Her üzüldüğümüzde kendimizi buzdolabının başında bulmamız, her ne kadar pişman olacağımızı bilsek de bol kalorili yiyeceklere karşı koyamamamızın sebebi genellikle stres oluyor. Çünkü midenizi beyniniz değil, stres yönetiyor. Peki, bu duruma karşı koymak sanıldığı kadar zor mu? Bu durum basit bir buhran dönemi mi yoksa hastalık mı? Eğer duygusal boşlukta kendinizi yemek yerken buluyorsanız bu durumun duygusal yeme bozukluğu olabileceğini söyleyen Avrasya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Çengel, konuyla ilgili önemli bilgiler veriyor.  

Midenizi beyniniz mi, duygularınız mı yönetiyor

Duygusal yemek yeme bozukluğunun temel sebebi kişinin yaşadığı duygusal bunalımdan kurtulmak için çıkış yolu aramasından kaynaklanmaktadır. Birçok kişi yemek yerken çok daha iyi hisseder çünkü beyindeki ödül sistemi devreye girer. Ancak yemekten sonra büyük bir pişmanlık hissi yaşamaya başlar. ‘Bu sefer bitti’ gibi tüm sözlere rağmen kısır döngüye giren yemek kaçamakları alınan kilolarla birlikte devam eder. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, insanlar depresif veya sinirli olduklarında kilo almaya çok daha müsait hale geliyorlar.

Hormonlar hayatımızı yönlendiriyor

İnsanlar duygu durumları değiştiklerinde kendilerini mutsuz ve korkmuş hissettiklerinde vücutlarında stres hormonları Kortizol, Adrenalin ve Noradrenalin gibi hormonlar devreye giriyor. Bu hormonların vücuda yaptığı etki kan şekerini yükseltmek, kalp hızını artırmak, damarlarda kasılma yaratmaktır. Bir tür savunma mekanizması olan bu durum kişinin yeme ihtiyacını arttırıyor. Dolayısıyla kendini buzdolabının önünden alamıyor, sağlıksız ve bolca kalorili yiyeceklerin cazibesine kapılıyor. Özellikle de tüketilen gıdaların karbonhidrat oranı yüksekse vücutta seratonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonu salgılanmaya başlıyor. Bunun bir kez tadını alan insanoğlu için stresten kaçmanın en kolay yolu olarak yemek yemeyi seçiyor.

Peki, ne yapılmalı?

Öncelikle hayatınızdaki stres kaynağını belirlemeli, yapabiliyorsanız bu kaynaktan uzak durmalı eğer yapamıyorsanız ise uzman bir psikologdan destek almalısınız. Yemek krizleri ile karşı karşıya kaldığınız durumlarda ise hemen kendinize gerçekten aç olup olmadığınızı sormalısınız. Eğer cevabınız hayır ise sağlıklı birkaç atıştırmalık ile bu krizi atlatmaya çalışmalısınız. Böyle dönemlerde yanınızdan suyunuzu ayırmamalısınız. Çay, kahveden bir şey olmaz diyerek bu içeceklere yüklenmek stresi arttırmaktan başka bir işe yaramayacağı gibi kaygı ve endişeyi yükseltir. Bunun yerine yine kurtarıcınız su olmalıdır. Suyu daha keyifli hale getirmek için içine sevdiğiniz meyvelerden dilimleyerek koyabilirsiniz. 

Mutlaka yeterli ve dengeli beslenme şart

Duygusal yemek yeme bir hastalıktır, bu durumu atlatabilmek içinse alışkanlıklarda değişiklik yapmak şarttır. Bunun başında iyi bir beslenme programı oluşturmak gelmektedir. Özellikle de vitamin ve mineral yönünden zengin olan sebze ve meyveleri tercih etmelisiniz. acıktığınızı hissettiğinizde sağlıklı yağlar içeren kuru yemişler yiyebilirsiniz.  Kuru yemişler her ne kadar sağlıklı yağlar içerse de ölçülü tüketmek çok önemlidir. Bu durumda diyetisyen desteği şart.

Bunun yanı sıra balığı haftada iki kez doğru ısıl işlem görerek tüketmelisiniz. Kızartmak yerine ızgara yapabilir veya fırında pişirebilirsiniz. Eğer canınız tatlı çekiyorsa bitter çikolatadan yardım alabilirsiniz. Tarçın kan şekerini düzenleyen muhteşem bir gıdadır. Yoğurdun içine karıştıracağınız veya meyvelerin üzerine dökeceğiniz tarçın ile tatlı ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Ana ve ara öğünlerinizi düzenlemek strese karşı yemek yeme ihtiyacından kurtulmak için çok önemlidir. Diyetisyeninizin sizin için düzenleyeceği ara ve ana öğünlerden oluşan bir beslenme programı hayatınızda birçok şeyin değişeceğini göreceksiniz.