İzmir Barosu hukuki bir nitelik taşımaktan çok uzak olarak nitelediği metin ile, "ülkenin içine çekilmeye çalışıldığı dinci gerici anlayış, hukuk eliyle meşrulaştırılmaya  çalışılmaktadır" dedi.

Açıklamanın tamamı ise şöyle: 

"UNUTMAYIN: "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler ve mensuplar memleketi değildir." OLMAYACAKTIR DA...

14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler için Kurallar‘a ilişkin karar,  çok değil, bundan 3 hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 6. Din şurasında yaptığı konuşmada dile getirdiği ‘İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz.’ şeklindeki  beyanının hayata geçirilmesidir.

Yürürlüğe konan bu kurallar, içeriğinde yer alan “İnsanın yeryüzündeki Halife’si ilkesi, ihlas, takva, Allahu Teala korkusuyla davranma, Allahu Teala’ya hesap verme” gibi ifadelerle, bir din devleti düzenlemesini çağrıştırmaktadır.

Hukuki bir nitelik taşımaktan çok uzak olan bu metin ile, ülkemizin içine çekilmeye çalışıldığı dinci gerici anlayış, hukuk eliyle meşrulaştırılmaya  çalışılmaktadır.

Laikliğin esas alındığı bir devlette herhangi bir dinin kurallarının hukuksal metinlere referans alınması ve kural haline getirilmesi asla kabul edilemez.  Demokratik toplumun ve çoğulculuğun mayası olan Laiklik ilkesinden hiçbir şekilde taviz verilemez. 1924 den bu yana en gerici Anayasaların dahi demokratik ve uygar toplumların vazgeçilmezi olan "laiklik" ilkesini yok sayamamasının temel nedeni de budur.

Şeri hukuk özleminin bir tür nabız yoklaması, provası olan bu metnin, derhal ortadan kaldırılması ve Cumhuriyetin temel ilkelerine uygun yeni bir düzenlemenin yapılması şarttır."