Negatif yatırım yapan merkez bankaları tüm yatırımcıların ortak şikayet noktası olurken zamanın ilerlemesiyle beraber merkez bankaları da durumun rahatsızlığını hissetmeye başladılar. Almanya'da her türden yatırımcı merkez bankalarının negatif faiz kullanmalarından şikayetçiydi. Avrupa ve Japonya'da da durum o kadar farklı olmayarak merkez bankalarının sabit masraflarının karşılanabilmesi ve maliye bakanlıkları tarafından alışılagelen kar ödemelerine gidiliyor.

Geçen yılın Ağustos ayında 6 trilyon dolarlık rezerve sahip olan merkez bankalarının 77 yöneticisiyle yapılan anket ortaya çıkan sonuç, çoğunluğun portföy stratejilerini değiştirdiği ve riskli varlıklar satın almaya yöneldiğini ortaya koydu.

Para kaybetmeye yönelik yatırım mantığa aykırı

HSBC'nin merkez bankaları şefi Christian Deseglise, merkez bankalarının sermayelerini korumaları tavsiyesinde bulunarak, kazanç elde etmeye yönelik menkul kıymet yapmanın mantığa aykırı olduğunu belirtti.

Merkez bankaları yüksek faiz belirleme ve para basmaya yönelik taraflarıyla biliniyor olsa da küresel anlamda en büyük yatırımcı rolünü de üstleniyorlar. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) sunduğu verilere göre, toplam merkez bankası rezervleri 2015'in sonundan itibaren 10 trilyon doları geçerek 10.9 trilyona ulaştı

HSBC ve Central Banking Publications (Merkez Bankası Yayıncılığı) tarafından ortaklaşa derlenen bilgilere göre, merkez bankaları negatif faiz doğrultusunda yönelim gösteren para birimlerinden çıkarak veya varlığa dayalı menkul kıymet şeklinde yeniden yapılandırılmış kredi paketleri alma yoluna çok sık başvuruyor.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) rezervlerden sorumlu yöneticisi ve Laburnum Consulting'in kurucusu olan John Nugée, riske dayalı varlıklara yatırım yapan merkez bankalarının para kaybetmesi durumunu, rezerv yöneticilerinin negatif faizin yol açtığı istenmeyen hasarın parçası olarak olarak yorumluyor.