İYİ BAK KENDİNE 

İYİ BAK KENDİNE 

Eylül Ayça Karakuş yazdı...

Yıllar geçtikçe kendinden kaçmayı öğretiyor hayat sana... 

Kendinden çok uzaklara gitmek mümkün mü peki? 

Tabii ki mümkün değil. Gittiğin yerde yine ilk gördüğün suret sen oluyorsun. 

Sonra  başlıyorsun kendinle konuşmaya... 

Gel otur karşıma, bugün benim misafirim ol. Bırak işini gücünü, sensiz kim ne yaparsa yapsın. Alıştırmışsın herkesi kendine kimse sen olmadan parmağını kıpırdatmıyor. Parmağını kıpırdattıkların da zaten kıymet bilmiyor. Bugün kapanalım kapanan kapılar ardına. Güneşi görmeyelim, boş ver. Kendi karanlığımızın arasında kendi ışığımızı bulana dek çıkmayalım gün ışığına. Millet ne der sözlerine kulak tıkayalım, kendimizden başka kimseyi duymayalım.  Çok uzun zaman oldu baş başa kalmayalı... Aynaya bakmasam unutacağım yüzünü, o kadar yabancılaştık birbirimize. Dünyanın telaşına öyle bir kapıldın gidiyordun ki bir kez  olsun ruhuna selam vermiyorsun. Benim ruhum ne istiyor, canı ne yapmak istiyor diye sormuyorsun. Yıllardır bedenine, zihnine, yüreğine ve bana yükleniyorsun. Hep birileri için yaşıyor, birileri için zamanından eksiltiyorsun. Oysa ki bir bilsen, bizi öldürüyorsun sen bizi!Ruhunu bedeninden ayırarak benliğini yok ediyorsun. Unutma ikimiz biriz! Aynı beden de bir canız. Sen fanilerin gözünden görülensin, ben ise içten içe sadece senin görebileceğin, senin besleyebileceğin benliğinim. Bana ne kadar iyi bakarsan, benimle ne kadar ilgilenirsen sen o kadar iyi olacaksın. Ruhumu çürüttüğünün sen olduğunu bilmiyorsun. Daima başkalarını suçluyorsun. O onu dedi, bu bunu derse... diye yargılarınla kendini en çok vuran sen kendin oldun. Defalarca bağırdım sana ama sesimi duymadın. 

Dedim ki sana; bırak konuşsunlar. Dost değil, çıyan onlar. Arkandan konuşmalarıyla, çarık ağızlarına bakmadan laf sokmalarıyla, kendini bilmeyen hâlleriyle çıbanın başı onlar, dinleme! Dost görünümlü düşman birçoğu. İçten pazarlıklı karakterlerini çıkarları üzerine satılığa çıkarmış muhbir onlar! Gülümsemelerine inanıp dönme sakın sırtını, bıçağı ilk saplayacak olan en yakınındakiler olacak! Fırsatını bulsalar kalbini tam ortadan ikiye vuracak olandır yine onlar! Ben sana haykırdıkça sen işitmeyen bir engelli oldun. Kendini dost sandıklarına köle ettin. Saygıdandır susayım dediğim herkesi başının üstüne çıkardın. Oysa bilemedin ki saygının büyüğü küçüğü olmaz. Şimdi bugünlerde tekliyor kalbin, sızlıyor dişlerin, ağrıyor başın, can çekişiyor ruhun. Anla artık be insan. Hastalığının çaresi doktorlar da yok, reçetelerin sana bir faydası yok. Herkesi arkana, kendini karşına al. Tepeden tırnağa ruhuna sarıl. Elini vicdanına koy bir kez olsun iyi bak kendine. Kendin için bak ruhuna!... 

Kendimle baş başa kaldıktan 24 saat sonra iç  sesimden son bir cümleyle birlikte gün ağrıyor...

Cahilliğine bir son ver öyle çık git şu kapıdan. Güneş doğacaksa hakkıyla doğsun bugün üzerimize. 

Hadi, bundan sonra kimseye aldırmadan “Iyi bak kendine...” 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.