İzmir Barosu'ndan hadım ve idam açıklaması

İzmir Barosu'ndan hadım ve idam açıklaması

İzmir Barosu Başkanlığı'ndan açıklama

İzmir Barosu Başkanlığı, cinsel suçlar, idam ve hadım hakkında bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada şu sözlere yer verildi:

Herkesçe infial içinde izlendiği üzere çocuklara yönelik saldırı haberlerinin ardı arkası kesilmiyor…

Şükrü Erbaş’ın dizelerindeki gibi,

“Yaşama nişanımız çocuklar;

Hangi evde doğarlarsa doğsunlar

Bizim evde ölüyorlar…”

Evet durum bu kadar acı ve acı hepimize bu kadar yakın…

Son dönemlerde artan ve görünür hale gelen çocuk cinayetleri ve çocuk istismarı (fiziksel, duygusal, cinsel) ve en ağır biçimi çocuk cinsel istismarı; “münferit, sapık, hasta insanların, idam ve hadım tartışmaları ile “adeta çözümsüzlük üreterek tartışılmamalıdır.  Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini esas alan devletin yükümlülüklerinin belirlendiği hukuk güvenliğinin sağlandığı, toplumsal değer yargılarını, koruyucu yöntemler belirlenmelidir.  Çocuklar üzerinden yaşadığımız korkularımız toplumsal ayrışmadan uzak siyasetler üstü benimsenmeli ve çözüm üretilmelidir.

Can yakıcı çocuk istismarları tartışılırken dahi özelikle sosyal medyada herkes konunun esasından uzak anlık öfke ve “tarafgir “bir dille konuşmaktadır. Oysa zaman korkularımız üzerinden ayrışılacak zaman değildir. Unutulmamalıdır ki öncelikli sorumluluk devletindir, tüm kişi ve kurumlar farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşları bir araya gelerek sorunun çözümü noktasında yol gösterici ve çözüm üretici olmalıdır.

Öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planları olmalıdır. Bağımsız özgür düşüncenin gelişme ortamına sahip üniversitelerde bilimsel akademik çalışmalar yapılmalıdır. Ciddi bir saha çalışması yapılmalı ve veri toplama, değerlendirme çalışması gerçekleştirilmelidir.  Riskler, nedenler belirlenmelidir. Eril cinsiyetçi söylem ortadan kaldırılmalı, çocukların evrensel değerlere uygun kız erkek birlikte eğitim almaları sağlanmalıdır, bilimsel referanslarla günlük yaşamın şekillenmesi hukuki düzenlemelere gidilmeli, çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmelidir. Hukuk güvenliği ve belirliği sağlanmalı, vatandaşın aynı olaya aynı hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalıdır. Fahiş cezalar sonucunda cezasızlık halinin ortaya çıkmasına engel olunmalı, adil yargılama ile evrensel değerlere uygun cezalandırma olmalıdır, çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal yapı olmalıdır, sivil toplum örgütlerinin dernek ve vakıfların bağımsız çalışma yapmasına fırsat tanınmalıdır, siyasi yakınlıktan uzak; çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, denetime, kurallara uygunluğu sağlanmalıdır. Ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır. Bilimin, eğitimin, sanatın gelişiminin önündeki engeller kaldırılmalı, toplumun tüm katmanlarınca ulaşılabilir olması sağlanmalıdır.

Çocuğa, hayvana, doğaya ve kadına dönük şiddette gücün çürümüşlüğü her türlü insani değer yargısından uzak bir biçimde tezahür etmektedir. Ancak bunun çözümünü, salt ceza kanunlarında yapılacak değişikliklerde görmek, hukuk bilimine haksızlık olduğu gibi, eğitim programları, çocuk koruma politikaları ile uğraşmak yerine meselenin kendisini unutmak, sorunu suç işlendikten sonra faillerin bedenleri üzerinden kısasa kısas yöntemiyle ortadan kaldırmak çabasıdır. Bunun da en önce çocuklarımıza bir fayda sağlamayacağı açıktır. Hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımı sağlanmalıdır.

Meselenin bütüncül çözümü için öncelikle Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların hızlıca kurulması, yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nın çıkması ve uygulanmaya başlanması, bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmesi ve bu çalışmaların kamu idaresi tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Çocuğa yönelik şiddet 3-5 münferit olaydan ibaret olarak ele alınmadan, görünür olan ve olmayan çok sayıda şiddet türü ve vakasının mevcut olduğu ve tüm istismar hallerinin bir bütün olduğu, çok zaman iç içe geçtiği bilinciyle hareket edilmelidir.

İDAM VEYA HADIM ÇÖZÜM DEĞİLDİR! ÇÖZÜM ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİDİR. ZİHNİYET DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE VE TOPLUM BU KONULARDA EĞİTİLMEDİKÇE İDAM İŞLENEN SUÇLARI AZALTMAYACAĞI GİBİ, HAK HUKUK ADALET KAVRAMLARINI DA GÖLGEDE BIRAKACAKTIR.

İdam ve hadım cezasının uygulandığı ülkelerdeki sonuçlara bakıldığında, tüm örneklerde görüleceği üzere bir şiddet türünün ortadan kaldırılması için asla çözüm yöntemi olmadığı net olarak görülecektir. Çocuğa yönelen her türlü istismar için çözüm: çocuğa özgü adalet, koruma ve rehabilitasyondur. Bu bağlamda şiddete şiddet ile karşılık vermek yerine çocukların korunması odağında bütüncül çözüm üretilmelidir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.