KOKLUCA’DA BİR DERVİŞ, MEHMED EMİN EL BATUMİ

KOKLUCA’DA BİR DERVİŞ, MEHMED EMİN EL BATUMİ

Abdulkadir HAZMAN yazdı

Mezar ve mezarlıklara olan ilgim beni mıknatıs gibi geçmişten günümüze bırakılmış olan mektupları okumaya çekiyor. Kokluca mezarlığına her gidişimde mutlaka uğrayıp mimari yapısını hayranlıkla seyrettiğim mezar artık sırrımı çöz, ‘’derviş dervişin halinden anlar’’ der gibiydi. 17-11-2019 da başka bir araştırma yapmak üzere gittiğim Kokluca mezarlığın da yine bu mezarı ziyaret ettim ve kararımı verdim. Bu mezarın kime ait olduğunu mutlaka bulacaktım. Fakat mezarın başucunda ki taş Arapça yazılı olduğundan işim hayli zordu. İkinci bir zorlukta başucunu süsleyen sarıktı. Bu sarık ne ifade ediyordu? Gerçi Kokluca’da çok değişik mezar yapıları bulunmasına rağmen benim İzmir mezarlıklarında pek de görmeye alışık olmadığım bir mezar tarzıydı bu. 

fotograf-1-003.jpg

Fotoğraf sanatçısı arkadaşlarımla çalışırken, bizim gibi mezarlıkta harıl harıl çalışan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden bir guruba denk geldik. Bir süre sohbet ettikten sonra bu gurubun Osmanlı mezar taşlarını kayıt altına almak için çalışma yaptıklarını söylemeleri üzerine içimi çocuksu bir sevinç kapladı. Kendilerinden merak ettiğim mezar taşını okuyup okumadıklarını sordum ve bana en kısa zamanda okuyup bilgilendireceklerini söylediklerinde kanat takıp uçasım geldi. Sevincim ikiye katlanmıştı. Birincisi mezar taşı okunacaktı, ikincisi de bundan yaklaşık iki yıl önce İzmir içinde bulunan mezarlıklarda ki Osmanlı mezar taşlarını okumak ve kayıt altına almak için bir profesyonel ekip oluşturmuştuk ve bu ekip adına dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı olan Sayın Hasan Tahsin Kocabaş’a gidip önerimizi iletmiştim. Kendisinin bu konuda yoğun bir çaba sürdürmesine karşı ne yazık ki kentin yerel yöneticileri bu öneriye olumlu bakmamış olmamalılar ki bu görevi bize vermediler. Fakat biz olmasak da başka bir gurubun bu çalışmayı başlatmış olması İzmir Tarihi için çok önemli bir kazanç olduğunu söylemek isterim. Umarım diğer İzmir ve İlçe mezarlıklarında da böyle bir çalışma başlatırlar.  Konumuza dönecek olursak, akşam eve geldiğimde gurupta görevli öğretim görevlisi Sayın Yasin Özdemir’in mailini görünce dünyalar benim oldu. Gelen mail aynen şu şekildeydi.

149 nolu taşın kitabesi:
Mehmed Emin el-Batûmî
{31 Temmuz 1910}

“Ebedî diri olan odur. Bu, bağışlayıcı Rabbinin fakir kulu Mehmet Emin Batûmî’nin kabridir. Her kim (onu) ziyaret edip dua ederse ve doğrulukla bağlanıp af dilerse ve tövbe edip rahatlarsa; dininden ve dünyasından sevap ve şifa bularak nasiplenir. 1246 yılında doğdu ve 1328 yılında sevdiğiyle beraber oldu. (23 Recep)”

