Krizin ilacı tasarruf ve üretim

Krizin ilacı tasarruf ve üretim

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ekonomide yaşanan kısır döngüye dikkat çekti.

TÜSİAD SÜR2018 toplantısı, Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleşti. İş dünyasının kalabalık bir grup tarafından temsil edildiği Sürdürülebilir Kalkınma Toplantısı'nın açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ve  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yaptı. Konuşmalarda öne çıkan başlıklar, İzmir’in sürdürülebilir bir kent olma yolculuğu ve ekonomide sürdürülebilirlik oldu.

Sürdürülebilir kent İzmir

Sürdürülebilir çevrenin, hem doğanın korunması hem de kırsalın kalkındırılmasıyla eşdeğer olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentin geleceğine yönelik yanlış uygulamalara ve çarpık planlara karşı yürüttükleri hukuk mücadelelerine atıfta bulunarak çevre konusundaki "olmazsa olmazlarını" dile getirdi. Başkan Kocaoğlu, "Keşke rant ve hoyratça kullanma baskısı daha az olsa ve çevre bilinci biraz daha yükselse de, İzmir’i 'yaşam standartı bugünden çok daha yüksek bir kent' haline getirebilsek.." di ye konuştu.

Belediye'nin elektrik ihtiyacını karşılayabilmek için rüzgar enerjisi yatırımı yapmak istediklerini, ancak lisans talebi için Enerji Bakanlığı'ndan 1,5-2 senedir randevu alamadıklarını hatırlatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, enerji tasarrufu konusunda yürüttükleri projelerle ilgili de özet bilgi sundu.

Emme basma tulumbayla bu iş yürümez

Ekonomideki son durumu da değerlendiren Başkan Aziz Kocaoğlu, yaşanan kısır döngüyü şöyle özetledi:

“Para yok, dönemiyoruz. Parayı dışardan bulacağız, borçlanacağız. Ama parayı bulsak bile, sürdürülemez şekilde pahalı almak durumundayız. Tasarruf etmiyoruz, taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz. Sürekli dışardan borç alıyoruz; o da her dönem katlanarak büyüyor. Bu yüzden siyasi ve ekonomik taviz veriyoruz. Siyasi bir konuşma yapmıyorum. Uzun yıllardır ekonomide aynı kısır döngüyü yaşıyoruz. 'Efendim şu kadar milyon dolara ihtiyacımız var, tulumbaya bastık, çark dönmeye başladı, tüketime devam ediyoruz, zayıf olan firmalar ayıklandı vesaire ..'  Ama mutsuz bir hayat ve küsen insanlar da yarattık. Bu emme basma tulumba işinden  bizim vazgeçmemiz gerekiyor. Bugün para geldi ama üretmezsek 5, bilemediniz 10 sene sonra yine aynı şeyler yaşanacak, yine kriz olacak ve borcumuz milyar dolardan trilyon dolara çıkacak. Bizim ilacımız tasarruf etmek ve üretmektir. Başka çaremiz yok! Önce dışarıdan gıda maddesi almayacağız; herşeyi kendimizi üretebiliriz. Elimizi tutan biri mi var?  Ayrıca ekonominin emek yönünden sürdürülebilmesi için, ücret skalasının belli olması lazım. Bugün bizde özel sektör nitelikli işçi bulamıyor. 6 bin metrekarede tarihi bir binayı Meslek Fabrikası'na çevirdik,  72 dalda meslek kursu veriyoruz.  Ama oradan mezun olanlar bile belediyede, devlette çalışmak istiyor.  Eğer bir ülke üretim yapacaksa, çalışacak. Devlet ve belediye kurumlarınd a ücretin sanayideki ücretten bir tık aşağı olması lazım ama bizde iki kat fazla. Bu ülke böyle üretemez. Borç stoğu arttıkça bu kısır döngüden kurtulmamız, ekonomiyi sürdürebilir kılmamız mümkün değil! Bir çıkış yolumuz vardır. Buna TÜSİAD gibi kurumlar ya da siyasi partiler öncülük edebilir.  Bu ülkeyi yöneteceğim diye ortaya çıkmış siyasi partilerin böyle bir ekonomik modelinin bulunmaması gibi bir  garabet olmaz. Biz güçlü ülkeyiz. İzmir'de 10 sene tarıma, merkezdeki tramvay projesi kadar destek vererek Türkiye tarımının 2.4 fazlasını büyüttük. Bugün çok sıkıntılı koşullarda tarım yapan insanların elinden tutmanız gerekiyor. Yoksa ekmek de elden gidecek. Para gelsin, çark dönsün, nereye giderde gitsin; yanlıştır. Tasarruf ederek kaynak yaratacak potansiyelimiz var. Yeter ki, en teped en ve belediyelerden başlayarak tasarrufu masaya yatıralım. Onurlu bir ülkede yaşamak, insanı fazla harcamaktan çok daha mutlu eder."

Harekete geçmeliyiz

Çalışmalarını sürdürebilirlik eksende devam ettirdiklerini belirten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise yaptığı açılış konuşmasında, "Türkiye’ye baktığımız zaman, sürdürülebilir kalkınma stratejisine ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Elimizdeki kaynakları nasıl daha fazla verimli kullanabiliriz? En başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere ayrımcılığı yok etmemiz lazım. İzmir bu konuda kendini geliştirmiş bir kent. Bir an önce harekete geçmeliyiz. Artık beklememeliyiz. Bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz” şeklinde konuştu. 

Kalabalık bir davetli topluluğunun izlediği toplantıda "İlham Verenler", "Sürdürülebilirlik İçin Ortak Hareket" ve "Sürdürülebilir bir Kent yaşamı Üzerine" başlıklı konuşmalar gerçekleştirildi. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.