Meğersem ne kadar yalnızmışım ben. Ne çileli başım varmış bu gamlı güller bahçesinde. Kendime bir omuz bulamamışım ağlamaya. İçimdeki acıyı haykıramamışım balta girmemiş ormanlara, sadece susmuşum kuru karanlığa. Bak papağanlar kâğıt helva satıyor pembe panterlerin luna parkında. Güneş gözlüklü, siyah ceketli, takım elbiseli amcalara,

Meğersem ne kadar kimsesizmişim bu kalabalıkta. O kadar çaresizim ki anlatılmaz hiç bir lügatte. Derdimi hiçbir dağ kaldırmaz mutluluklar ovasında, sadece susmuşum derin yalnızlıklara. Bak martılar simit satıyor Kilyos sahillerinde. Pembe hayalleri olan, yufka yürekli, kırmızı şapkalı, beyaz tişörtlü amcalara,

Meğersem ne kadar suçluymuşum kendini masum zanneden, doksan dokuz kişiyi öldüren, hayatındaki en büyük suçu işleyen, insanlara ve hayvanlara zulmeden, kendini günahsız sütten çıkmış ak kaşık sanan insanlar gibi, sadece susmuşum guguklu saat misali. Bak gökyüzüne kuşlar şekerli pamuklar satıyor Üsküdar’a giden yağmurlu yollarda. Her şarkıda duygulanan, her konuda Günah Keçisi olan, pançolu, mavi çarıklı amcalara,

Meğersem ne kadar konuşkanmış acılarım, ne sivri dillere sahipmiş yalnızlıklarım. Akmaya tövbe etmiş gözyaşlarım, yerin dibine bastın bu ön yargılarım, kolu ayağı kesilsin kalp ağrılarım, sadece susmuşum dilsizdir konuşmalarım. Bak güvercinler elmalı şeker satıyor âlisin harikalarla dolu diyarlarında. Kıvırcık saçlı, bonus kafalı, turuncu şortlu, atletli amcalara.

Meğersem ne kadersizmişim, ne bitmez çileye sahipmişim, ne kapanmaz yaraymış benim yaram. Başımı hangi dağa çevirip kaçsam, Elimde mikrofon olsa ne yazar, şarkılara yan bakanlara, şiirlere aldırmayanlara. Şairleri takmayanlara, sadece susmuşum sesli feryatlara. Bak bülbüller kırmızı elma satıyor pamukların prensesinin kurtlu evinde. Sağ elinde gümüş bileklikli, gözleri sürmeli, hayalleri deli amcalara.

Meğerse ne kadar derin düşünüyormuşum ben, ince belli, sivri ökçeli, dar topuklarda, hayallerine uyuyup kâbuslarına uyanan cadıların korkutucu şatolarında, sadece susmuşum korkularımla. Bak tavşanlar cezerye satıyor çizmeli kedilerin, cennet ve cehennem mağaralarında. Sakallı, sarı foterli, yüzüklü, gözlüklü amcalara.