Köylünün yüzü gülmeden, Türkiye'nin yüzü gülmez!

Köylünün yüzü gülmeden, Türkiye'nin yüzü gülmez!

Tarımın ülke gündemimizde ilgi görmeye başlamasından bu yana “Kooperatifleşme” denildiğinde akıllara ilk olarak İzmir ve Tire Süt Kooperatifi geliyor.

Ülkemizde Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana kooperatifleşme hep konuşulmuş ancak kötü örnekler bahane edilerek üreticilerin kooperatifleşmesi her dönem sekteye uğratılmıştır. Gelinen süreçte 1990’lı yıllarda özellikle yapı kooperatiflerinde yaşanan çalkantılar kooperatifleşme olgusunu unutulur seviyelere indirgemiştir. Toplumun gündeminden uzaklaşan “Kooperatifleşme” olgusu son dönemlerde İzmir’de tekrar gündeme gelmiş ve kooperatifler başarılı işleriyle adını duyurmaya başlamıştır. Kooperatifler içinde de en çok Tire Süt Kooperatifi’nin başarıları konuşulmuş ve küçük aile işletmeleri için köyünde üretmeye ve yaşamaya devam etme konusunda yol gösterici bir meşale olmuştur. Peki 1967 yılında kurulan Tire Süt Kooperatifi ne oldu da bir anda art arda önemli başarılarla ismini duyurmaya başladı? Tire Süt Modelinin hikayesini modelin 2001 yılından bu yana görevini sürdüren Başkan Mahmut Eskiyörük’e sorduk?
ft-(3).jpg

- Mahmut Eskiyörük kimdir? Kendinizden bahseder misiniz? 
 

40 yıllık çiftçiyim. 25 yıldır da yöneticilik yapıyorum. Gençlik dönemimin şartlarından dolayı üniversiteyi son sınıfta bırakmak zorunda kaldım. Askerden sonra çiftçiliğe başladım. Bir gün tarlada çalışıyorum, bir üniversiteden hoca heyeti geldi, sohbet ettik. Üniversite okumuş birinin çiftçilik yapmasının çok güzel olduğunu söylediler. Onlara “Hocam çiftçilik yapacağımı bilsem ilkokula bile gitmezdim” dedim.  Şaşırdırlar, nedeni sordular. Ben güneşin altında bütün gün çalışıyorum, alın teri döküyorum, üretiyorum. Ama gece kafamı yastığa koyduğumda emeğimin karşılığını alamadığım için uyuyamıyorum. Ama yan tarlamdaki komşuma bakıyorum o da benim gibi akşama kadar çapa sallıyor. Akşam bulgur pilavıyla ekmeğini yiyip bir maşrapa suyunu içtiğinde şükür edip sabaha kadar mışıl mışıl uyuyor. Sonra anladım ki bir kere okulda öğrendik ya iki kere ikinin dört ettiğini bir daha uyumak ne mümkün... Bu süreçte çiftçinin sömürüldüğünü ve verilen emeklerin karşılığını alamadığını gördüm, 25 yıldır da bu anlamda mücadelem devam ediyor. Üreticilere kooperatifleşerek ancak birbirimizi koruyacağımızı anlatıyorum. Çünkü, kooperatifçilik bugün dünyada yaşadığımız ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde en doğru yoldur. Şuan dünyada 1 milyar insan açlık çekerken diğer yandan 1 milyon insanın da fazla beslenmekten obezite olduğu ve bu durumun bozduğu dengeler düşünüldüğünde; adil bir düzen ve toplumsal barışın ancak kooperatifleşme yoluna gidilerek çözüme kavuşturulacağı açıkça söylenebilmektedir. Bunların yanında; küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğinin sağlaması da kooperatifleşme ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda; büyüğün küçüğe yaşam şansı tanımadığı sistemin karşısında büyükle küçüğün omuz omuza birbirini koruduğu bir düzenin kurulması da kooperatifleşmeyle olacaktır.  
baskanfoto-(11).jpg

- Büyükle küçüğün omuz omuza birbirini koruduğu bir düzen nasıl kurulabilir açıklar mısınız? 
 

