Yargı kararları tartışılmaz değildir. Yargı kararları da hukuk içinde tartışılan kararlardır.

Tartışmanın temeli; en adil olan, en doğru olan ve yerinde olan kararlara ulaşabilmektir.

İstanbul'da 58 yaşındaki adam, sahte içki alıyor, içiyor ve ölüyor.

Ölüm nedeni sahte alkol olunca da olay soruşturma konusu oluyor, olması gerektiği gibi.

Polis araştırmasını yapıyor ve İstanbul'un en elit semti olan Bebek'teki ölüm olayına neden olan sahte içkiyi takip ediyor.

Bebek'te oturan Moldovyalı bir kadına ulaşıyor.

Sahte alkolü o satmış ölen adama.

İtirafta bulunan kadın, sahte içkiyi yeğeninin yurt dışından getirdiğini söylemiş.

Sahte içkiyi Türkiye'ye getiren yeğen de yakalanmış ve o da suçunu itiraf etmiş.

Soruşturma sonunda konu adliyeye getirilmiş ve sorgulamadan sonra sahte içkiyi getiren yeğen, o sahte içkiyi ölen adama satan kadın; kaçak alkol ticareti yapmak suçundan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.

Sahte içkiden ölen adam ise, hukukun içinde "İçmeseydin, ölmezdin" mantığıyla kalmış.

Sahte alkol üretmek, satmak suç ise; üretmenin ve satmanın sonucunda yaşananların da suçun devamı olması gerekmez mi?

Üstelik ortada "Ben getirdim", "Ben sattım" diyenler varken.

Aklıma Metin Akpınar, Zeki Alasya'nın o meşhur tiyatro sahnesindeki "Eşeği aşılatacağım" repliği geldi.

Hukukta "Ölmeseydin" diye bir tanımlama, çıkarım veya sonuç yoktur!

Olamaz da.

Hele ki ortada ölen varsa!

Hukuki olarak "geçmiş olsun" denilemez.

Vesselam!