"Kaygılı ailelere öneriler" Pınar Yeşiltay Sevim yazdı...

"Kaygılı ailelere öneriler" Pınar Yeşiltay Sevim yazdı...

Sağlıklı toplumların beden-zihin ruh sağlığı yerinde bireylerden oluştuğunu ve bu süreçte de anne-babanın çok önemli bir yeri olduğunu hepimiz biliyoruz.

Çünkü anne-baba sağlıklı değil ise ne yazık ki tamamen sağlıklı bir çocuk yetiştirmeleri mümkün değil. Özellikle ruh sağlığı zedelenmiş, psikolojik sorunlarla mücadele eden, davranış örüntüleri sorunlu ve iletişim problemleri olan çocukların pek çoğunda anne-baba tutumlarının sorunlu olduğunu ve ebeveyn ruh sağlığının yerinde olmadığını görüyoruz.

Daha doğum öncesi başlayan anne-çocuk bağının güvenli olması, anne baba arasındaki ilişkinin sağlıklı temele oluşması, ebeveyn tutumlarının tutarlı olması ve neşeli aile ortamının bulunması gibi faktörler çocuk ruh sağlığını bire bir etkilemekte ve gelecekteki ilişkileri ve kişiliğinde temel taşları oluşturmaktadır.  Bu nedenle de çocuğun sağlıklı, kendisini ve çevresini tanıyan, seven ve güvenen bireylerle yetişmesi önemlidir.

Kendisini sevmeyen ve değer vermeyen bir yetişkinin, çevresine ve çocuğuna değer verebilmesi pek mümkün olmayacaktır çünkü ancak kendisini koşulsuz kabul eden bir ebeveyn çocuğunu da koşulsuz sevebilir ve değer verir. Öz değer eksikliği hisseden, suçluluk duygusu ile sürekli mücadele etmek zorunda kalan, kaygı bozukluğu yaşayan ya da kendi içinde mutlu olmayan bir ebeveynin çocuğunu başarısızlığında da, eksikliğinde de koşuşuz kabul etmesi zordur. O nedenle de ya tamamen çocuğundan kopuk bir ilişki geliştirip kendisini başka alanlarda oyalar ya da tamamen çocuk odaklı bir yaklaşım sergileyip helikopter ebeveyn olarak vicdanını rahatlatmanın yollarını arar. Özellikle annelerde sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur.

Okul Öncesi Kurum yöneticisi olarak en çok kaygılı annelerle karşılaştığımı belirtmek isterim. Her anne istisnasız çocuğunun kendisine çok bağlı olduğunu anlatır ilk geldiğinde ve en çok da alışamama ihtimalinden korkar. Bilirim ki çocuk oryante olur kolaylıkla alışır ve keyif alır ama kaygılı anne bir türlü inanmak istemez biricik evladının kendisinin olmadığı bir yerde yaşayıp keyif alabileceğine. O nedenle de eğitim kurumları için oryantasyon süreci çocukla kolaydır da anne ile daha zordur. Çocuğunun kendisi yedirmediğinde yemek yiyebileceği, oyun oynayıp eğlenebileceği, akranları ile sosyalleşip öğretmeni ile güvenli bağ kurabileceği, hayatla mücadele edebileceği ve bir birey olduğunu anneye anlatmak zordur. Ve en çok da anneye naz yapar, anneyi manüple eder çocuk. Çünkü bilir ki anne kıyamaz evladına, eninde sonunda çocuğun dediği olur, beğendiği alınır, istediği pişirilir. Oysa okulda kurallar, sınırlar vardır uyulması gereken. Çocuk girdiği sosyal ortamdaki kollektif kurallara uyum sağlar ve uygular ama evde pozitif disiplin ve sınırlar yoksa okul çocuğa eziyet gibi gelir ilk günlerde. Her dediği her an gerçekleşen, istediği saatte kalkan ve dilediği zaman dilediği besini tüketen, gönlünce ekran ile vakit geçiren bir çocuğun bile okula ve sınırlara alışması çok kolay ve kısa sürerken annenin buna inanması çok daha uzun zaman alır çoğunlukla. Oysa bu anne grubu hiç de azınlıkta değildir. Neredeyse her annenin içinde bir parça yer almaktadır.

Unutulmamalıdır ki çocuğun sınırlara ve tutarlılığa ihtiyacı vardır. Eğer okula gitmesine karar verildiyse (tıpkı tuvalet eğitiminde olduğu gibi) tutarlı olunmalı, güvenilen bir kurum tercih edilmeli ve çocuğun alışma sürecinde alanının uzmanlarının önerilerine kulak verilmelidir.

Hiç de az sayıda değildir evde balık tüketmeyen çocuğun okulda iştahla tüketmesi, süt içmeyenin içmesi, bezli çocuğun bezi bırakması ya da çocuğum asla yapmaz denilen birçok konuda yapıldığının örneklerinin her geçen gün yaşanması. Unutmayın sizin yanınızdaki çocuk ile sosyalleşen, bireyselliğini keşfeden ve tercihlerine saygı duyulan çocuk aynı çocuk değildir. Bırakın bireyselleşip, kendisi olma yolunda ilerlesin. 

Siz kendi hayatınızın mutlu huzurlu ve tutarlı olduğundan emin olun. İç huzurunuz, ilgi alanlarınız ve kendinize de ait bir hayatınız olsun. Elbette çocuğunuzu çok sevin ama hayatınızı çocuğunuza adayarak kendinizden vazgeçmeyin çünkü bu sağlıktan uzaklaştığınızın ve artık ruh sağlığınız için kendi mutluluğunuza da odaklanmanız gerektiğinin sinyali olabilir. Kaygılardan arınmak için önce kendinizi, eşinizi, işinizi sevdiğinizden emin olun! Çocuğunuzu sevdiğinize zaten şüphe yok!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.