Belediye Başkanı olmak değil, belediye başkanlığı yapabilmek daha zordur güzelim ülkemizde.

Nitekim birçok belediye başkanının yapmak istediği işler ile yapmak istemediği işler arasında çelişki içinde çalıştıklarını gazeteciler olarak net biliyoruz.

Başkanlar bazen yapmak istediklerinden dolayı eleştiri yağmuruna tutulurlar, bazen de yapmak istemedikleri şeylerden dolayı.

Görevini layıkıyla yerine getiren Belediye Başkanı ise, sadece vatandaşın ve o vatandaşların yaşadığı ilin, ilçenin menfaatlerini düşünerek hareket edenlerden olmuştur her zaman.

Kişilerin menfaatlerine uygun, kişilerin beklentilerine uygun davranmak tabi ki olacaktır, ama toplum menfaatinin olduğu yerde, kişilerin menfaatleri de, beklentileri de biter.

Bunu yapan başkan devam eder, yapamayan başkan da ilk seçimde gider.

Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan da, ilçesinde Karaburunluların menfaatini düşünerek, belediyeye ait alanı haksız şekilde işgal eden işletmenin yıkılması talimatını verdi.

Yıkım kararları, yıkım boşaltma emirleri derken, sıra gelmiş yıkım kararının uygulanması safhasına.

Belediye Başkanları ve belediye çalışanları için en zor olan alandır yıkım.

Nitekim Başkan Erdoğan’ın talimatıyla, polislerin ve bekçilerin eşliğinde yıkım için giden belediye personeli, işletmenin içinde başta sahibi olmak üzere, çalışanları tarafından köpekler, sandalyeler, hakaretlerle saldırıya maruz kaldılar.

Bir yanda toplumun menfaatini korumak için hukuku uygulamaya kararlı olan Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan ve ekibi, diğer tarafta haksız olarak işgal ettiği belediyeye ait arsada işletme faaliyeti yürüterek, haksız kazanç elde eden kişi ve ekipleri.

Sonuçta kazanan her zaman hukuk olacaktır ki, burada Başkan Erdoğan’ın kararlı duruşu kazanmanın da yolunu açan tek noktadır.

Yıkım ekibi, saldırılara karşı durdu ve yıkım kararının gereğini yaptı.

Karaburunluların malının haksız işgaline son verdi.

Hak kazandı, hukuk kazandı!

Başkan Erdoğan ise halkın gönlünü kazandı!