçin” senden vazgeçeceğim!

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum