"'Duran adam'dan önce" Yaşar Eyice yazdı...

"'Duran adam'dan önce" Yaşar Eyice yazdı...

Duayen Gazeteci Yaşar Eyice, İzmir'in Çernobilini yazdı

İşte o köşe yazısı;

Gaziemir’deki ‘Çernobil’ denilen atık alanını ilk kez 2 binli yılların başında genç gazeteci Halide Demir Polatlı gündeme getirmişti..

Haber büyük ses getirdi…

Ama sonuç çıkmadı…

Çok yıllar sonra, zamanımızda bu kez İzmir’in usta gazetecileri Arif Çayan ile foto muhabiri Mehmet Özdoğru olayı görüntüleri ile gündeme getirdiler.

‘Sen de gel, bakalım kokudan, yerden çıkan dumanların arasında ne kadar dayanabileceksin?’ gibi bilgilendirici ve uyarıcı çağrı yaptılar.

gtgp3jvww89z66dnt9uz_400x400.jpg

Canımızı sokakta bulmadık ki, oraya gidip kendimizi bilerek tehlikeye atalım…

Ama İzmir’de bu arkadaşlarımız ‘cesur kalemler’ gibi ‘cesur yöneticiler’ de var…

Örneğin;

Muhalefet tarafından seçildiği 2019 seçimlerinden bu yana çeşitli davranış ve girişimleri tarafından tenkit edilen Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ‘Bizim Çernobilimiz!’ olarak adlandırdığı ‘Nükleer atıkların bulunduğu’ eski kurşun fabrikasının bulunduğu alanda Cuma günleri ‘Duran adam!’ rolünü üstleneceğini açıkladı.

cernobil-aciklamasi.jpeg
35 YIL GEÇTİ

Akıl alacak gibi değil!

Çernobil’in 35. yılında, Gaziemir 14 yıldır nükleer atıklar ile yaşıyor…

26 Nisan 1986’da, Sovyetler Birliğinde Kiev’e 110 Km uzaklıkta bulunan Çernobil Nükleer Santralinde meydana gelen kaza ve patlama sonucu dünyanın en büyük nükleer felaketinin üzerinden 35 yıl geçti.

Felaketin üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen, meydana gelen kazanın sonuçları günümüzde de hissediliyor. 

Kentimizde;  İzmir Gaziemir’de 1940 lı yıllarda kurulan Aslan Kurşun Fabrikası sahasında 2007 yılında tespit edilen ve 2013 yılında,  8 yıl önce,   5 milyon 79 bin 900 TL ile tarihin en büyük çevre cezasının kesildiği bildirilen, 2020 yılında cezası onanan tehlikeli ve nükleer atıklar ile ilgili olarak 2021 yılına geldiğimiz 14 yıllık zaman diliminde İzmir Halkı nükleer atıklarla birlikte yaşamaya devam ediyor.

Nükleer atıkların nasıl bertaraf edileceğinin cevabı bulunmazken, Gaziemir’de radyoaktif atıkları alandan temizleyemeyen, bertaraf edemeyen, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) güncel adı ile Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, nükleer santral atıklarının yönetiminden de sorumlu ve ülkemizin farklı bölgelerinde nükleer atık bertaraf alanları oluşturulmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor.

DUYARLI DAVRANANLAR

Mimar ve Mühendis odaları İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu olay yerinde inceleme yaparak, ‘Gaziemir’i unutmuyoruz… Unutturmayacağız… Çözüm için güçlü örgütlü mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz…’ açıklaması yaptılar.

Ortak açıklamada şöyle deniliyor:

‘Çevre Bakanlığı tarafından Geri Dönüşüm tesisi olarak lisans almış, atıklarımızı mevzuatlarımıza uygun olarak bertaraf etmekle yükümlü olan, lisanslı ve denetimleri gerçekleştirilen bir firmanın bahçesinde bulunan atıklar hala yerinde, sorumlular yok, çözüm yok, kamuoyunu bilgilendirme yok, Çevre Bakanlığı ve Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu nerede?’

“izmir’i-zehirleyen-bu-alan-artik-temizlenmelidir”-(2)-002.jpeg

Gerçek şu:

‘Nükleer santralleri mutfak tüpünden daha az tehlikeli gören, ülkemizde nükleer santralleri bir an önce gerçekleştirme yarışına giren, ÇED süreçlerini halkın katılımını engelleyen yönetimlerin; Gaziemir’de radyoaktif atıklarla ilgili tutumu; Ülkemizde ve Kentimizde yaşamlarımızın nasıl hiçe sayıldığının önemli bir göstergesidir. 

Nükleer atıkların nasıl İzmir'e geldiği ve bu alanda gömüldüğü, bu konuda hangi işlemlerin yapıldığı konularında ise bu güne kadar hiç bir açıklama kamuoyu ile paylaşılmadı.’

Olacak gibi değil!

‘Ülkemizi nükleer santral macerasına kontrolsüz bir şekilde hızlandıran yönetimler; 14 yılda İzmir Kentinin ortasında bulunan nükleer atıkların nasıl kimin tarafından geldiğini açıklamadığı gibi alanını temizlenmesine yönelik hiç bir çalışma yapamamıştır.’

