Dünya korku içinde, Türkiye korku içinde, İzmir korku içinde yaşıyor.

Adamın birisi de korkuyla dalga geçer gibi yalan bir şey paylaşıyor.

‘Akşam 23.00’de şehir havadan helikopter ile ilaçlanacak.  Camınızı, kapınızı kapatın’

Arkadaş, senin acilen psikiyatriste gitmen gerekiyor. 

İnsanın yalan söylemesine yaşayarak alıştık da, insanın insanların korkularından hiçbir çıkarı olmadığı halde böyle yalanlarla, dalga geçmesi normal bir psikoloji değil.

Ne geçti eline diye sormam, gece gökyüzünde ‘pat pat pat’ diyen helikopter sesi mi duymak istedi canın.

Ne biliyim, paran yok, pulun yok, işin yok, işgüzarlığın çok da, gece helikopter gelse alsa beni dağlara götürse diye bir niyetin mi vardı?

Merakı bırakıp, kızgın tarafımdan bakınca, senin ananı bir gece yarısı helikopterle kaçıran mı oldu diye sinirlerim tavan yapmıyor da değil.

Yaşlılarla dalga geçenden ne farkın var senin.

Geri zekâlı diye akıl hastanesine gönderilerden ne farkın var senin.

Erkek misin, kadın mısın onu da bilemiyorum ama cinsiyetin cinsiyle ilgili ne zorun var senin?

İşte bazen ‘eğitim şart’ dediğimiz noktada başkalarının eğitimden ne kadar sorumlu olduğumuzu gösteren bir örnek.

Bu insanın o halinin sebebi de toplum olarak biziz.

Böyle hasta ruhlu, aklı kıt, başkasını düşünmeyen, sözüm ona şamatacı, sözüm direk ona aptal insanların varlığından da bizler sorumluyuz.

Akşam saat 23.00’de ne oldu?

Bir sürü insan sana ağır sözler söyledi.

Bir sürü insan hayatın değil, senin gibi insanların ciddiyetini sorgular oldu.

Bir sürü insan zaten üzgündü, daha da üzülür oldu.

Korku içindeyken, bilgi kirliliği içinde kalmaktan da korktu.

Ne geçte geline saat 23.00’de?

Helikopter evinin tepesine indi, seni alıp dağlara götürüp, rahatlattı mı?