Ekonomik anlamda yaşanan düşüşün her kesimi etkilediğini anlatan Hüseyin Köksal, "Yaşanan bu düşüşün bir çıkışı olacağına inanıyorum. İnsanların artık tüketime döneceğini ve üretimde ciddi bir artış olacağını düşünüyorum. Geleceğin çok iyi olacağını tahmin ediyorum. Bu yüksek kur politikası ile beraber, tekstilin geleceği çok parlak. Bunun yanına bir de turizm eklenirse, ülkeyi artık ciddi anlamda düze çıkartabileceğine inanıyorum" diyerek karamsar bir tablo çizilmemesi gerektiğini söyledi. 

 TEKSTİL SEKTÖRÜ KENDİNİ REVİZE ETMELİ 

Tekstil sektörünün kendini revize etmesi gerektiğini anlatan Hüseyin Köksal, "Kimse işe gitmiyor. İşe gitmeyen adam, gömlek giymez, takım giymez. Bu doğru ancak evde olduğu için pamuklu ürünlere, eşofman tarzına, rahat giyime kayıyor. Bu da tekstil anlamında ciddi bir sektör yaratıyor. Bu konuda, ben olumlu etkilenen bir tarafım. Örgü, dokuma ve pamuklu üretim yaptığımız için olumlu etkilendik. Bu konuda firmaların kendilerini revize etmeleri gerekiyor. Bu pazarda ciddi bir değişime yol açtı ve açacak. 

DÜNYA ÇİN YANLIŞINI GÖRDÜ

Çin'in dünya için önemli bir pazar olduğunu dile getiren Köksal, "Yaşanan bu süreç bize ve tüm dünyaya Çin'in tek tedarikçi olmasının yanlış olduğunu gösterdi" dedi.  

İNSANA YATIRIM YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM

 Bugüne kadar "insana yatırım" yapmayı ön planda tuttuğunu ve şirketlerini bu şekilde yönettiğini dile getiren Karsal Örme Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Köksal, bundan sonra da aynı felsefeyle yola devam edeceğini söyledi. 

EMEKÇİYE DEĞER VERMELİYİZ
Köksal ayrıca, "Emekçi kısma değer vermemiz gerekiyor. Biz kurumsallaşıyoruz ama emekçi kısım bu dönemde ciddi anlamda maddi olarak yara aldı. Buralara biraz eğilmek gerekiyor. Bu insanları motive etmek lazım. Eğer onları büyütebilirsek, biz büyürüz. Tabanla beraber büyümek lazım. Türkiye'nin bunları yapacak alt yapısı da gücü de var" dedi. 

PERSONELİM MUTSUZ OLSUN İSTEMİYORUM

Karsal Örme'de ailesinin 3. kuşak temsilcisi olan Hüseyin Köksal, "Ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan sıkıntılarda, büyüklerimizin tecrübelerinden yararlanıyorduk. Ancak pandemi daha önce kimsenin yaşamadığı bir durumdu. Personelime ilk söylediğim söz, '3 ay iş yapmasak da maaşlarınızı ödeyeceğim' oldu. Personelime hiçbir zaman baskı yapmadım. 'Beraberiz' dedim. Daha az personelle de işler yürüyormuş diyerek, bu durumu fırsata çevirmedim. Çünkü ben çalışan da mutlu olsun istiyorum, mutsuz personelle çalışmak istemiyorum. Personel azaltmak yerine, 'personeli nasıl daha mutlu edebilirim'in provasını yapmış oldum" diye konuştu.