Mustafa Destici, 40'a konuk oldu!

Mustafa Destici, 40'a konuk oldu!

40, 10 Aralık Perşembe akşamı Haber Global ekranlarında Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’yi konuk etti. 

Yapımcılığını BBO Yapım'ın üstlendiği 40, Jülide Ateş'in sunumuyla, Haber Global ekranlarında her Perşembe ekrana gelmeye devam ediyor. 
 
İşte Mustafa Destici’nin katıldığı 40’tan satır başları: 

JÜLİDE ATEŞ: HDP’YE SİYASİ OLARAK NASIL BAKIYORSUNUZ? 

MUSTAFA DESTİCİ: Bütçe konuşmamda yani 2 gün önce Pazartesi günü HDP’ye dönerek şunu söyledim “Biliyorum siz de tutsaksınız, esirsiniz PKK’nın elinde Kandil’in elinde vicdanlarınız kelepçelenmiş vaziyette ve inanıyorum ki nasıl devletimiz, İçişleri Bakanlığımız, polisimiz, askerimiz, ordumuz terörü bitirecekse, terörün bitmesiyle, PKK’nın bitmesiyle birlikte sizde özgürleşeceksiniz, o vicdanlarınıza vurulmuş kelepçeler kırılcak, kalkacak ve siz de askerimize polisimize zamanı gelecek dua edeceksiniz!” 

Özgür değiller Jülide Hanım, keşke özgür hareket edebiliyor olsalardı. Hem Meclis’te hem dışarda açıktan PKK’nın sözcülüğünü yapıyorlar; bununla da kalmıyorlar Meclis’te ve kamuoyunun gözleri önünde hem milletimizi acite ediyorlar, hem şehitlerimizin bizim yaramıza tuz basıyorlar ve teröristleri arsızca, hayasızca, hadsizce savunmaktan çekinmiyorlar. Mesela en son Azerbaycan & Ermenistan savaşında gördük; açıkça Ermenistan ‘ın yanında yer aldılar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni PKK’lılar Ermenistan’a yardım etmeye gittiği halde, sanki cihatçılar oraya gitmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin askerleri orada savaşıyormuş gibi  dünyaya şikayet etmeye kalktılar. O yüzden ben HDP’yi tamamen şu an da PKK’nın ve PYD’nin bir uzantısı, hatta eşittiri olarak görüyorum. 

LGBTİ BİZİM TOPLUMUMUZUN YAŞAYIŞ TARZI OLAMAZ, REDDEDİYORUZ! VE MÜSAADE EDİLMEMESİNİ İSTİYORUZ! 

JÜLİDE ATEŞ: LGBTİ BİREYLERİN ÖZLÜK HAKLARINA NASIL BAKIYORSUNUZ?

MUSTAFA DESTİCİ: Türkiye’de gündeme geldiğinden beri İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkıyoruz, sadece bugün ya da son yıllarda karşı çıkıyor değiliz; lakin bizimle birlikte başka karşı çıkan olmadığı için bu Türkiye’nin gündemine gelmedi. Özellikle Ak Parti içerisinden  eski, yeni bir takım siyasetçiler de bunun yanlış olduğunu, Müslüman Türk Toplumu’nun örf ve adetlerine, inancına uygun olmadığını; hatta ‘yanlış yaptık Allah bizi affetsiz’ diyecek noktaya gelince bu Türkiye’de konuşulmaya başlandı. Türkiye eğer kadının hakkını daha yüksek seviyede korumak istiyorsa ki korumalı; o zaman bunu Meclis’te yeni kanunlarla yapabilir ya da mevcut kanunu daha da geliştirebilir ve kadın haklarını geliştirebilir. 

Biz bireylerin özgürlüklerinin de terör ve şiddete bulaşmadığı sürece verilmesinden yanayız ama, diğer tarafından bakın insanlık var olduktan bugüne kadar, Hz. Adem’den bugüne kadar hangi inanca, hangi etnik kökene, hangi çoğrafyada, hangi toplulukta yaşamış olursa olsun, bir genel ahlak var. Bizim kendimise has ahlakımız var; Müslümanların Kuran ahlakı; bir de evrensel bir ahlak var. Evrensel ahlak kurallarının hiçbir de, yeryüzünde ister ilahi olsun ister olmasın; hiçbir inanç sistemi de sizin dediğini LGBTİ gibi, yaşamları normal görmemiştir, doğru görmemiştir, yanlış olarak değerlendirmiştir ve bir sapkınlık olarak değerlendirmiştir. Ben de bunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum; bu bizim ne Türk örf ve adetinde var, ne İslam inancında, öğretisinde, Kuran’da var, bu bizim toplumumuzun yaşayış tarzı olamaz, bunu reddediyoruz ve buna müsaade edilmemesini istiyoruz. 

