İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi önemli isimleri ağırladı

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi önemli isimleri ağırladı

15 Mart'ta başlayan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresinde bugün de önemli konuklar yer aldı.

Geleceğin Türkiyesi’ni inşa ediyoruz başlığıyla yapılan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi üçüncü günü paydaş toplantıları ile başladı.

Yürüyüşe Davet başlıklı üçüncü günün ilk konuşmacısı iktisatçı Prof. Dr. Şevket Pamuk oldu.

s316899-1.jpg

“ŞEFFAFLIĞA VE HUKUKA İHTİYAÇ VAR”

1923 yılındaki İktisat Kongresi’nden ikinci yüzyıla geçen süreci rakamlarla anlatan Pamuk, yeni iktisadi kalkınma programı için, “Aradan geçen yüzyıla rağmen bizim de bugün yeni kurallara, şeffaflığa ve hukuk devletine ihtiyacımız var” ifadesini kullandı.

İzmir İktisat Kongresi’nin Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin oluşturulmasındaki öneminden söz eden Şevket Pamuk, “Bu kuşak iktisadın ne kadar önemli olduğunu bilerek yetişti. Teknoloji farkının ne kadar önemli olduğunu bilerek çalışmalar yürüttü. İzmir’de bir İktisat Kongresi toplanmasına karar verilmesi hiç rastlantı değil. Cumhuriyeti kuracak kadroların ekonomiyi ne kadar önemsediğini gösteriyor. Cumhuriyet farklı bir ekonomi kurabildiyse dünya koşullarının burada çok büyük bir katkısı olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, açılış konuşmasında ‘Efendiler dünya tarihi boyunca biz sabanın kılıca galip geldiği gördük’ diyor. Bunu askeri zafer kazanmış bir lider söylüyor. Askeri zafer yeterli değil, kalıcı zafer için iktisadi ilerleme şarttır” diye konuştu.

s821634.jpg

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin üçüncü gününde konuşan sosyolog Prof. Dr. Thomas Faist ise, göç hakkında konuştu. Faist, “Doğal felaketlerden en etkilenenler güney yarımkürede olan insanlar. Çoğunlukla iklim göçüne baktığımızda bunlar iklim tahribatı sonucu olarak ortaya çıkıyor. İklim olayları yavaş ortaya çıkar ve daha hızlı şekilde göçü ortaya çıkarır. Geleceği bilmek zor ama Himalayalar’ın erimesi gibi hızlı ortaya çıkacak sonuçlar var. Bu sadece göçe değil, sivil çatışmalara da dolaylı etki yaratır. Yer değiştirmenin, göçün çok sebepleri var elbette ama iklim göçmenlerini belirlemek zor değil. Gelecekteki göçe baktığımızda belki de geri dönülemeyecek bir noktaya geleceğiz” şeklinde konuştu. İklim mültecilerini ev sahibi ülkelerin bazen kabul etmediğini de belirten Faist, “İklim göçmenleri politik giriş çıkış alanında da çatışma yaratıyor. İklim değişikliği güvenlik tehdidi olarak da ortaya çıktı. Göçü alan ülkelerde bir ikilem ve döngü ortaya çıkıyor. Göçmenler sanki kurbanlar gibi görünüyor. Dolayısıyla insanlar proaktif olmalı. Sonuçların giderilmesi için çaba sarf etmeli. Yani direnç göstermeli. Dirençlilik denilen şey dış güçleri bastırma olarak düşünülebilir. İklim değişikliğine baktığımızda insanların ailelerinden ayrıldığını görüyoruz. Bu nedenle dirence baktığımızda bir kavram olarak dikkate alınması gerek. Sosyal eşitsizlikler var. Eğitime sağlığa erişim gibi konularda çözümlerin uzun vadeli ve kalıcı olması gerek. Sosyal bilimlerin iklim değişikliğinde verimli bir biçimde kullanılması gerek” dedi.

s530699.jpg

"NİTELİKSEL SIÇRAMALAR YAPILDI"

Boğaziçi Üniversitesi Modern Türkiye Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu da kongre kapsamında “1923 ile 2023 Sonrasına Yürümek” başlığıyla bir konuşma yaptı.

