Kamu Kurumlarında Sendikal Ayrımcılık

Kamu Kurumlarında Sendikal Ayrımcılık

Memur sendikacılığı, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, ilgili Başbakanlık Genelgeleri ve TCK’nun 118. Maddesi çerçevesinde yapılmaktadır.

Kurumlarımızda ki çalışma huzurunun sağlanmasının bir yolu da personeller arasında sendikal ayrımcılık yapılmamasından geçmektedir. 

Bu çerçevede, hükümet yetkililerimizden il müdürlerine, il müdürlerinden hastane müdür muavinlerine dek tüm bürokratlar, çalışanlar arasında ayrımcılık yapmadan, görev tanımları içerisinde, çalışanlara karşı eşit ve adaletli davranması, kamu kurumlarımızdaki iş huzuru ve sosyal barış için oldukça önemlidir. 

Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yapılmış olan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olan bu günlerde kamu görevini icra eden devletin somut varlıkları olan memurlarımız ve vatandaşlarımız arasında ötekileştirici, ayrıştırıcı tavır ve davranışlardan uzak durulmasında büyük yarar görmekteyiz. 

Bizler İzmir ilinde bulunan, Sağlık-Sen dışındaki Sağlık Sendikaları (Türk Sağlık Sen, Demokratik Sağlık Sen, ve Birlik Dayanışma Sendikası) olarak yıllardan buyana süre gelen sendikal ayrımcılığın bundan sonra devam etmesini istemiyoruz. 

Sağlık iş kolumuz bünyesinde olan kamu kurum ve kuruluşlarımızda bir sendikanın yönetim kurulu üyelerini, temsilcilerini, idari koltuklarda görmek istemiyoruz.  Halk  Sağlığı müdür yardımcısından, hastane müdürlerine, başhemşirelerine kadar pek çok kurumda ki idareciler bir sendikanın yönetim kurulu üyeliklerini yapmakta olduklarından dolayı çalışan personeller arasında eşit, adaletli davranamamakta, odalarında bulundurdukları sendika takvimleri dahi personeller üzerinde psikolojik  baskı unsuru olmaktadır.  

15 Mayıs 2016 tarihi itibarıyla Güney Kamu Hastane Birliklerinde başhekiminden müdürüne müdür muavinine 70 idareci sözleşmeli personel, Kuzey Kamu Hastaneler Birliğinde de 111 sözleşmeli personel Sağlık-Sen üyesidir. Bunun dışında güneyde başka hiçbir sendika üyesinin olmaması, kuzeyde sadece 2 uzmanın başka sendikalara üye olması olayın vahametini göstermek için yeterlidir. 
Hemen pek çok idarecinin koltuklarını sağlam tutma çabasıyla Sağlık-Sen üyesi olması çalışanları psikolojik baskı altında tutmaktadır. Buna rağmen geçtiğimiz günlerde bir malum sendika yöneticisi, Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi tıbbi hizmetler müdürü için bir başka sendikaya destek veriyor diye açıklama yapması yavuz hırsız ev sahibini bastırır mantığından başka bir şey değildir. 


Sendikalarından üç beş istifa olduğunda bile idarecileri arayanlar bir tek idarecinin bile kendilerinin yanında yer almamasından rahatsız olmuşlardır. Kendi temsilcilerinin pek çoğunun mesai mefhumu dahi yok iken, Türk Sağlık Sen’in bir temsilcisinin mesai dışında kurumları gezmesinden rahatsız olmuşlar ve şikayet etmişlerdir.

Sendikal faaliyetlerle hiç alakası olmayan bu güne dek kayda değer hiçbir kazanım elde etmeyen, elde ettikleri kazanımların ardında duramayan, elde ettikleri kazanımları yeniden KHK ile geri aldıran bir sendikanın, çalışanları üye yapmak için idarecileri kullanmaları, tehdit, vaat vs. her türlü yola başvurmaları kabul edilemez bir durumdur.  

2013 yılında yapılan toplu sözleşmede hükümetin teklifinden daha az maaş zammı alan,
4-C li çalışanlarımızın yargı kararıyla kazandığı ek ödemeyi toplu sözleşmede geri iade eden,
Bir yıl önce döner sermaye adaletsizliğine son verdik deyip bu güne dek çalışanın cebine fazladan beş kuruş girdirmeyip pek çok kurumda daha da düşük ek ödemeye mahkum eden, Bir yıldır 112 lere yemek ücreti ödenecek deyip, herhangi bir ödeme yapılmayan,
Aile hekimliğinde uygulanan cumartesi nöbetleriyle ilgili her türlü mücadeleyi yapan diğer sendikalara rağmen, nöbet sorununu biz çözdük diye ortalıkta gezen, 2yıllık okulda okuyanlara tayin hakkı getirdik, eş durumu tayinlerinde SSK süresini iki yıldan bir yıla düşürdük diye reklam yapıp hiçbir ilerleme kaydedemeyen, FETÖ soruşturmaları kapsamında suçu kesinleşmeyen açığa alınan, görevden el çektirilen şube başkanlarına, yönetim kurulu üyelerine,  temsilcilerine sahip çıkmayan bu konuda “bizim yanımıza uğramayın” tarzında üyelerine mesaj atan bir sendika, sendika olamaz. Hukuken bir şahsın suçluluğu kesinleşene kadar o şahıs suçsuzdur.

Her bulundukları ortamda idarecilerle resim çektirip sosyal paylaşım sitelerine koymayı sendikacılık zannedenler bilmelidirler ki, o idareciler kanunla kurulmuş olan sendika yöneticilerine kapılarını açmak ve dinlemek zorundadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten siyasi bir iktidar vardır. Siyasi iktidarın yetkilerini ortak olmaya çalışmak, hükümete paralel bir yapı oluşturmaya çalışmak sendikacılık değildir.

Bilesiniz ki, bundan sonraki süreçte yaptığınız her türlü baskı tehdit haksızlık hukuksuzluk karşısında burada bulunan sendikalar birlikte tutanak tutacak birlikte olayın üzerine gideceklerdir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.