İzmir’de bazı belediyelerin 2026 yılı için belirlediği ruhsat, harç ve hizmet bedellerinde yüzde 300’lerden başlayıp 1500’leri aşan oranlara varan artışlar, başta turizm sektörü olmak üzere birçok iş kolunda ciddi tepkiye yol açtı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet İşler, adaleti gözetmesi ve kimseye haksızlık etmemesi gereken kurumlar eliyle yapılan yapılan bu artışların El İnsaf dedirtecek kadar ciddi bir adaletsizlik yarattığına dikkat çekti.

İŞLETMELER AYAKTA ZOR DURUYOR

Turizm sektörünün son dönemde belediyeler tarafından adeta bir gelir ve finansman kaynağı gibi görüldüğünü belirten İşler, oteller için milyon seviyelerine çıkan maliyetler nedeniyle İzmir’de turizm yatırımlarının durma noktasına geldiğini, rekabet gücünün kaybedildiğini, mevcut işletmelerin ayakta zor durduğunu savundu.

Konak Belediyesi’nin artış oranlarını örnek gösteren Mehmet İşler; “Yangın güvenliği için yapılan zorunlu yatırımlar zaten milyonlarca lirayı buluyor. Bu yatırımların hemen ardından yapılan ruhsat başvurularında, 2025 ile 2026 yılları arasında yüzde 300 ila yüzde 1500’ü aşan artışlarla karşılaşılıyor. Konak Belediyesi’nin 2026 yılı için ilan ve tebliğ ettiği tarifeler, artışın boyutunu net biçimde ortaya koyuyor. Yeni tarifelere göre; 1.sınıf lokanta, kafe ve benzeri iş yerlerinde ruhsat bedelleri yüzde 800’ün üzerinde, Büfe ruhsatları yüzde 535, Açık ve kapalı otopark ruhsatları yüzde 470 ile yüzde 950 arasında, İşyeri teknik kontrol ücretleri yüzde 1000’in üzerinde, Oteller için katı atık ve temizlik bedelleri ise yüzde 500’ün üzerinde artırıldı. 2024 yılında yüz binler seviyesinde olan belediye ruhsat ve yıllık hizmet bedelleri, 2026 itibarıyla milyon TL seviyelerine çıktı. Meclis kararlarıyla yapılan bu artışlar ciddi bir adaletsizlik yaratıyor.

BELEDİYELER AÇIKLARINI BİZDEN KAPATMAK İSTİYOR

İlçeler, meclis kararlarıyla istedikleri oranlarda tarifelere zam yapabiliyor. Aynı durumu harçlarda da görüyoruz. Kanun olduğu söylenerek bu bedeller çok rahat bir şekilde alınabiliyor. Ancak burada hukukun verdiği güç, adaletsizce ve hukukun ruhuna aykırı biçimde kullanılıyor. Belediyeler, bu yetkiyi; sektörün sırtından, kendi bütçe açıklarını kapatmak ve gelir kalemleri oluşturmak adına son derece merhametsizce ve adaletsizce kullanıyor. Hukuk adı altında aslında çok ciddi bir adaletsizlik ve aynı zamanda hukuksuzluk yapılıyor. Bu durum yalnızca sektörü değil, kamu vicdanını da derinden yaralıyor.

KONUYU MAHKEMEYE TAŞIYACAĞIZ

Otelciler ve yatırımcılar olarak, bu yaklaşımı, caydırıcı bir etki ve sistematik baskı olarak görüyoruz. Bu durum; İzmir’de turizm yatırımlarını caydırıyor. Mevcut işletmelerin ayakta kalmasını zorlaştırıyor. İstihdam ve hizmet kalitesini doğrudan tehdit ediyor, Kentin rekabet gücünü zayıflatıyor. Yaşananlar artık münferit durum değil, sistematik bir uygulamaya dönüşmüş durumda. Yangın güvenliği elbette vazgeçilmez, ancak güvenlik gerekçesiyle yapılan denetimlerin ardından işletmelerin bu şekilde ağır bir mali baskı altına alınması da kabul edilemez. Artışlar ekonomik gerçeklerle bağdaşmıyor. Bu denli yüksek oranlı zamlar yeniden değerleme oranlarıyla da enflasyonla da açıklanamaz. Sektör olarak hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyoruz. Dava süreci gündemimizdedir. Kamuoyunun bilgisine sunarım”dedi.