Kılıçdaroğlu'ndan flaş açıklama!

Kılıçdaroğlu'ndan flaş açıklama!

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. 

Eğitimdeki sorunlara değinen ve iktidarın pandemi sürecinde eğitim alanında yetersiz kaldığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Devlet, ihtiyaç sahibi olan ailelere ve öğretmenlere ücretsiz bilgisayar vermek zorundadır. Sosyal devletin gereğidir. 21. yüzyılda bilgisayarı olmayan çocuk mu olur? Biz her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Gerekirse bize 5 ay maaş vermeyin" ifadelerini kullandı. 

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şu şekilde:

Azerbaycan'dan hoş haberler gelmiyor. İşgal altında olan bir devlet mücadele veriyor. Dünyanın bütün demokratların, bu haklı talebin yerinde konumlanması gerekiyor. Toprakları işgal edilmişse bu işgalden kurtarılması gerekiyor. Sayın Aliyev, Ermeni halkıyla bir sorunumuz yok diyor, topraklarımız işgal altında bu işgalden kurtarmak zorundayız diyor. Haklı mı? Haklı. Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmesi gerekiyor. Daha fazla kan akmaması için... Sivilleri bombalıyorlar. Bu tablodan da, bu tablonun oluşumundan da Ermenistan'ı vazgeçmeye davet ediyoruz.

Rusya'da konuşuluyordu. Devlet başkanları ve Rusya oradaydı ama Türkiye yoktu. Bunu da tüm vatandaşlarımızın hafızalarında tutmasını isterim. Madem ki kendi sorunumuz olarak görüyoruz, neden Türkiye yok? Bunu da bütün vatandaşlarım hafızasında tutmalı. 

10 EKİM ANKARA GARI KATLİAMI

Ankara Garı'nda canını kaybedenleri andık. Barış isteyen dostluk isteyen bir kiteleye 2 canlı bomba müdahale etti. 101 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hala olay bütün boyutlarıyla aydınlığa kavuşmuş değil. Terör kimden gelirse gelsin, kaynağı ne olursa olsun terörü bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Terörle mücadeleyi de bir milli mücadele olarak görüyoruz. Herkes böyle bilsin. Terör tanımıyla ilgili olarak, bizimle diğerleri arasında bir fark var, terörist eline silah alıp insan öldürüyorsa terörist her yerde teröristtir. 

Bütün canlıları, kainatı seviyoruz. Gelecek çocuklarımız, torunlarımız güzel bir ekosistem içinde doğma hakları var. Bizim 2. yüzyıla çağrı beyannamemizin maddelerinden biride budur. Bu dünyanın hakkını bizden sonra gelecekler için de korumak zorundayız. Bu yüzden bir ağacı yakmak en büyük günahtır. Hele bir ormanı, hayvanları, kuşları yakmak… Hangi ahlak kabul eder, hangi vicdan kabul eder. Efendim teröristler yaptı. Tabii ki teröristler yapar.  Zaten onlar terörist. Ha bir insanı öldürmüşsün, ha bir ağacı yakmışsın. Bu konuda daha dikkatli olmak zorundayız. 

Her mücadelenin mutlaka haklı bir yönü vardır. Siz, haklılığınız kanıtlamak için, hizmet etmek için devleti adaletle yönetmeye çalışırsınız, adaletle yöneteceksiniz ki haklıyla haksız birbirinden ayrılsın. Yönetici kibiri kendi dünyasında yaşamaz. Alçak gönüllü olmak zorundadır. 

Bir ekonomik buhran yaşıyoruz. Milyonlarca gencimiz işsiz, esnaf siftah yapamıyor. Çöplerden yüz binelerce kişi beslenmeye çalışıyor. Ve devleti yöneten kişi olarak siz, "Yoksullukla sabredin" diyorsunuz. Beyefendi sen niye sabretmiyorsun? Hak talebinde bulunma diyor sana. Ben yönetiyorum, ben asarım, ben keserim şimdi sıra sende sen sabredeceksin diyor. Beyefendi sen bir sabır gösteriyor musun? Bir elin yağda bir elin balda. Yazlık, kışlık, uçan sarayların var. Bütün bunların yükünü 'sabredin' dediğin vatandaş çekiyor!