fotograf--2.jpg

Okudum ve tekrar okudum.  Mehmed Emin el-Batumi adını ilk defa duyuyordum. Yazının anlamını Tasavvufla ilgili olanlara danıştım. Başucu taşında yazılanlara bakacak olursak o bir DERVİŞ’Tİ. Ölümsüz olandan, doğruluktan, dürüstlükten ve fakirlikten dem vurup, Mevlana gibi yüreğini herkese açıp, Yunus gibi gönül yoluyla sevdiğine kavuşmanın mutluluğunu bizlere yansıtıyordu. Başında ki sarığa gelince hiçbir tarikatın sarık bağlama şekline uymaması onun bu konuda ayrım yapmadan doğruluk yoluna kendini adamış tam anlamıyla bir gönül adamı olduğunu gösteriyordu. Başucu taşında ki yazılar ve sarığı bağımsız bir DERVİŞ olduğunun kanıtıydı aslında. Başucunda taşta ki yazı kendine mi aitti bilemiyoruz, fakat şüphesiz ki onu çok iyi tanıyan birileri tarafından yazdırılmıştı. Ailesinden biri olamazdı, çünkü Mehmed Emin el Batumi’nin mezarının yerini bu yazı yazılana kadar AİLESİ D HİL HİÇ KİMSE BİLMİYORDU. 

fotograf--3-001.jpg

Peki, kimdi bu Mehmed Emin el Batumi? Batumi lakabını aldığına göre Batumlu olduğu kesindi. İzmir tarihi ile ilgili yazılmış olan yerli kaynaklardan hiçbir şey bulamadığımız gibi Mezarlıklar Müdürlüğünde de bu mezar hakkında her hangi bir bilgi mevcut değildi. Mehmed Emin el Batumi hakkın da araştırmamıza başlarken elimizde Recep Tayyip Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisinde ki Sayın Abdullah Bay ve Orhan Eker ’in yayınlanmış olan araştırma makalesi vardı. O makalede Mehmed Emin el Batumi hakkında şunlar yazıyordu. ‘’Mehmed Emin Efendi, hizmetlerden ve ilmî yönünden başarılarından dolayı elli lira atiyye-i seniyye ile ödüllendirilmiş ve aynı yıl içinde de bir rütbe terfi ettirilmiştir. 1869-1870 senesine kadar her sene huzûr-ı hümâyûn derslerinde bazen padişah tarafından verilen hediyelerle ve bazen de rütbesinin yükseltilmesi ile ödüllendirilmiştir: Ağustos-Eylül 1863’te İbtidâ-i Hâriç İstanbul müderrisliğine, Temmuz-Ağustos 1866’da İbtidâ-i Dâhil’e, Mart-Nisan 1868’de Hareket-i Dâhil’e, Ekim-Kasım 1868’de Mûsile-i Sahn derecesine ve Ocak- 7 Musıla-i Sahn: Musile-i Sahn İstanbul ruûs derecelerinden bir rütbenin adı, bk., Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 585; Fatih ve Süleymaniye müderrislikleri olan en yüksek derecedeki basamak, bkz. Develioğlu, Osmanlı-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 803. Sicill-i Ahvâl Defterlerine Göre Batumlu Osmanlı  limleri | 105 Şubat 1869’da İbtidâ-i Altmışlı’ya, Mart-Nisan 1869’da Hareket-i Altmışlı’ya terfi olunmuştur. 1868-1869/H:1285 yıllarının sonlarına doğru Mahreç Pâyesi almıştır. 1871-1872’de Bilâd-ı Hamse Pâyesi, 1876-1877’de Haremeyn Payesi ile beraber üçüncü rütbeden Mecidî Nişânı almıştır. Daha sonra üçüncü Osmânî Nişânı ve 1884-1885’te İstanbul Pâyesi ve ikinci rütbeden Mecidî Nişanı verilmiştir. 28 Temmuz 1886’da İzmir Niyâbet-i Şer‘iyyesi’deki görevini yerine getirirken Evkaf-ı Hümâyûn’a olan hizmetlerinden dolayı ikinci rütbeden Osmânî Nişânı verilmiştir.’’

