İstiklal Marşı’mızın yazılmasının 100. Yıl dönümü.

‘Korkma’dığımızın dünyaya haykırdığımızın 100. Yıl dönümü.

Atalarımız korkmadı, mücadele ettiler ve bize bugün ki bağımsızlık dolu Türkiye Cumhuriyeti’ni kazandırdılar.

Bugün Türkiye’nin her hangi bir iline, her hangi bir bölgesine gittiğinizde, sizlere sizden gelen, size ait olan, özgürce tadını çıkardığınız, keyfini sürdüğünüz, istediğinizi istediğiniz gibi düşündüğünüz bir vatan varsa, bir bayrak varsa, bir devlet varsa, işe o ‘Korkma’ sözünden sonra korkmadan mücadele eden şehitlerimizin eseri.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’a İstiklal Marşı’nı yazmasını istediğinde ne düşündüğünü hep merak etmişimdir.

Atatürk hangi düşünceyle Akif’e ‘Bu millete bir milli marş yaz’ dedi ki?

İçinde korku olmayan, içinde iman olan, içinde vatan olan, içinde şehit olan, içinde can olan, canan olan bu dizeleri yazarken, ülkenin geçmişini, geleceğini anlatabilecek İstiklal Marşı’nın her satırını Mehmet Akif Ersoy ne düşünmüş olabilir ki?

Herkes öyle ya da böyle bir kıta veya daha çok kıta şiir yazabilir.

Ama konu bir millet, bir vatan, bir kurtuluş mücadelesi olunca Mehmet Akif Ersoy’dan daha iyi yazacak kimsenin olmadığı da bugün olduğu gibi bir gerçek.

Cumhuriyetin kurtuluşu ve kuruluşundan 100 yıl geçmesine rağmen, her satırı bu cumhuriyetin hangi şartlarda, hangi zorluklar içinde kurulduğunu, hangi geleceğe doğru yürümesi gerektiği ve hangi şartlarda edebi olarak var olacağını anlatmaya devam ediyor ve edecekte.

Üzerinden bin yılda geçse, o bin yılın sonunda bu ülkede doğan, büyüyen her insan bu ülkenin hangi şartlar altında kurulduğunu, hangi şartlar içinde var olacağını ve hangi şartlar içinde de var olabileceğini net anlayacaktır.

O yüzden İstiklal Marşı, sadece bir milletin marşı değil, bir milletin geçmişi, şu anı ve geleceğini anlatır.

O yüzden adı İstiklal Marşı’dır.

O yüzden yazabilen şair de Milli Şairdir.

Nice 100 yıllara Türkiye’m!