BAKAN SELÇUK'A 'EMEKLİ AYLIĞI' TEPKİSİ

Baştaki kibirli olunca yöneten kadroların da tamamı kibirli oluyor. Çalışma Bakanı çıkıp emeklilere 674 lira emekli maaşı ödendiğini söylüyor. Ben sana iki yılda bu kadar para verdim öp de başına koy diyor. Emekliye aylık vermişler, bunu bir övünç meselesi olarak gösteriyorlar. Sen bu emeklinin hangi koşullarda emekli olduğunu biliyor musun? Kaç yıl çalıştığını biliyor musun? Devlete ne kadar vergi ödediğini biliyor musun? O primleri senin nasıl çar çur ettiğini biliyor musun? Şimdi lütfetmiş ben sana emekli aylığı veriyorum diyor. Şu kepazeliğe bakar mısınız. Bunlar devlet yönetiyorlar. 

Hiç kimse kendini sahipsiz sanmasın. İster esnaf, ister çiftçi, ister sanayici, ister işsiz, ister sanatçı... Bu ülkenin, bu vatanın, bu bayrağın sahibi var. Onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

"FAİZ ÖDEMEDE DÜNYA LİDERİYİZ"

Saray hükümeti tefeci hükümetidir. Keşke beni mahkemeye verseler, rakamları götürüp hakimin önüne koyup söylesem. Faizle esnafa para verdiler, takside bağladılar ödücekler, faiziyle beraber. 

Türkiye 2.5 milyar dolar borçlandı. 6.4 faizle. E hani Almanya bizi kıskanıyordu. Hani Türkiye güçlü bir ülkeydi. Hani dünya lideriydik biz? Doğru, faiz ödemede dünya lideriyiz. Faiz haramdır, faiz günahtır... Peki bu ne? Kimin parasıyla sen bu borcu alıyorsun, kim ödeyecek? Kalyon İnşaat mı ödeyecek? Hayır. Son 8 ayda bu memleketin, 83 milyonun Londra'daki bir avuç tefeciye ödediği borç 728 milyar dolar. E Saray'da oturan zat, sabredin diyorsun. 728 milyar doları 8 ayda ödeyen bu millete nasıl sabredecek. Ne zaman milletin yakasından düşeceksin? 

BARO TEPKİSİ

Öyle bir duruma geldiler ki kanunlara uymuyorlar. Genelgeyle kanun değiştiriyorlar. Baro seçimi. Siyasi partilerin kongreleri serbest, her şey serbest. Ama baro seçimi yok kardeşim yasak. Niçin? Saray'a kölelik yapan bir kişiyi yerinde tutabilir miyiz diye. Bunu istiyorlar. Uğraştılar didindiler, nihayet İstanbul'da bir baro kurdular. Şimdi Ankara'da kamu avukatlarına baskı yapıyorlar. Kamu avukatlarına sesleniyorum, atacağın her imza hukuka ihanettir. Atacağın her imza, adalete ihanettir. Atacağın her imza kendi mesleğine ihanettir. Hakkı hukuku ve adaleti savunuyorsak, benden daha fazla sen savunakcsın.

EĞİTİM POLİTİKALARI

30 milyon veli var, anne-baba çocuğunun eğitiminden ve sağlığından kaygı duyuyor. Her anne- babanın, ideali çocuklarının iyi eğitim almasıdır. Bir anne- baba çocuğunun iyi eğitim almasından sonra çocuğuyla gurur duyacak. 