Bu düzen şuanda Tire Süt Kooperatifi’nde tam anlamıyla hayata geçmiş durumdadır. Örneğin bizim 2 ineği günlük 40 litre sütü olan ortağımız da var. Diğer yandan 500 ineği olup günlük 15 ton süt döken ortağımız da var. Bu ortaklarımız kooperatifin kuralları ve disiplinine aynı şekilde riayet edip destekliyor ve kooperatifin imkan ve hizmetlerinden eşit şekilde faydalanıyor. Yani tam anlamıyla bir ahenk ve dayanışma söz konusu. Yani büyük işletmesi küçük işletmesi tek bir yumruk olup Tire Süt Kooperatifi çatısı altında birlikte mücadele veriyor. Dünyada bundan daha iyi bir sistem de yoktur bana göre.
img_0356.jpg

- Kooperatifçilik serüveninizden bahseder misiniz? 
 

1990’lı yıllarda Tire Tariş Pamuk Birliği Başkanlığı yaptım, ancak bu kurumun siyasi müdahalelere açık yapısı nedeniyle kafamdaki projelerin hayata geçirilmesi imkansızdı. 2002 yılında süt üreticilerinin talebi üzerine Tire Süt Kooperatifi başkanlığa aday oldum ve seçildim. Göreve geldiğimde yönetimimle birlikte öncelikle bir model tasarladık. Üreticinin korunduğu, üretim maliyetlerinin düşürüldüğü, ürün kalitesinin yükseldiği, tüketiciye güvenilir gıda sunulduğu bir modeli hayata geçirmekti hedefimiz. Aynı zamanda Türkiye’nin diğer illerinde hayatta kalma mücadelesi veren üreticilere de doğru yolun kooperatifleşme olduğunu somut olarak ortaya koyan bir model yaratmayı planladık. Tüm bunları yaparken Türkiye’de kooperatiflerin en büyük sorunu olan kurumsallaşma çalışmalarını da doru adımlarla başlatmaya çalıştık.


Çünkü sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun eğer kurumsal yapıyı oluşturamazsanız siz gittiğinizde sistemin çökme riski var. Şuan yönetim kurulum ve çalışanlarımızla birlikte Mahmut Eskiyörük olmasa dahi aynı başarı ve ivmenin sürdürülebileceği kurumsallığın sağlanması konusunda önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bizde kişiler değil sistem çalışır. Ancak bu şekilde modelimiz kalıcı olabilir. 
s1.jpg

- Tire Süt Kooperatifi modelinin ortaklarınıza sağladığı avantajları en kısa şekilde nasıl özetlersiniz? 
 

2000 ortağa hizmet veren Birleşmiş Milletler FAO tarafından “Dünyanın Örnek Kırsal Kalkınma Modelini” kısaca anlatmak çok zor ancak yaptıklarımızı başlıklar halinde şu şekilde açıklaya- biliriz: Ortaklarımızın;


Yemini, tohumunu, gübresini, mazotunu veriyoruz.


Her türlü iş makinası hizmeti veriyoruz


Tarlasının tesviyesine kadar yapıyoruz.


Mısırını ekiyoruz, sılajını yapıyoruz


Otunu biçiyoruz, paketlemesini yapıyoruz.


Kesif yemini ve kaba yemini veriyoruz.


Tarım marketimizden alet ve ekipmanını sağlıyoruz.


Satış mağazamızdan evinin ihtiyacını temin ediyoruz.


Nakit ihtiyacını karşılayarak, tefeciye karşı koruyoruz.


Yerinde eğitimle kalite ve verimliliği artırıyoruz.


Sütünü ve kesimlik hayvanını alıyoruz.


Süt tesisimizde ayran, yoğurt, pastörize süt üretiyoruz.


Et tesisimizde sucuk, şiş köfte, döner üretiyoruz.


Ürünlerimizi pazara sunarak üreticiyi ve tüketiciyi koruyoruz.


Tarım Bakanlığımız ve İzmir Kalkınma Ajansı destekleriyle tesis kapasitemizi arttırıyoruz.


İzmir Büyükşehir Belediyesi adına İzmir’in çocuklarına 9 yıldır süt dağıtıyoruz.

s146055.jpg

- Bu modelin Türkiye’nin her ilinde uygulanması için ve kooperatifleşmeye  daha fazla ilgi gösterilmesi için önerileriniz nelerdir? 
 

