Mehmet ÖZDOĞRU
İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) üyesi bir grup fotoğrafçı, dernek içinde oluşturulan “Sokak Fotoğrafçılığı Atölyesi”nde sokağın nabzını tutmak, toplumsal hareketlilik ve değişime tanıklık etmek ve sokağın ruhunu ortaya koymak üzere yaptıkları çalışmalar sonuçlandı. Atilla Özdemir , Gökhan Ünal, İsmail Oğuz Çıkıkcı, Levent Çanakkalelioğlu, Seyit Kaya, Yusuf Erkan ve Yusuf Aslan’dan oluşan ekip, yaşamın içinden çektikleri fotoğraflardan oluşan ‘Sokağın Işığında’ isimli sergiyi İFOD’da açtı.
“Sokağın kokusunu alabilmelerini hissettirmeye çalıştık”
Sokak Fotoğrafçılığı Atölyesi’nde, hem ışık ve gölgenin karşılıklı oyunlarının peşinde estetik bir arayış hem de tek bir fotoğraf ile hikaye anlatabilmeye yönelik sosyolojik tespitler yapmayı hedeflediklerini belirten İFOD Üyesi Yrd.Doç.Dr. A.Beyhan Özdemir, “Sokaklar toplumun aynası ise,  ürettiğimiz fotoğraflara bakanların –olabildiğince- “sokağın kokusunu” alabilmelerini hissettirme gayreti içinde hareket ettik. Gittiğimiz her kentin katmanları içine karışıp, fırsatların, rastlantıların, deliliklerin, aşkın, kaosun, karşılaşmaların, sokağın kahramanlarının peşinden gitmek, romantizmi, şansı ve beklenmeyeni aradı” dedi.
“Sokak fotoğrafçısı olmak, anı değerlendirmektir”
Fotoğraf çekmenin, en başta içinde yaşadığı topluma duyarlı olmak hatta o toplumun nefesini hissetmek olduğunu ifade eden Özdemir, “Fotoğrafçı olmak aynı zamanda entelektüel olmaktır da. Fotoğraf tekniğine hakim, ideolojik, kültürel ve sanatsal birikime sahip her fotoğrafçı sokağı iyi bilir. Sokak fotoğrafçısı olmak için fotoğraf makinesini alıp sokağa çıkmak ve toplumsal duyarlılıkla çevreyi gözlemlemek ve “an”ı değerlendirmek ön koşuldur” diye konuştu. Sokak fotoğrafçısının, hem iyi bir gözlemci hem de yüksek hümanist duyarlılığa sahip yetenekli bir kişi olduğunu söyleyen Özdemir, “Tam anlamıyla Walter Benjamin’in deyimiyle bir “flanör”dür. Sokak fotoğrafçısı tıpkı flanör gibi kalabalıklar içinde bulunur, gezer, düşünür, gözlem yapar ve oradan birçok anlam çıkarır. Sokak fotoğrafçısının bu yeteneği ona “insan-insan”, “insan-mekan” ve “insan-çevre” ilişkilerini daha iyi anlama ve sokakta çektiği fotoğraflarında bunu anlatma yolunu açar” ifadelerini kullandı.
“Tarihe, görsel bir kayıt düştük”
İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) üyesi bir grup fotoğrafçı arkadaşıyla beraber, derneğin 2015 yılında düzenlediği 3. Uluslararası İzmir Fotoğraf Günleri kapsamında oluşturulan atölyelerden olan “Sokak Fotoğrafçılığı Atölyesi”nde sokağın nabzını tutmak, toplumsal hareketlilik ve değişime tanıklık etmek ve sokağın ruhunu ortaya koymak üzere uzun bir süre sokakta çalıştıklarını belirten Özdemir, “Her birisi kendi içinde toplumun çelişkilerini, zıtlıklarını, uyumunu, rengini, kısaca yaşam biçimini bazen eleştirel bazen ironik yanlarını bulup ortaya çıkaran yüzlerce fotoğraf oluşturdular. Fotoğraflara baktığımızda adına toplum dediğimiz, aslında bizlerin oluşturduğu sokaktaki insan kalabalığının içinden seçilmiş “an”ları ortak bir dille tarihe birer görsel kayıt olarak düştüklerini görebildiğimiz bu çalışmayı gerçekleştirdiler” dedi.
“Işık tutacak bir çalışma”
Sokakta fotoğraf çekmenin aynı zamanda toplumun fotoğrafını çekmek olduğunu gösteren bu çalışmanın, belgesel fotoğraf türünün günümüzde en gözde fotoğraf dalı olan sokak fotoğrafçılığının seçkin bir ürünü olduğunu dile getiren Özdemir, “Bir fotoğrafçıda olması gereken niteliklere sahip “İFOD Sokak Fotoğrafçılığı Atölyesi” üyesi dostlarım “Sokağın Işığında” adını verdikleri bu çalışmada toplumsal duyarlılıklarını göstermiş, fotoğraflarını sadece sanal dünyada paylaşmak yerine kalıcı bir albüm-kitapta toplayarak kendi tanıklıklarının bir kanıtı olarak bizlere sunmuşlardır. “Sokağın Işığında” fotoğraf albümünün sokak fotoğrafçılarına yol gösterecek, onlara ışık tutacak bir çalışma olacağı inancıyla” diye konuştu.