Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:

Kendi pisliklerini çuvala basanlar olmayan kusurumuza beşeriyetin duvarına asıyorlar. Çıkarcılar iş birliği yapıyor, hamd olsun dağları devirir çağları çevirir bunların mahvını perişan ederiz. Taviz vermeyiz, yılgınlık göstermeyiz. Terör örgütleriyle görülecek bir hesabımız var. Terörle mücadelede asıl ve arkada duran şirret faillerini deşifre etmek şarttır. Ülkelerin iki yüzlü tavırları sabırları taşırmıştır. PKK, YPG cinayet kuklasıdır. Bize dost diye seslenen ama postumuza saman doldurmaya çalışan mihrapları biliyoruz. Kim kiminle yürüyor açıklıkla görüyoruz.

24 Nisan Cumartesi gününden itibaren Irak'ın Kuzeyinde yer alan Metina ve Avaşin bölgelerindeki terör kampları ateş altına alınmıştır. Kandil bölgesinde belirlenen noktalara savaş uçaklarımız hava akını hazırlamıştır. Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarıyla hainler korkuya kapılmışlar, kaçacak ve saklanacak yer aramışlardır.  Bir yanda kripto para vurgunuyla, gri pasaport rezaleti. Diğer yanda kaybolan atlar. Bir tarafta Karadeniz'deki kutuplaşma ülke gündemindeki başlıca konulardır. Aynı şekilde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler gözetiminde taraf ve garantör devletlerin katılımıyla Cenevre'de yapılacak konferans da takip edilmesi gereken bir konudur. Kıbrıs'ta bağımsız, egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. 

KKTC'nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akın'ın Cenevre sürecini baltalamak için devreye girmesi, ayıp bir uslüpla mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ı hayasızca eleştirmesi, bize göre uyuyan komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğinin işaretidir. Bu ahmağın Sayın Tatar'a yönelik, 'Cenevre'de Türkiye'nin papağanı olacaktır' açıklaması EOKA'cı bir ağzın hezeyanıdır. Sayın Tatar bir papağan değildir, hak savunan cesur yürektir. Sayın Tatar'a papağan diyenler önce kendileirne bakmalıdır. Kıbrıs'ı ayak oyunlarıyla Rumların üzeirne geçirmek için elinden geleni ardına koymayan tek sıfat Rum palikaryalığıdır. 

BIDEN'A 'SOYKIRIM' YANITI

Her 23 Nisan günü Gazi Meclisimizin açılmasıyla birlikte milli egemenliğin taçlandığı dönemi idrak ediyorken, her 24 Nisan günü de milletimizin taşa tutulduğu bir iftiraya maruz kalıyoruz. Karanlık geçmişlerinden utanmayan ülkelerin tarihin hiçbir devrinde olmamış, yaşanmamış soysuz propagandalara maruz kalıyoruz. Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız, milli şerefimizi sonu ölüm bile tartışmaya açmayız.

ABD Başkanı, seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek, siyasi desteklerini almak sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı olduğunu, tarih cinayeti işleyerek ispat etmiştir. Biden'ın 24 Nisan yazılı açıklaması tarihe kara bir leke gibi düşmüş, Türkiye ABD arasındaki diyalog köprülerini dinamitlemiştir.  Biden'ın sözde soykırım beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür, yazılı açıklaması yalnızca kağıt parçasından ibarettir. Çünkü tarihimizin hiçbir döneminde, hesabını vermekten kaçınacağımız, üzümüzün kızaracağı bir suça bir barbarlığa imza atmadık. Böylesi bir yanlışın faili olmadık. 

Bir de Konstantinopolis ibaresini kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda böyle bir isimlendirme ile anılan bölge veya şehir yoktur. Bizim İstanbulumuz vardır ve Dünya'nın en büyük Türk kentidir. Bay Başkan, Beyaz Saray’da 'Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarım, zillet ittifakını nasıl kollarım, Türk tarihini nasıl karalarım' diye hesap yapmayı bırak ve şunu aklından çıkarma ki Türk milletine sözde soykırım iftirası atacak en son ülke bile siz değilsiniz.

Sizin gibilerin bu dünyada olması zuldür, zillettir, ziyandır. Biden bunu önce kendisine, derisinin rengi kızıl veya siyah olduğu için katlettiği suçsuz insanların manevi hatırasına anlatmak zorundadır. Tarih yaprakları 24 Nisan'ı işaret ettiğinde ABD Başkanlarının 1915 olayları hakkında ne söyleyecekleri artık merak konusu olmaktan çıkmıştır. 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan'ın bir sonraki ve sıradan bir gündür. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz.

ABD Başkanı, sözde soykırım suçlamasıyla müttefiklik hukukuna onarımı uzun yıllar alacak ağır bir hasar vermiştir. Dostluğun yalan, stratejik ortaklığın masal olduğunu ayan beyan göstermiştir. Tarihi vesikalar ortadadır, ortak tarih komisyonu kurulsun dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bilinmektedir. 1. Dünya Savaşı sürerken Ermenilerden bir bölümünün iç işgal ve ihanet cephesi oluşturmak ve sırtımızdan vurmak için harekete geçtiklerin herkesin malumudur. O dönemde patlak veren Van-Ermeni isyanını bastırmak amacıyla dönemin hükümeti 24 Nisan 1915'te genelge yollamıştır. Genelgede komite merkezlerinin kapatılması ve komite ele başlarının tutuklanması söylenmiştir. 235 kişi tutuklanmıştır. 

BIDEN NEFRET SUÇU İŞLEMİŞTİR'

ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına 'soykırım' demesi siyasidir, hukukidir. Objektif ve insani hiçbir dayanağı yoktur. Biden, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 11. maddesine göre 'nefret suçu' işlemiştir.  Devletimizin ve hükümetizin alacağı her karara desteğimiz, sonucu ne olursa olsun tamdır. Bugün TBMM'de ortak bir irade ile sözde soykırım iftirasını telin edeceğine de gönülden inanıyorum. Baktığımız yer Washington değil Ankara'dır. 'Hepimiz Ermeniyiz' diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil, bizim sizi nasıl gördüğümüzdür. Biz size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz. 

HDP AÇIKLAMASI

HDP Merkez Yürütme Kurulu 24 Nisan'daki sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir. Bu hainler korosu, Türkiye'nin Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşmesini istemiş. Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin. Bölücü terör partisi HDP'nin kökü de kimliği de Ermenidir.