HUYSUZ VİRJİN’E BİR BAŞSAĞLIĞI MESAJINI NEDEN ÇOK GÖRDÜNÜZ?  

JÜLİDE ATEŞ: 2020 yılının olumsuz haberlerinden biri de Huysuz Virjin adıyla geniş kitlelere ulaşan Sn. Seyfi Dursunoğlu’nun ölümüydü. Kendisi 2012 yılında bir tv programına katıldı ve o dönem RTÜK Başkanı Zahid Akman tarafından nasıl yasaklandığını anlatmıştı. Dursunoğlu’nun ölümünden sonra pek çok kişi de başsağlığı dileğinde bulunmuştu; CHP, İyi Parti, Deva Partisi’nin mesajlarını çok iyi hatırlayalım. Fakat bir taziye mesajı vermeyen partiler Ak Parti, MHP, Saadet Partisi ve sizin partiniz Büyük Birlik Partisi. Yıllarca Zeki Müren’i sanat güneşi diye bağrına basan, sanatını taçlandıran, onurlandıran bir Türk Halkı’ndan bahsediyoruz; keza Bülent Ersoy’un… Bu anlamda Seyfi Dursunoğlu gibi halkın gönlüne taht kurmuş bir insana bir din adamı şefkatiyle bir başsağlığı mesajını neden çok gördünüz? 

TÜRKİYE HUYSUZ VİRJİN’DEN NASIL VE NE ZAMAN VAZGEÇTİ?

MUSTAFA DESTİCİ: Türkiye bana göre Huysuz Virjin’den hiçbir zaman vazgeçmedi. Gerçek ismiyle Seyfi Dursunoğlu’nu hep beğenerek izliyoruz, ama tabii onun sanat yönüyle, hayatının yaşamının herhalde vatandaşlarımız, inançlı kesimler, dindar kesimler, maneviyatçı kesimler, milliyetçi kesimler farklı değerlendirdi diye düşünüyorum. Yani sanat yönüne saygı duydular ama, diğer yaşam tarzına kabullenemediler… Ben buna da saygı duymak gerek diye düşünüyorum; her insanı her yönüyle kabul edemezsiniz. Bizim insan olarak ve düşünce hayatımızda bize öğretilen ve bizim hayatımızda uygulamaya çalıştığımız şu ki, insanların iyi yönlerini faydalı yönlerini görmeliyiz, toplum tarafından beğenilen yönlerini görmeliyiz; bu anlamıyla ben Seyfi Dursunoğlu’nu Türk Toplumunun sanat hayatına önemli katkılar yapmış birisi olarak değerlendiriyorum.  Köyle ilk tv geldiği yıllarda onu izlediğimi hatırlıyorum şu anda köy kahvelerinde, o yerlerde toplanıldığında ve ondan sonra oralarda izledik. Ben kendisini saygıyla anıyorum. 

ANA MUHALEFET LİDERİNİN TEHDİT EDİLMESİ DOĞRU DEĞİL! YANLIŞTIR! YANLIŞI KİM YAPARSA KARŞISINDAYIZ!

JÜLİDE ATEŞ: CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NUN TEHDİT EDİLMESİNE NASIL BAKIYORSUNUZ?

MUSTAFA DESTİCİ: Öncelikle Devlet Bahçeli Bey’in Sn. Çakıcı’ya sahip çıkmasının kendince haklı sebepleri var. Çünkü Alaattin Çakıcı Türk Milliyetçisi bir aileden geliyor, merhum babası bir ülkücü şehit, kendisi de Türk Milliyetçisi olarak belli dönemlerde yurtiçinde yurtdışında ülkesi için önemli görevler üstlenmiş, çalışmış birisi. Bunu devlet biliyor, devlet belli dönemlerde bunlara ihtiyaç duymuş; ve bunlardan özellikle Asala terör örgütü ile yurtdışında mücadele başta olmak üzere bunlardan istifa etmiş; bunlar da vatan evladı olarak bu mücadeleyi vermişler. Dolayısıyla bu yönüyle işin takdir edilmesi gereken bir tarafı var. Ama; biz Büyük Birlik Partisi olarak siyasetin meşrutiyet içinde yapılmasını ve kendi iç dinamiklerine göre ilerlemesini arzu ederiz. Dolayısıyla siyasete dışarıdan müdahaleyi bugüne kadar tasvip etmedik ve doğru bulmadık. 28 Şubat sürecinde de tanklar namlusunu millete çevirdiğinde buna da karşı çıktık; rahmetli Muhsin Başkanımız “Namlusunu milletine döndürmüş tanka selam durmam” sözü bunu çok net bir şekilde ifade ediyor. 

Biz siyasetin, siyaset kurumlarının, ana muhalefet partisinin liderinin tehdit edilmesini doğru bulmayız, bunu kim yaparsa yapsın yanlıştır, yanlışı da kim yaparsa karşısındayız!  


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.