Devleti yönetlerden, liyakatın önemli olduğunu söyledik. Öğretmenle eğitimle ilgili konuları kimler bilir? Öğretmenler, o konuda araştıranlar, o konuda sınıfa girip tebeşir tozunu yutanlar bilir. Eğitimle ilgili bir düzenleme yapılacaksa, oturur uzuzn uzun konuşursunuz uzmanlarla. Peki, bunlar ne yaptılar? 4+4+4 sistemini getirdiler. Peki bu eğitim şuralarında görüşüldü mü? Hayır. Peki, bu kanun teklifini parlemontaya verenler eğitici miydi? Hayır hiçbirinin alakası yoktu. Şimdi, bu acı tablodan ders çıkarmak ve gereğini yapmak zorundayız. Çocuklarımızı neden kobay olarak kullandılar? Düşündükleri şey, çocuğu okula alalım, çocuğu yetiştirelim bize oy versinler. Ama o çocuğun elindeki telefonla dünayaya erişebildiğnin farkında değildi. Tek tip çocuk yetiştirmek istediler. 

Eğitimi aynı zamanda, rant uğruna kullandılar. 18 yılda eğitim sistemi nasıl bu hale geldi.

7 MİLYON 695 BİN ÖĞRENCİ EBA'YA ULAŞAMIYOR

12 Mart'ta okulun tatil edileceğini MEB Bakanı değil, İbrahim Kalın açıkladı. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü... Yetkileri olmayan MEB Bakanı orada oturuyor, bütün yetki Saray'da. Devletteki çürümüşlüğe bakın.

23 Mart'tan itibaren uzaktan eğitim başlayacak diye açıklandı. Dünyanın en iyisi Çin, ondan sonra da biz geliyoruz diye açıkladılar.

Dünyadan ne kadar haberleri var şuna bakar mısınız. Sonuç, EBA'ya geçildi, 7 milyon 695 bin öğrenci EBA'ya ulaşamıyor. Öyle ya Çin'den sonra en iyisi biziz. Mizah konusu yapsanız abartı derler ama hayatın gerçeği bu. EBA'nın canlı kapasitesi 1 milyon öğrenci. Siz 15 milyon öğrenciyi eğitmeye kalkıyorsunuz. Erdoğan'ın gazıyla, dünyanın en mükemmel en gelişmiş devleti. 

Okullar açılsın mı açılamasın mı tartışıldı. Sonra baktılar bunu yapamıyorlar. 57 bin 340 derslik lazım. Olmazsa, bu çcouklar pandemi koşullarında eğitim alamaycaklar. 16 Mart'tan bu yana bir tek derslik bile yapılmadı. 7 Ekim'de Sayıştay raporları geldi, 138 bin 393 öğretmene ihtiyaç var denildi. Ama öğretmen almıyorlar, çünkü onlar için çocuklarımız değersiz. Her türlü yardımı, desteği vereceğimizi ifade ettim ama bunların hiçbiri olmadı. Neden internet altayapımız yok? Kim engel oluyor? Türk Telekom Keban Barajı gibi çok önemli bir yatırım. Bunu aldılar paramız varken Hariri ailesine sattılar. Hariri ailesi gitti Türk bankalarından kredi aldı, bunları verdiler, 5 kuruş para ödemeden aldılar. Hariri ailesi krediyi ödemeyi reddetti. Hariri ailesinden büyük kazık yediler, bu kazığı yiyenler şu anda Saray’da oturuyor. Altyapıyı yapması gerekenler yapmadı, banka borcunu ödemeden gittiler. Bunlara Müslüman denir mi? Ben buna isyan ediyorum. Altyapıyı yapmadılar.   Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2018'e kadar da başkan yardımcısıydı Türk Telekom'da. Hortumculuğun başkan yardımcısıydı. 

İnternet alt yapısı bu kadar yetersizken, sen nasıl kalkar dersin dünyada birinci Çin, ikinci biziz. O görevi bıracaksın.

