İlla ki sezaryen, artık yok

İlla ki sezaryen, artık yok

İlk doğumun sezaryenle gerçekleşmesinin, sonraki doğumlar için sezaryen   kararını etkileyen en sık sebeplerden biri olduğunu belirten Jinekoloji Uzmanı Opr. Dr. Nihal Danaoğlu,

“Eski sezaryenlerde rahim yukarıdan aşağıya dikilirdi, yırtılma riski yüksekti. Şimdi tercih edilen yatay kesilerle yırtılma riski çok daha düşük. Sezaryenden sonra vajinal doğumda başarı oranı yüzde 60-80 ve yararları risklerine göre daha üstün gelmektedir. Pek çok ülkede artık anne adaylarına sezaryen sonrası vajinal doğum öneriliyor” dedi.

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM MÜMKÜN MÜ?

Sezaryen doğum oranlarındaki artış sağlıkta en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Oranın, Dünya Sağlık Örgütü tarafından konulan yüzde 5-15 hedefine çekilmesi için çeşitli öneri ve önlemler gündeme getirilirken, İzmir Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nihal Danaoğlu,  bu oranı artıran nedenleri anlattı. Danaoğlu, ilk gebelik yaşının yükselmesinin, doğum sayılarının azalmasının, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek anne adaylarının daha çok sezaryeni tercih etmesinin, sezaryen oranlarını artıran nedenler olduğunu söyledi. Danaoğlu,  “bir diğer önemli neden ilk doğumun sezaryenle olması. İlk doğumunu sezaryenle yapan kadının ikinci ve sonraki doğumlarını da sezaryenle yapması eskiden ‘şart, zorunluluk, kural…’ gibiydi. Oysa Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum (SSVD) mümkün” diyerek,  şöyle konuştu:

ÜLKELER SSVD’A YÖNLENDİRİYOR

“Sezaryen, hamile bir bayanda bebeğin vajinal yoldan değil de karın boşluğunun cerrahi olarak açılıp, doğurtulması işlemidir. Sezaryen endikasyonlarının en sık sebeplerinden biri ilk doğumun sezaryenle olmasıdır. Sezaryen ne  kadar usulüne uygun yapılırsa yapılsın, mutlaka rahimde bir yara izi bırakır. Bu yara izi de ne kadar iyileşirse iyileşsin, yeni bir gebelikte rahim yeniden büyümeye başladığında ve özellikle de doğum eyleminde ortaya çıkan çok güçlü kasılmaların etkisiyle yırtılmaya eğilim gösterebilir. Bu yırtılma riski rahim yukarıdan aşağıya kesildiği eski sezaryenlerde daha yüksektir. Günümüzde tercih edilen  alt segment ya da yatay kesilerde bu yırtılma riski çok daha düşüktür. 1995 yılında American Collage of Obstetricians and Gynecologists, sezaryenden sonra vajinal doğum için bir kılavuz yayınlamıştır. Buna göre başarı oranı yüzde 60-80'dir ve sezaryen sonrası vajinal doğumun yararları risklerine göre daha üstün gelmektedir. Dünyadaki verilere göre de Amerika’da yüzde 19.9, Norveç'te yüzde 5.7, İsveç'te yüzde 53 oranında anne adaylarına sezaryen sonrası vajinal doğum önerilmektedir. Vajinal doğumlarda doğum sonu kan transfüzyonu riski, enfeksiyon riski ve üriner ve barsak yaralanması riski daha azdır. Annede doğal bir doğumu başarmanın verdiği psikolojik tatmin oluşur.”

ANNE ADAYININ İSTEKLİ OLMASI GEREKİR

Öte yandan Opr. Dr. Danaoğlu, SSVD’un gerçekleşmesi için gerekli koşullardan birkaçını; “anne adayının istekli olması, pelvis kemik yapısının normal doğum yapmaya uygun olması, uterusta şekil bozukluğu ya da önceki doğumlarında uterus yırtılması gibi durumların olmaması” olarak sıraladı. Opr. Dr. Danaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sezaryen sonrası vajinal doğumunu en önemli kriterlerinden biri de doğum takip edilen  hastanede acil sezaryen koşullarının bulunması ve kan transfüzyon olanağının olmasıdır. SSVD kararı her anne adayının, bireysel olarak değerlendirilmesinden sonra, kar-zarar oranı göze alınarak, hekimiyle birlikte vermesi gereken ve gebelik ve de doğum sürecinde değişebilecek bir karardır. Hekim ya da merkez, uygun, yüksek donanımlı olanaklara sahip olmayabilir, uygun ekip olmayabilir ve SSVD yaptırmıyor olabilir. Dolayısıyla anne adayının böyle bir düşüncesi varsa, gebeliğin başında bunu hekimiyle tartışmalı ve olanaklar doğrultusunda beraber karar verilmelidir.”

 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.