Günay Önder'in Çelik Kubbe vizyonu!
Arif Çayan yazdı; Günay Önder'in Çelik Kubbe vizyonu!
Savunma sanayii… Yalnızca tanklar, toplar, radarlar ve füzelerden ibaret değildir. Aslında bir milletin bağımsızlığını, haysiyetini ve yarınlara dair güvenini inşa eden en stratejik alandır. Çünkü kendi göğünü, kendi toprağını kendi imkânlarınla koruyamıyorsan, hiçbir masada sözünün kıymeti yoktur.
Bugün Türkiye, tam da bu gerçeğin farkında olarak ilerliyor. İDEF 2025’te sahneye çıkan Önder Savunma ve Yönetim Kurulu Başkanı Günay Önder, aslında bu mücadelenin yaşayan örneği. Bir şirketin hikâyesi değil, bir ülkenin onur mücadelesi…
“SAVAŞ YÖNTEMLERİ DEĞİŞTİ”
Günay Önder, fuar standında basının sorularını yanıtlarken gözlerindeki ışıltıyı fark etmemek mümkün değildi. Cümleleri, yıllardır verilen bir emeğin özetiydi:
“Orta Doğu’da dron saldırıları, füze tehditleri çok ön plana çıkmaya başladı. Savaş yöntemleri değişti. Bununla ilgili alınması gereken en büyük tedbirlerden biri de bizim Çelik Kubbe’miz. Biz bu konuda çalışmalarımızı tamamladık. Allah nasip ederse testlerine başlıyoruz.”
Bu sözler, aslında Türkiye’nin geleceğine atılan imzadır. Çünkü dünyada güvenlik paradigması değişirken, Türkiye kendi yolunu çiziyor. İsrail’in Demir Kubbe’si varsa, Türkiye’nin de Çelik Kubbe’si var.
AMBARGOLARIN İÇİNDEN DOĞAN GÜÇ
“Kötü komşu kiracıyı mal sahibi yapar” der Günay Önder. Aslında bu söz, Türkiye’nin savunma sanayiinde yaşadığı gerçeğin kısa özeti. Yıllarca dışa bağımlı kaldığımız ürünlerde, kapılar yüzümüze kapatıldı. Bir vida, bir çip, bir yazılım için ambargo uygulandı.
Ama işte bugün, aynı Türkiye kendi AESA Radarını geliştirdi. Bu radar, 1,8 kilometreden başlayan tespit kapasitesini bugün 7 kilometreye çıkardı. Her türlü saldırıyı, her türlü tehdidi görüp analiz edebiliyor.
Ambargo ile köşeye sıkıştırılmak istenen bir millet, kendi elleriyle çelikten bir kubbe örüyor. Bu sadece bir teknolojik başarı değil, aynı zamanda bir milli gurur, bir bağımsızlık nişanesi.
25 YILIN MÜCADELESİ
Önder Savunma 25 yıllık bir kuruluş. Ama savunma sanayii yolculuğu 15 yıldır sürüyor. Bu yıllar boyunca binlerce mühendis, teknisyen, yazılımcı ve işçi bu hedef için alın teri döktü. Bugün ortaya çıkan tablo, bir kişinin ya da bir kurumun başarısı değil, bir milletin ortak azminin sonucudur.
Günay Önder, bu yolculuğu anlatırken duygulanıyor:
“Biz devletimize, milletimize hizmet ediyoruz. Ambargolarla boğuşa boğuşa, kendi ürünümüzü, kendi yazılımımızı geliştirdik. Bugün NATO ülkeleri, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri bizim yazılımlarımıza talip oluyor. Gururla söylüyorum: Türkiye artık yalnızca tüketen değil, üreten bir ülke.”
ÇELİK KUBBE: GELECEK NESİLLERE EMANET
AESA Radar ve entegre savunma sistemleri, yalnızca bugünün tehditlerine karşı geliştirilmiş teknolojiler değil. Onlar, yarın çocuklarımızın daha güvenli bir ülkede büyümesinin garantisi.
Bir millet düşünün: kendi toprağını koruyacak gücü olmayan, başkalarının insafına kalmış. Bir de bugün Türkiye’ye bakın: kendi radarını geliştiren, kendi yazılımını ihraç eden, kendi göğünü çelikten bir kubbeyle saran…
Aradaki fark, bağımsızlık ile bağımlılık arasındaki farktır.
BİR MİLLETİN ONUR MÜCADELESİ
Bugün IDEF 2025’te sergilenen ürünler, aslında bir ülkenin yeniden doğuşunun sembolleridir. Kendi gökyüzünü savunabilen, kendi denizini koruyabilen, kendi sınırlarını kontrol edebilen bir Türkiye var artık.
Ve o Türkiye, artık kimsenin kapısında “ne olur verin” demiyor. Tam tersine, başı dik bir şekilde kendi ürünlerini dostlarına ihraç ediyor.
Günay Önder’in şu sözleriyle bitirelim:
“Baykar’ın projelerini gururla izliyoruz. Biz de aynı azimle çalışıyoruz. El ele vererek ülkemizi savunma sanayiinde dünyada hak ettiği noktaya taşıyacağız.”
ŞEHİTLERİN EMANETİ
Bu topraklar kolay vatan olmadı. Dün Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da can verenler, aslında bize bugünün sorumluluğunu bıraktılar: Kendi göğümüzü kendi elimizle savunmak.
Çelik Kubbe yalnızca bir radar sistemi değil; şehitlerimizin kanıyla yazdığı bağımsızlık destanının yeni bir sayfasıdır. Çünkü bağımsızlığın bedeli ağırdır, ama bağımlılığın bedeli çok daha ağırdır.
Bugün mühendislerimizin ellerinde şekillenen her vidada, her çipte, her yazılımda şehitlerimizin hatırası vardır. O hatıraya sahip çıkmak, sadece teknolojik bir ilerleme değil; aynı zamanda vatan borcudur.
Çelik Kubbe yükseliyor. Yükseldikçe yalnızca göğümüzü değil, gururumuzu da koruyor. Ve bu millet, şehitlerinin emanetini asla yere düşürmeyecek.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.