ÇÖZÜM İÇİN EVRENSEL HİZMET FONU VAR

Evrensel Hizmet Fonu’nun bilgisayar alımında kullanılması lazım. Dünya Bankası’ndan 160 milyon dolar para alacaklar. Sosyo ekonomik durumu düşük olanlar, engelliler ve mülteciler için kullanılacak. Bu paranın kullanımının takipçisi olacağız. 793 bin evde bilgisayar yok. Neden bunların hiçbiri olmadı. Bir ülkeyi geri bırakmak için yapacağınız tek şey eğitim sistemini bozmaktır, başka bir şeye gerek yok. Siz interneti bile bağlayamıyorsunuz. Bazı çocukların EBA’dan haberi bile yok. Bazı ilçelerin tamamında internet bile yok. Bu bilgisayarlardan alınan KDV’nin kalması lazım. Ne zaman kalkar? O havuz medyası patronlarından biri iş yapar öyle kalkar. İhtiyaç sahibi olan ailelere ve öğretmenlere internetin ücretsiz olması lazım. Nereden karşılayacağız. Evrensel Hizmet Fonu var.

Gerekirse mobil operatörlerle görüşülür. Devlet, ihtiyaç sahibi olan ailelere ve öğretmenlere ücretsiz bilgisayar vermek zorundadır. Sosyal devletin gereğidir. 21. yüzyılda bilgisayarı olmayan çocuk mu olur? Biz her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Gerekirse bize 5 ay maaş vermeyin. Sen küsür milyarlık vergi muafiyetini 1 kişiye sağlıyorsun.

 3 milyon 37 bin öğrencinin interneti yok. 759 bin 493 evde televizyon yok. Milyonlarca çocuğun, öğretmenin bilgisayarı yok, neden? Para mı yok? Var. Ne oldu da bunların hiçbiri olmadı. Bir ülkeyi geri bıraktırmak için yapacağınız tek şey eğitim sistemini bozmak. 

Kılıçdaroğlu, yapılması gereken önerilerini şöyle sıraladı:
- Bilgisayarlardan alınan KDV'yi kaldırın.

- İnternet artık hava gibi, su gibi... Hepimizin yaşamının bir parçası artık. İhtiyaç sahibi olan öğretmenlere ve ailelere internetin ücretsiz olması lazım.

- Devlet, ihtiyaç sahibi öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz bilgisayar vermek zorunda. 

- Televizyonu olmayan 759 bin 493 hane var. Bu televizyonlar açın kampanya açın, olmayanlara verelim. Siz açmıyorsanız biz açalım... Her evde televizyon olması lazım. MEB bize yazı yazdı, valilere talimat verdik, bu evlere valiler kaymakamlar televizyonu dağıttılar. Eğer yaptılarsa, teşekkür ediyorum. Eğer yapmadılarsa, evinde televizyon olmayanlar hemen kaymakamlığa gidip sorsunlar. Vermiyolarsa bana söyleyin kardeşim. İnterneti olmayan 3 milyon 37 bin öğrenci var. Bu ayıbın da kalkması lazım.

- Çocuklarımızın çağdaş koşullarda ders almaları 57 bin 340 dersliğe ihtiyaç var. 1 derslik dahi yapılmadı. Bakın buradan bütün milletin huzurunda ve bütün milletvekillerinin huzrunda şu sözü veriyorum; eğer MEB bu derslikleri yapmazsa, hazine dersliklerin yapılması için kaynak ayırmazsa, bize sadece yer göstersinler yıl sonuna kadar bütün derslikleri yapıp anahtarı MEB'e teslim edeceğiz. 57 bin 340 dersliğin yapımına talibiz, yer gösterin kardeşim. 

- Dezenfektan, ateş ölçüm gibi ihtiyaçları velilerden almayın. Devlet okuluna gidenler gariban ailelerin çocukları, bunlardan ne isticeksin ya. Maske istiyorsan en yakın CHP'li belediyeye istediğin kadar maske, hijyen kapına gelecek. 

- Pandemi süresince bir sağlık görevlisi ve bir rehber öğretmenin okulda olması gerekir. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.