Bugün en parlak, nitelikli gençlerin ilk fırsatta yurt dışına kaçmaya çalıştığını anlatan Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu, şunları söyledi: “Bu durum Türkiye'nin iktisadi geleceğinin en önemli sorunlarının başında geliyor. Oysa 1930'larda Türkiye nitelikli insanlar için bir çekim merkeziydi. Yüzlerce Alman bilim insanı Atatürk'ün çabaları ile ülkemizin gelişmesine katkı sundu. Bilim her şeyden önce niteliktir. Türkiye'de 1950'ler sonrasında iş başına gelen iktidarlar ise niceliğe önem verdi. Artık niteliğin önem kazandığı iktisadi bir ekosistem içerisindeyiz. Niteliksel sıçramaların yapılması gerekiyor. Mantar gibi gelişen, kalitesiz, apartman üniversitesi açmak değil. Kaliteli, nitelikli üniversiteler oluşturmak gerekiyor. Hiç kimse hamaset edebiyatı ile yer çekiminin yasalarından kurtulamadığı gibi 21. yüzyılda bilime saygısı olmayan toplumlar da huzur ve refah içerisinde yaşayamaz.”

s343957.jpg

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer “İkinci Yüzyıl Demokrasi Zamanıdır” başlıklı sunum yaptı. Sıtkı Şükürer, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılı demokrasinin gerçek manada yürüyüşe geçiş zamanlarını çağırmaktadır. Tek tipleştirme ideolojisi artık ömrünü tamamlamıştır. Her özgüvenli toplum gibi bu tercihlerin yarattığı yüzleşmelerden kaçınamayız. İkinci yüzyılın birinci önceliği ortak değerlerimizin çelişkilerimize çok daha ağır bastığını hissettirmektir. Yaşadığımız topraklarda demokratik bir bilinç içerisinde birlikte yaşama kıvancını hissederek, kimsenin hayat tarzına, beslendiği kültüre sınır koymaksızın, özgür, barış içinde yaşayacağımız ortak yurtseverliği sağlamaktır. Eksikliğimiz tüm kurum ve kurallarımızla beklediğimiz gecikmiş demokrasidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı bu beklentinin başlangıç vuruşudur. Hiç şüphesiz demokrasi yürüyüşü sürekli bir çabayı gerektirir” ifadelerini kullandı.

“TÜM KURUMLARIYLA İŞLEYEN BİR DEMOKRASİ”

Şükürer, “İkinci yüzyılda cumhuriyet demokrasiyle sarmalanacaktır ve zamanı gelmiştir. Tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi bu ülke insanının hakkıdır. Beklentimiz, demokrasinin ılık güneşi bizlerin olduğu kadar bizleri yönetecek olanların da idrakine sinmiş olsun. Güzel günlerin ışığı, toprağa, tohuma, çocuklarımıza bereket getirsin. Bu mazlum coğrafyayı artık apaydınlık kılsın” şeklinde konuştu.

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi kapsamında Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) Ekonomi Gözlem Grubu Başkanı ve ekonomist Muhittin Bilget, “Türkiye ve Dünyada Gelir Dağılımı, Dünyadaki Milli Gelirin Ülkelere Göre Dağılımı” adlı sunum yaptı.

Muhittin Bilget, 1980 yılından itibaren dünya konjonktüründe gelişmiş, yükselen ve Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerin dünya üzerindeki gelişme payını rakamlarla anlattı. Bilget, “Türkiye’nin son 40 yılında dünyadaki yerinde değişen bir şey olmamış. Yüzde 1’i görmemişiz. Demek ki bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Pastadaki payımızı artırmak için artık yeni politikalara, yeni stratejilere ihtiyacımız var. Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerdeki payımız yüzde 3,8’den 2’ye düşmüş. Yarı yarıya azalmışız. Üzerine düşmemiz gereken bir diğer konu da bu” diye konuştu.

s999861.jpg

ROTA: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin üçüncü gününde konuşan Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, gelir adaletsizliğine değinerek, gençlere umut verecek ikinci nesil toplum sözleşmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Rota, “Bu sözleşmede kapsayıcı, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi olmalı. Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, devletin şeffaflığı, liyakata saygı olmalı. Akla ve bilime saygı, servetin hakça paylaşıldığı bir sözleşme olmalı” dedi.

s641415.jpg

Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde “Son Yüzyılda Tasarruflarla İmtihanımız: İkinci Yüzyılda Ne Yapılmalı?” başlıklı bir konuşma yaptı. Kerim Rota, dünyada en büyük ekonomik sorunun enflasyonun ardından, gelir veya servet dağılımı bozukluğu olduğunu belirtti. Servet dağılımı konusunda durumun gençler açısından vahim bir noktaya geldiğini anlatan Rota, gençlerin bu kısır döngüden kurtulması için bir şeylerin yapılması gerektiğini ifade etti.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.