Tarım, Türkiye’nin kalkınması için en önemli sektör. Fakat ülke olarak biz, henüz yolumuzu oluşturamadık. Yüzde 70 aile işletmelerinden oluşan Türkiye tarım ve hayvancılığında, bu küçük aile işletmeleri ile Avrupa Birliği’ne giremeyeceğimizi, kaliteli üretim yapamayacağımızı, dünya pazarı ile rekabet edemeyeceğimizi bu işletmelerin maliyetlerinin yüksek ve kalitelerinin düşük olduğunu savunan bir zihniyet var. Ben bu zihniyetin karşında Tire Süt Kooperatifi’nin tüm sorunları çözdüğünü ve kooperatifleşmemiz gerektiğini haykırıyorum. Çünkü şirket tarımcılığı Türkiye için çok tehlikeli. Tam aksine küçük işletmeleri yok ederek yeni büyükler yaratmaktansa, bu işletmeleri kooperatif çatısı altında birleştirerek büyük ölçek haline getirmemiz gerektiğine inanıyorum. Birleşmiş Milletler  bir kaç yıl önce kooperatifçilik yılı, ardından da küçük  aile işletmeciliği yılı ilan edildi. Çünkü dünyada doğrunun bu olduğu anlaşıldı ve dünya bunun doğruluğunu sadece ekonomik açıdan değil, toplumsal barış açısından da kabul etti. Böylece benim 25 yıldır verdiğim mücadelede ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Ancak Türkiye'deki bu sistem içerisinde, dilek ve temennilerle kooperatifçiliğin gelişmesi mümkün değil. Öncelikle Kooperatifçiliğin devlet tarafından teşvik edilmesi gerekiyor. Bunun için desteklemeler; yardım anlayışıyla değil, üretimin planlanması, verimliliğin ve kalitenin arttırılması, tarım sektörünün iyileşmesi ve gelişmesi, gerektiğinde piyasaya müdahale edilmesi, üretici ve tüketicinin korunması, çiftçiliğin güvenceli bir meslek olması gibi yapısal sorunların çözümünde bir unsur olarak kullanılmalıdır. “Çiftçiye para veren değil, para kazandıran ulusal bir tarım politikası” oluşturulmalıdır.  

- Tire Süt Kooperatifi Modelinin oluşmasında itici güç ne oldu?
 

Tire Süt Kooperatifi kaynakların doğru kullanıldığı zaman ne denli büyük işler başarılacağının kanıtıdır.  2007 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Okul Sütü Projesi için sütü doğrudan üreticiden alması bölgemiz için can suyu olmuştur. Biz de kooperatif olarak bu güvene layık olmak için gece gündüz çalıştık hiç sorunsuz Okul Sütü Projesini tamamladık. Ardından yine İzmir Büyükşehir Belediyemizle Süt Kuzusu Projesini hayata geçirerek 1-5 yaş arası çocuğu bulunan ailelerin kapı kapı evine süt dağıtımına başladık. Şuanda 125.000 aile süt dağıtımımız başarılı bir şekilde devam ediyor.  Bu proje aynı zamanda belediye ile kooperatiflerin iş birliği yapmasının öneminin büyük olduğunu ortaya koymuştur. Hem üreticinin ürünü değer kazanıyor, hem de önemli bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleşmiş oluyor. Sonuç olarak Türkiye’de süt üretimi son 10 yılda yüzde 100 artarken, Tire ilçesinde bu destek sonucunda yüzde 440 arttı. Belediye’nin Bayındır’dan çiçek almasıyla Bayındır gelişti. Bademli Kooperatifi’nden fidan alımıyla, kooperatif bugün yurt dışına fidan ihraç eder hale geldi. Kooperatifler desteklenirse sonuç alınıyor. Çünkü kırsalın sorunlarını çözmeden kentlerin sorunlarını çözemezsiniz ve üreticiyi korumadan tüketiciyi koruyamazsınız.  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu bu olguyu çok iyi özümsemiş ve hayata geçirmiştir. İzmir’de önemli sonuçlar alındı. Keşke bütün Türkiye’de belediyeler bunu gerçekleştirse kooperatifleşme anlamında büyük mesafe kat edilir. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.