 NELER YAPILDI?

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabib Odası ‘kamusal ve toplumsal sorumluluğu’ gereği şu soruları soruyorlar:

Gaziemir`de depolandığı anlaşılan radyoaktif ve zehirli maddelerin bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır? 

Alan ne zaman temizlenecektir?

Bölgeden uzaklaştırılacak atık miktarı nedir nerede bertaraf edilecektir?

Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir?

Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?

Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışmalar nelerdir?

Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?

Firmaya kesilen Çevre Cezası ile ilgili süreç nedir?

Ülkeye girişi yasak olan atıkları, bahçesine gömen ve başka bir alanda faaliyetine devam eden firma ile ilgili yürütülen süreçler nelerdir?

İlgili Kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir?

ÇARPICI ÇERNOBİL FİLMİ

Gaziemir Belediyesi, Çernobil Faciası’nın yıldönümünde hazırladığı video ile ilçedeki eski kurşun fabrikasının bahçesinde gömülü olan nükleer atıklara dikkat çekti. 

Kısa filmle yurttaşlara, Belediye Başkanı Halil Arda’nın nükleer atıkların bulunduğu alanda yapacağı ‘Duran Adam’ eylemine yurttaşların destek vermesi çağrısı yapıldı.

Filmde; Gaziemir’in Emrez Mahallesi’nde İzmir’in Çernobili olarak bilinen eski kurşun fabrikasının 70 dönümlük arazisinde gömülü olan ve yaklaşık 100 bin ton olduğu tahmin edilen radyoaktif atıkların, normal değerin 219 katı oranında radyasyon yaydığına ve 14 yıldır temizlenmediğine vurgu yapılıyor. 

Alanın, orada oynayan çocukların, otlayan hayvanların görüntülerinin yer aldığı filmde, sadece nükleer santrallerde açığa çıkan uranyumun ayrışması sonucu oluşan ve ülkeye girişi yasak olan Europium 152-154 izotoplarının bu alanda gömülü olduğuna dikkat çekiliyor.’

“izmir’i-zehirleyen-bu-alan-artik-temizlenmelidir”-(3).jpg

FIRSATÇILAR

Şimdi bazı fırsatçı firmalar ortaya çıktı.

Bunlar da ‘Yeni Çernobil’ler olmasın diye yenilenebilir enerji…’ diye kendilerine iş imkânı yaratmaya çalışıyorlar.

Tabii ki, tüm gelişmiş ülkeler, nükleer enerjiden hızla uzaklaşıyor. 

Türkiye olarak temiz enerji kaynaklarında tüketimimizin çok üzerinde potansiyele sahibiz..

Bunu biliyoruz…

Ama hangisi ya da kaçı yasalara uyuyor?

Yerel halka verdikleri hangi sözleri tutuyor?

Fransa gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik büyük bir yatırım atağına kalkabiliriz.

Uzmanlar; Halen 5 bin MW seviyesinde olan denizüstü (offshore) RES kurulu gücünü kapasite revizyonu ile birlikte 8 bin MW’a çıkaran Fransa, 2028 yılına kadar 6.200 MW denizüstü RES'i daha devreye alacak. Fransa 2035 yılına kadar 14 nükleer santralini tamamıyla devreden çıkarmayı hedefliyor. 

Almanya ise yeni nükleer santral yapmama ve devrede olan 17 nükleer santrali aşama aşama devreden çıkarma kararını tüm dünya ile paylaştı.

Ama öyle uyanıklar ki,

Şimdi de bizim gibi ülkelere ürünlerini satıyor, kredi veriyor…

Ama sonrası işte sonrası önemli…

Bizim girişimcilerimizi öyle borca sokuyorlar ki, yarın tüm enerji santrallarının sahibi olacaklar…

Ya da öyle yerlere konuluyor ki, faydasından çok yöreye zararı dokunuyor.

Bunlar ‘Aman enerji’ diye neredeyse duaya çıkacak olan bizlerin ileriyi görmemizi de engelleyebiliyor…

İşin özü şu:

Fırsatçılara dikkat!

Yarın elimizdekilerden de olmayalım bunlar yüzünden…

Uzmanlar şunu da söylüyor ve öneriyor:

‘Japonya hükümeti hidrojeni emisyonsuz yanan elektrik jeneratörleri için yakıt olarak kullanılabilir hâle getirme çabalarını desteklemek için 2020 yılında 19 milyar dolar kaynak sağladı.

nukleer-001.jpg

Türkiye’nin ise hidrojen enerjisinde sıfır noktasında!

Ülkemizin enerjide kaynak çeşitliliğini sağlamasının hayati öneme sahip olduğunu hep söyleniyor.

Kamu otoritelerimizin de sıfır noktasında olduğumuz hidrojeni mutlaka bir enerji kaynağı olarak gündemlerine almaları gerektiği ileri sürülüyor.

Bakalım önümüzdeki dönemlerde neler görecek, neler öğreneceğiz?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.