fotograf--4-001.jpg

Gürcistan Dostluk Derneği ile yazışmamız sonucunda ışığı görür gibi olduk. 28-11-2019 da gelen mailde Mehmed Emin el Batumi’nin Kazasker olduğunu ve Batum’a bağlı Maradit köyünde doğduğunu ve görevli olarak geldiği İzmir’de vefat ettiğini ama mezarının yerini bilmediklerini ifade ediyorlardı. Bilgilerine kaynak olarak da Şehbal dergisinde oğlu Hüseyin Sadeddin Arel tarafından yazılmış olan yazıyı, İstanbul Müftülüğün de bulunan sicil dosyasını ve 1834 nüfus defterin de ki bilgileri gösteriyorlar. Biz de gösterdikleri kaynaklarda ki bilgileri inceledik ve bu bilgiler Gürcistan Dostluk Derneğinin bize ilettiği bilgileri doğruluyordu. Sizlere aşağı da Gürcistan Dostluk Derneğinin internet sayfasında da bulunan Sayın Murat Kasap’ın yazmış olduğu Osmanlı Gürcüleri adlı kitapta ki Mehmed Emin el Batumi’nin biyografisi sanırım yeterince bu zat hakkında bilgi verecektir. ‘’ 1830 senesinde Batum’a bağlı Maradit (Muradiye) köyünde doğdu. Gürcü hanedanından Dardağanzade Osman Efendi’nin oğludur. Batum’da ve İstanbul’da eğitim gördü. Süleymaniye Mülazimler medresesinden mezun oldu. 1857’de kadı oldu. 1858-1862 yılları arasında Dolmabahçe ve Hırka-i Şerif camilerinde vaizlik yaptı. Fatih dersiamlarından olan Mehmet Emin Efendi çok sayıda öğrencisine icazet verdi. Ayrıca Sultan Abdülmecit döneminde Huzuru Hümayun derslerine katıldı.  Medine-i Münevvere, İstanbul ve İzmir kadılığı, Meclis-i Tetkikat, Meclis-i Eytam azalığı ve Evkaf-ı Hümayun müfettişliği yaptı. 1893’te Rumeli kazaskerliği görevine getirildi. 1876’da hazırlanan anayasa komisyonunda çalıştı. Evkaf müfettişi iken bir iradeyi şeriata aykırı bulduğu için İstanbul’dan uzaklaştırılarak İzmir kadılığına tayin oldu. İzmir kadısı iken 1910 senesinde vefat etti. Yaşadığı dönemde “Gürcü Hacı Emin Efendi” namıyla tanınır. İzmir’de birçok eserin yapılmasına ön ayak olmuştur. Ünlü hukukçularımızdan Ali Haydar Arsebük, Hüseyin Sadettin Arel ve Osman Dardağan, Mehmet Emin Efendi’nin oğullarıdır.’’

fotograf--5.jpg

Bu mezarın sırrının çözülmesinde emeği geçen herkese teşekkürü ederken Mehmed Emin el Batumi’nin kim olduğunu artık bildiğimize göre aklımıza takılan şu soruları da sormaktan kendimizi alamıyoruz. 1- Neden bu güne kadar İzmir Mezarlıklar Müdürlüğün de bu mezar hakkında bilgi yoktu? 2- İzmir tarihi üzerine onca kitap ve yazı yazanlar İzmir’de böyle önemli görevler ve hayır işleri yapmış olan birinden habersizdiler? 3- Doğruladığımız kaynaklardan öğrendiğimize göre oğulları olan Ali Haydar Arsebük, Hüseyin Sadettin Arel ve Osman Dardağan babalarının mezarını bulmak için yeterince çaba sarf etmişler midir? İçlerin de hukukçu, devletin görevlisi ve spor adamı bulunmasından dolayı babalarının mezarını bulmaları daha kolay olmaz mıydı? Osmanlı Devletin de onca başarıya ulaşmış ve mezar taşına bu kadar anlamlı cümleler kazınmış bir kişi hakkında çeşitli kaynaklarda bilgilerin olmaması zaten beklenemezdi. Bize yalnızca kabrinin yerini bulmak ve İzmir için küçük bir eksiği tamamlamak nasip oldu. Umarım Mehmed Emin el Batumi’nin kabri artık sahipsiz kalmaz.  
              
Kaynakçalar:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/492800
İstanbul Müftülüğü Sicil Dosyaları
Osmanlı 1834 Nüfus Defterleri
Murat Kasap, Osmanlı Gürcüleri, İstanbul 2010
Gürcistan Dostluk Derneği

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum