Eylül Ayça Karakuş, Tuğba Topal ile röportaj yaptı!

Eylül Ayça Karakuş, Tuğba Topal ile röportaj yaptı!

 “Acım Haddini Bilmiyor “ kitabının değerli yazarı Tuğba Topal bu hafta Eylül Ayça Karakuş ile Başarılı Kadın Hikayeleri sayfasının yazar konuğu oldu.  

İşte o röportaj;

Sevgili Tuğba ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Şimdi bu keyifli sohbetten özel kesitleri sizlerle paylaşmak istiyorum.  Her kadının bir hikayesi vardır. Hikayesini kendi yazan kadın ise çok başkadır.
 
Öldürmeyen Acı  Güçlendirir... 

Yaşantılar olgunlaştırır 

1987 yılında İstanbul'da doğdum. Uzun yıllardır yurtdışında yaşıyorum.  Beş kişilik bir ailede ilk evlat olarak dünyaya geldim. İlk çocuk olmanın ayrıcalığını yaşadım demek isterdim. Ama çocukluğum maddi sıkıntı içinde geçmese de manevi eksikliklerle dolu olduğu için yalnızlık beni ruhen çok erken olgunlaştırdı. Bazen çocuk Tuğba ile şimdiki Tuğba'nın benzer ve değişmeyen yönlerine bakıyorum.   İkimizin de gülüşleri hep eksik ve içimiz hep buruk. 
 fb_img_1613760866024.jpg
Kodlanmalar travmaları tetikliyor 

Kodlarla büyütülmedim ben. Biz üç kız kardeş baskın ailelerde büyüyen kız çocuklarının aksine o konuda çok rahattık. Üzerimizde bir baskı, kısıtlama olmadı hiç bir zaman. Özgürce ve rahat şekilde kendimizi bulduk. Kodlanmalar insan hayatının ileriki yaşamında her zaman öne çıkıyor. İş ortamında, evlilik tercihinde, evlatlarını eğitmekte travmaların olması etkili oluyor. Bu konuda şanslı bir çocukluk geçirdim diyebilirim. Tüm bunlara rağmen yetişkin Tuğba olarak çocukluğuma verdiğim ve hep aklımda olan öğütlerim var; Katillerini iyi tanı, en yakının olduğunu bildiklerin aslında en uzağındalar. Ve kimse için fedakarlık yapma... 
 
Yazınca iyileşiyorum 

Yazarak kendini bulan ve tüm yaralarını iyileştirebilen bir insanım. Hayattan ve acılardan beslenen bir kalemim var. Bu acılar sadece kendi acılarım değil, etrafını çok iyi gözlemleyebilen biri olarak kalemimle hayatı harmanlamaya çalışıyorum. Yazmak benim için acılardan arınmaktır, bir terapi usulüdür.   Şu anda mesleğim bana ben olduğumu ve yaşadığımı hissettiriyor. Bu sebepten de çok huzurluyum.  
 
Hayallerimi boyamak isterdim 

Çok fazla oturmayı seven biri değilim. Hareketli olmayı tercih ediyorum ve bundan mutlu oluyorum. Oturmak, bir yerde durmak bana göre değil. Yeniliklere açığım. Yazmaktan sonra öğrenmek istediğim şey resim çizmektir. Ben hayal dünyası çok geniş bir insanım, bunun için yazmak gibi çizebilmeyi de çok isterdim.  
 
Travmalar hayatımın içinde 

Çok insanın hayatında travmaları vardır. Özellikle çocukluğundan kalma travmalar. Ve bunun farkında olmadan yaşıyorlar. Hayatlarını kendilerinin normal zannettiği şekilde ilerletiyorlar. Oysa benim de hayatım travmalarla dolu ve bu travmalarla nasıl yaşadığımı hâlâ çözebilmiş değilim. Ciddi bir rahatsızlık geçirmedim tabii ki ama bu travmalar zaman zaman beni uğraştırmıyor değil.  
 fb_img_1568659293296.jpg
Dostluk bir şanstır 

Benim hayatımdaki tek şansım dostlarımdı. Günümüzdeki sahte dostluklara inat uzun süren sağlam dostlarımla birlikte hayatın tüm zorluklarını birlikte atlatıp, yaralarımızı birlikte sarıyoruz. Yani kandan değil candan insanlar biriktiriyorum. 
 
Şiddetin her türlüsüne karşıyız 

Bu ülkede kadınların şiddet mağduru olması bir gerçektir. Özellikle psikolojik şiddete çok fazla maruz kalan kadınlar mevcut. O kadınlardan biriyim. Psikolojik ve fiziksel şiddetin mağduru olarak kadınların bu yönde kendini kurtarmasını, bunun için de kendinin ve şiddet gördüğü kişinin farkında olmasının gerekliliğini vurgulamak isterim. Kendine güvenmeyen, içindeki duyguları bastırmayıp ego ve kibire dönüştüren insanlar maalesef bunun acısını kadınlardan çıkartıyor.  
 
O da benim gibi evlat olsun 

Her anne gibi evladıma düşkünüm. Hayatın bana getirdiği tüm zorluklara rağmen onun geleceği ve mutluluğu için uğraşıyorum. Kendine güvenen, hayattan ne istediğini bilen, kendi kararlarını kendi alabilen ve en önemlisi ayakları yere sağlam basan bir evlat yetiştirmek tek gayemdir. Vicdanını kendine pusula eden, sevginin en büyük servet olduğunu bilen bir evlat yetiştirebilirsem ne mutlu bana. Evlat olarak da hep iyi bir evlat oldum, her zaman ailesine destek olan bir evlattım.  
 
Huzuru evimde buluyorum 

Genel olarak evcimen biriyim. Evimle ilgilenmek hoşuma gidiyor. Yaşadıklarımın zorluklarından dolayı hayattan ve evden sadece biraz huzur bekleyen ve sessizliği seven biriyim.  
 
Yönetici değilim 

İnsanları yöneten biri değilim. Yönetmeyi de, yönetilmeyi de sevmem.   Liderlik derseniz, ben her ortamda eşitliği savunan biri olduğum için liderlik yapmak yerine samimi ortamları severim. Herkes kendi sözünü diyebilmeli ve kendini en iyi şekilde ifade etmeli bence. Genel olarak sosyal çevremde sevilen biriyimdir. Etrafımla, eş dost ortamımla sorun yaşamam.  

2019-05-19-14-43-18-313.jpg

Acım Haddini Bilmiyor 

2017 yılında "Acım Haddini Bilmiyor" isimli romanımı çıkarttım. Ama asla iyi bir yazarım diyemem, çünkü edebiyatta "benim romanım var ve ben artık yazar oldum" diye bir şey söz konusu değildir. Yazı alanında devamlı kendini geliştirmeye çalışan, her zaman bir önceki yazısını yada şiirini beğenmeyip kendine; neden bu şekilde yazdığını, daha iyi terimler, imgeler kullanabileceğini yani kısacası kendime en ağır öz eleştiride bulunan biriyim. Her zaman bir öncekinden daha iyi yazmaya çalışıyorum.  
 
Çelişkilerim olmuyor değil 

Ruhen hiçbir zaman çelişmedim. Duygularım hep nettir. Ama bazen yaptıklarıma çelişmek zorunda bırakıldım. Zihnen ise insanların fikirlerine hapsolması taraftarı değilim. Hayatın sürekliliği olduğu gibi düşüncelerin de zamanla değişebileceğini düşünüyorum. Kim bundan çok değil, sadece bir yıl önceki düşünceleriyle bile aynı kalabilir ki?  
 
Hayaller hedefe dönüşür 

En büyük hedefim öldükten sonra bu dünyaya bıraktığım eserlerle yıllar sonra bile anılıp, insanların duygularına dokunabilmektir. İnsanlara bir şeyler hissettirmek, onların yaşamına dokunuşlarda bulunmak muazzam ve heyecan verici bir duygu. Bu yüzden hedeflerim arasında en büyüğü insanların konuştuğu bir yazar olabilmek.  
 
Kadınlar nerede duruyor?  

Türkiye'de kadınların, özellikle günümüz gençlerinin eski nesillere göre daha bilinçli olması beni gerçekten çok gururlandırıyor. Haklarını bilen, kendine güvenen kadınlarımızla daha sağlam nesiller yetişeceğine inanıyorum. Erkekler genel olarak kadını zayıf ve aciz gördükleri için, kadının üzerinde mutlak egemenlik sahibi olmak istiyorlar. Bu da cinsiyet ayrımcılığıdır. Ülkemizde kadının ikinci sınıf muamelesi görmesi, erkeğin egemenliği cinsiyet ayrımcılığı olduğunun göstergesidir.   Şimdilerde bunun eskiye oranla daha az olduğunu düşünüyorum. Çünkü her konuda gençlerimiz daha çok bilinçleniyor. Tabi istisnalar hariç. Yine kadın olduğu için dışlanan, hor görülen, şiddete maruz kalan ve cinayete kurban giden kadınlar yeteri sayıya ulaşmış durumdadır.   
 img_20190824_231900_996.jpg
Erkekler kadınlara bağımlı 

Bence onların bize bağımlılığı var. Kadınlarımız kendi başlarına da ayakta durabiliyor. Ama erkekler öyle değil. Bir kadın yalnız başına çok rahat şekilde yaşar, tüm hayatını, düzenini kurar, temin eder. Ama erkekler yapamaz. Hayatında bir kadın (anne, eş, sevgili, kız kardeş) olmayan erkek boşluktadır, yarım yamalaktır.  
 
Çağdaş Türk kadınının hakkı 

Her kadın ilk önce kendi onuru, şerefi ve namusu için yaşar. Ben kendime sahip olduktan sonra kimsenin hakkı değil beni kodlamak yada bana sahip çıkmak. Çünkü Türkiye vatandaşı ve çağdaş Türk kadını olarak her hakka sahibim. Bu yüzden namus, ahlak kelimelerini omuzlarımıza yükleyip de bizi yormasınlar. Namus kavramı insan içindir, bunun cinsiyeti yoktur.  

Kadınlar her anlamda çok güçlü varlıklardır. Tüm gece ağlayıp, sabaha hiçbir şey yokmuş gibi kalkıp hayatlarına her türlü devam edebiliyorlar. İç dünyamız o kadar büyük ki tüm acıları koyabilecek bir yer bulabiliyoruz. Belki bazı acıları aşamıyoruz ama onlarla yaşamaya bir şekilde alışıyoruz.  
 
Sihirli değnek 

Elimize bir sihirli değnek verseler ve deseler ki şimdiye kadar yaşadığınız hayatta istemediğiniz şeyleri değiştirebilirsin. Ben hayatımı olduğu gibi değiştirmek isterdim. Sil baştan...  
 
Kıymet sözcüğü sözlükte kaldı 

Artık insanların birbirine tahammül seviyesi çok düştü. Büyük aşk yaşayıp evlenseler yada görücü usulü evlenilse de tahammül etmiyor kimse kimseye. Kıymet sözcüğü maalesef sözlükte kaldı. Hep tüketmek üzerine yaşadığımız için sevgiyi de, saygıyı da çabuk tüketiyoruz ve boşanmalar artıyor.  
 
Ömrümüzden geçen saatler 

Sosyal medyayı işim gereği kullanıyorum. Faydaları ne kadar çoksa zararları da o kadar çok fazla. Bu yüzden özel hayatımı engellemeyecek, hayatımdan çok fazla zaman almayacak şekilde kullanmaya çalışıyorum. Çünkü hayat o kadar güzel ki bir ekrana bakıp saatler geçirip, bu güzel hayatı kaçırmak istemeyenlerdenim.  
 
Büyüdüm... 

Eskiden kırmızı çizgilerim yoktu. Her şeyi, herkesi olduğu gibi kabul edip severdim, fakat zamanla yediğim darbeler arttıkça insanlara karşı bakış açım çok değişti. Bu sebeple hayatıma zarar veren kim olursa olsun hayatımdan çıkartmayı öğrendim. Yani gerçek anlamda büyüdüm.  
 
Her insan aşkın tadına bakmalı 

Aşkı ve sevgiyi insanın kalbini iyiliğe ve güzelliğe açan bir kapı olarak görüyorum. Her insanın acı da olsa bu duyguyu tatması gerektiğini düşünüyorum. Bence sevgisiz hayat yapraksız ve kokusuz kuru bir dala benzer. Ama çok da fedakar olmamak gerekiyor. Benim mutlulukla aramdaki tek engel sevdiklerimdi. Fazla fedakarlık mutsuzluğu getiriyormuş. Buna da dikkat edilmeli.  
 
Kendine iyilik yap 

Hayatın olumsuzluklarından çok olumlu ve güzel yanlarını görmeye çalışıp, hayata dört elle sarılıp, kimsenin gülümsemenize gölge düşürmesine izin vermemek bir insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliktir. Öyle ortamdan uzaklaşmak gerek. Bir yazımda dediğim gibi; Geride bırakın sizi üzenleri. Yüreğinizin değil, onların isimlerinin üzerini çizin. Zihniniz uzaklaşmadıkça yüklerinden, bedenin olduğu yer hiç fark etmez.  Yaşamak - hayatımdaki çok fazla olumsuzluklara, acılara ve darbelere rağmen hâlâ yaşayabilmek benim kendime karşı olan başarımdır.   
 img_20200426_212450.jpg
Kadınlara sesleniş 

Hayatınızın ipleri sadece size aittir. Bu, aileniz dahi olsa istemediğiniz bir hayata sürüklemeyin kendinizi. Her anlamda güçlü olup, kendi ayaklarınızın üstünde durun. Hayatınıza dair söz hakkı sizindir ve bunu elinizden bırakmayın. Böyle sosyal duyarlılığı çok yüksek olan bir projede yer aldığım için çok mutluyum. Biz kadınlar birlikte çok güçlüyüz. Kadının sesi olup, kadının anlamını ve gücünü bizler duyuracağız.  

Güçlü kadınlar değil, mutlu kadınlar olsun isterim ben. Sevgili Tuğba'da mutlu olmayı sonuna kadar hak ediyor.  Seni üzenleri geride bırakacağın ve önüne bakacağın açık, uzun yolların olması dileğiyle mutluluğunun daim olsun sevgili Tuğba...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum