Partili genç kadrolar afiş dağıtmanın dışına çıkarılmalı!

Partili genç kadrolar afiş dağıtmanın dışına çıkarılmalı!

CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu Net Haber İzmir’den Berna Can’a konuştu. 

CHP Konak İlçe Başkanı Net Haber İzmir Genel Yayın yönetmeni Berna Can’a verdiği röportajda genç kadroların sıkıntılarını ve İzmir siyaseti hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Çağrı Gruşçu: “Partili genç kadrolar afiş dağıtmanın, broşür dağıtmanın dışına çıkarılmalı.”

Berna Can: Konak İlçe Başkanı olmak sizin için önemli bir karardı. Bir anda tüm görevlerinizi bırakıp Konak İlçe Başkanlığına adaylığınızı koydunuz. 2. Dönem Başkanlığınızda Konak’ın sizin için anlamı nedir?

Bir defa Konak benim için yaşam demek, neden?

Çünkü ben burada doğdum, burada büyüdüm, hayatımın en güzel dönemleri bu ilçede geçti. Hayatımın dönüm noktalarını bu ilçede yaşadım. O nedenle Konak benim için yaşam demek.

Yaşam dediğimiz zaman; yalnızca gündelik hayatımızı sürdürmek anlamına gelmiyor, aynı zamanda Konak bilim demek, sanat demek, spor demek. Konak entelektüel birikimin bir araya geldiği bir anlayış demek. Konak çok kültürlü bir yapının, çok kültürlü insan anlayışının bir araya gelmesi anlamına geliyor.

O sebeple ben Konak'ta yaşamı buldum. Konak'taki bütün o güzellikler; işte bugün, şu anda içinde yer aldığımız Kemeraltı, Basmane , Eşrefpaşa Göztepe, Alsancak , Güzelyalı... Her biri bir araya geldiği zaman, harmanlandığında aslında “bizi” ifade ediyor.

“İzmir’e dokunmak istiyorsanız önce Konak’tan başlamanız lazım.”

Çünkü Türkiyelinin minyatürü anlamına gelen bir noktadayız. Ben her ne kadar mozaik desenlerde,  bir Ebru’ya benzetiyorum. Çünkü Konak gerçekten birbiriyle iç içe geçmiş ve asla ayrılmaz bir bütün ve farklı renkleri bir arada tutan bir ilçe.

O yüzden Konak’ın böyle bir özelliği var. İzmir dediğim zaman birinci derecede hep Konak aklıma gelir ve Konak’ı anlatırım. Gittiğim her yerde; gerek Türkiye'nin birçok yerinde, gerekse uluslararası alanda, yurtdışında da.  İzmir dediğin zaman önce Konak'tan başlıyorum anlatmaya çünkü çok özel bir bölgede yaşıyoruz.

Yani kendi turizmi, eğitimi, ticareti, eğlence hayatı her şey burada. Kentin kalbi burada atıyor o yüzden,  kentin kalbi olan Konak’ı anlatabilmek için önce yaşam demek çok önemli. 

Konak’ta ilçe başkanlığı yapmak isteyişim bu sevgiden kaynaklanıyor zaten. İzmir’e dokunmak istiyorsanız önce Konak’tan başlamanız lazım. Konak’ta yaşayıp, buradaki kültürü insanlara yansıtmanız gerekir ve onlara dokunmak, onları bu hamurla yoğrulmasını sağlamak gerekiyor, o yüzden Konak'tan başladık.

B.C: İzmir’i çok iyi tanıyorsunuz. .Konak siyaset açısından hem avantajlı, hem de dezjantajlı bir bölge. Konak’ta siyaset yapmak zor mu? 

Geçmiş dönemlerine baktığınızda siyasi olarak,  sosyal olarak, kültürel olarak biriktirdiği çok şey var. Konak'ta siyaset yapmanın zorluğu şu; çok fazla farklı düşünce yapısı, çok farklı insan yapısının bir arada bulunması. Geçmiş dönemde Konak'ta siyaset yapmış olan çok insanın da buranın ağırlığını, buranın kültürünü, buranın çok üst perdede, noktada olduğunu düşünerek hareket etmesinden kaynaklanıyor. 

Bu büyük bir sorumluluk gerektiriyor. O sorumluluğu taşımak kolay bir iş değil ama içinden geldiğimiz için,  burada yoğrulduğumuz için insanların çok farklı bakış açılarını değerlendirip eleştirilerini,  görüşlerini,  önerilerini aldığımız için burada o zorluk kolaylaşıyor. 

Çünkü benim en sevdiğim şeylerden bir tanesi çok farklı kültürlerde, çok farklı anlayışlarda olan insanların bir araya gelip, çok fazla söz söyleyerek ortak noktada birleşmesini sağlayabilmek. Bu ortak akıl dediğimiz kültür. Onu çok iyi işlemek önemli. Tabii demokrasinin getirmiş olduğu birçok şeyi de burada konuşabiliyoruz.

"Konak’ta Ortak Akıl Birliği Var"

Çünkü Konaklı'da bu özellik var. Konak'ta yaşayan her insan sadece bugün için söylemiyorum, geçmişine baktığınızda İyonyalılar’dan başlayıp Cenevizlilere, İskender'in burada gördüğü rüyadan sonra kurulmasına emrettiği şehir ve burada yaşayan insanların 3 kat, 4 kat daha mutlu olacaklarını söyledikleri, rivayet edilen dönemler, ticareti akışının aynı zamanda kültürel akışı da sağladığı dönemler.  Her dönem demokrasi hep ön planda olmuş Konak’ta. Çok farklı insan yapıları ve kültürler bir arada durmuş. O yüzden bizim anlayışımızda da bu demokrasi kültürü var. 

Onu aşılamaya, onu anlatmaya ve bir araya getirmeye gayret ediyoruz. O yüzden kolaylaştıran argümanlarımız var elimizde.

B.C: İzmir’de genç nüfusun yaşadığı sorunlar var ve siz gençlerle çalışan, onlara destek veren bir ilçe başkanı olarak en büyük sorunlarının ne olduğunu düşünüyorsunuz ve bu konudaki çözüm önerileriniz neler? 

Her şeyden önce işsizlik sorunu. Tabii bu Türkiye'nin sorunu olmuş durumda. Yani bu politikanın üzerine gitmek, işsizlik üzerine, istihdam politikaları üzerine gitmek gerek. 

Ama tabii ki bu sadece bizim ya da yerel yönetimlerin değil,  aynı zamanda bir devlet politikası olarak karşımıza çıkıyor. 

“Gençlerin ana sorunlarına eğilme noktasında sıkıntı yaşıyoruz.”

En makro ölçekli sordunuz bu ama asıl sorun; sosyal sorunlar gibi sorunların dışında çok daha farklı şeyler karşımıza çıkıyor gençlikle ilgili. Gençlik şu anda gelecekten kaygılı,  önünü göremiyor bunun en temel noktası da şu; hepimizin üzerine düşen gençlikle ilgili görevler var. Siyasi anlamda, farklı disiplinler itibariyle. Fakat ne yazık ki biz yeterince gençlerin bu ülkede üretim cevheri oluşturabildiğini, gelecekte çok iyi bürokrat insanları olabileceklerini, bilim insanları olabileceklerini, hatta ülkenin çok hayati kademelerinde yer alarak bu ülkenin kurtuluşunun geleceğini tasarlayabileceklerini bilmiyoruz ya da farkında değiliz.

Bu farkındalığın oluşturulması gerekiyor. Bana kalırsa gençliğin en büyük sorunu bizim kendi içimizde bu farkındalığı sağlayamamış olmamızla ilgili. Biz bu sorunu kendi içimizde çözersek gençliğin ne istediğini çok daha iyi algılayabiliriz,  anlayabiliriz diye düşünüyorum. Bu farkında da sağlamadığınız için, toplumsal olarak tanımadığımız, duyamadığımız için gençlerin asıl sorunlarına eğilememe gibi bir sıkıntımız var. 

Evet, istihdam işsizlik bir problem, eğitim sorunları var. Evet, eğitim bir problem. Gelecek kaygıları yaşıyorlar, yaşam standartlarının yükseltilmesine bekliyorlar ama maalesef biz, birinci derecede siyaset kurumu olarak bu farkındalığı oluşturamadığımız için, gençlerin ana sorunlarına eğilme noktasında sıkıntı yaşıyoruz.

“Siyasette yeni kadrolar yaratmak lazım. Bunu da Genç Kadrolardan yaratmalıyız .”

Aslında siyaset kurumu için ve bizler için de bir özeleştiri bu ve bunun farkında olduğum için hep şunu söyledim; artık siyasette de yeni siyasi kadrolar yaratmak ve bu kadroları genç kadrodan yaratmamız gerekiyor.  Ben bunu kendi kongremde söylemiştim dedim ki; geç kadrolar yaratacağız, peki nasıl olacak bu genç kadroları yaratmak?  

“Partili genç kadrolar afiş dağıtmanın, broşür dağıtmanın dışına çıkarılmalı. Onların fikrini almalıyız .”

Bugüne kadar siyasi sahnede alışılagelmiş; gençlerin afiş asması, broşür dağıtmasının dışında bunun yerine onların fikriyatını da alacak, onların doğru bilim insanları olabilmelerini,  sanat insanları olabilmeleri,  bu ülkenin aydın insanları haline gelebilmeleri, hatta sporla, sanatla, bilimle doğrudan ulaşabilmeleri, çok iyi bürokrat insanı haline gelebilmeleri sağlayacak bir oluşuma ihtiyacımız var.  

“Türkiye’nin Geleceğini 15 milyon genç tayin edecek .”

İşte bunu sağlamak üzere biz Konak'ta böyle bir çalışmaya başladık ve devam ediyoruz. Onun altyapısına hazırladık ve geçmiş 5 yıl boyunca zaten bunun üzerine çalıştık. Şimdi artık o fidanlar yetişmeye başladı. Henüz meyveleri toplayamadı. Ne zaman meyvelerin toplayacağız; İzmir’de İzmir'in iş hayatında, sosyal yaşantısında belli bir noktaya geldiklerinde. Gerçekten bunun meyveleri toplayabildiğimizi görmeye başlayacağımız inanıyorum ve mesela ben yönetimimde de, ilçe yönetimimizde tüm kotaları aşarak daha farklı bir gençlik yapılanması oluşturduk.

“ 10 yılda on beş milyon genç yaratan bu Cumhuriyet, 2023 yılında yine yeni 15 milyon genç yaratacak !”

Komisyonu başkanlıklarımızı hazırlıyoruz şimdi. Çoğunluğu gençlerden oluşacak. Çünkü şuna görmek gerekiyor; cumhuriyetin 100'üncü yılı. Bir asır boyunca biz gençlere ihtiyacımız olduğunu ve gençlerden kurulu bir nüfusumuz olduğunu hep övünçle söyledik. Avrupa'nın çok yorgun olduğu bir dönemde “bizim genç nüfusumuz var” diye hep övündük. Ama gelgelelim onların üretim noktasında olması, onların cevherinden bu ülkenin yararlanmasını, katma değer sağlamalarını ne yazık ki gerçekleştiremedik.

Diyorum ki; 10 yılda on beş milyon genç yaratan bu Cumhuriyet, 2023 yılında yine yeni 15 milyon genci yaratacak.

Elimizdeki bütün veriler şunu gösteriyor ki; bu 15 milyon yeni seçmen arkadaşımız Türkiye'nin kaderini yeniden tayin edecek. İşte bu yüzden onların ne yaşadıklarından, ne hissettiklerine, ülkeye bakış açılarını, gelecek kaygılarını ya da geleceğe dair heyecanlarını ve hayallerini çok iyi anlamak ve algılamak gerekiyor.

 Eğer bunu algılar ve anlarsak o zaman diğer tahlil sorunları açma noktasına geleceğiz. Bizim ana sorunumuz gençlerin hayallerini, heyecanlarını ve gelecek kaygıları üzerine düşüncelerini anlayamamış olmamızdan kaynaklanıyor.

B.C: İzmir belki de çok fazla beyin göçü veriyordur ve haberimiz yok...

Kesinlikle.  Yani tabii Yurtdışına giden çok fazla beyin göçü var ve bu beyin göçü aslında yurt dışında o kadar farklı bir noktaya geliyor ki, yani teknoloji ile ve işte ne bileyim sanatla daha  fazla haşır neşir olan ve kendini yurtdışında gösterebilen gençliğimiz var mesela.

Bir de işin farklı boyutu da İzmir'deki beyin göçü hadisesi, meselesi. Kendisine iş arayan,  iş bulma kaygısı ile buradan göç eden o kadar kalifiye ve o kadar donanımlı birikimli genç kardeşlerimiz var ki. 

İşte bizim önce kendi genç yapı sorunuzu İzmir'de, Konak'ta yerleşik hale getirmemiz gerekiyor.  Konak çok yaşlı bir nüfus öyle görünüyor bunu gençleştirmeye şansımız var. Aslında o gençler burada yaşayan ailelerin yanından koparak şehir dışına ya da yurt dışına gidiyorlar. Bununla ilgili de aslında ayrıca düşünmemiz lazım.

B.C: Her ne kadar Konak yaşlı nüfusa sahip gibi görünse de, aslında gençlerin Bostanlı, Karşıyaka’nın yanı sıra Alsancak başta olmak üzere sosyal alan olarak en çok kullandığı yer. 

Doğru; Konak gecesi 400 bin nüfusu diyoruz ama gündüz bir buçuk iki milyon nüfuslara yaklaşan bir yapıya sahip bölü potansiyel var.

Her tür insan burada yani yerli, yabancı her insanımız burada. İzmir Konak’ta alışveriş yapıyorlar, evlerine gittikleri zaman bu insanlar muhakkak bu kentin kalbini uğramış oluyorlar.

B.C: Peki, İzmir’in bir sembolü var mı? Varsa aklımıza ilk gelen nedir, neresidir ya da ?

Aslında var ama İzmir dendiğinde simge olarak aklımıza bir tek saat kulesi geliyor. Simge dediğimiz şeyin hep elle tutulur olmasına özen gösteriyor, dikkat ediyoruz değil mi? Bugün şehirler ve simgeler dediğimizde örneğin Venedik dendiğinde Gondollar gelir aklımıza, Paris dediğimiz Eiffel Kulesi geliyor aklımıza değil mi? Böyle şehir simgeleri var aklımıza gelen. 

“ Kemeraltı Çarşısı İzmir’in Sembolüdür .”

Bana sorsanız İzmir’in de şu içinde bulunduğumuz alanı, yani Tarihi Kemeraltı Çarşısı bir simgedir. Çünkü burası Cenevizliler dönemi dâhil olmak üzere bir limana sahiptir. Bu iç limanda bütün Cenevizliler, farklı kültürlerden insanlar kervanları ile birlikte gelen, ipek yolunu kullanarak İzmir'de ticaret yapmak isteyen insanların konaklama ve ticaret yaptığı alandı. Bu kadar eski ve kadim bir kültüre sahip. Bu iç liman zaman içerisinde bir şekilde doldurulmuş bir alan haline geldi ve Tarihi Kemeraltı Çarşısı bunun üzerine doğdu.

Aslında baktığınız zaman denizle iç içe, aynı zamanda farklı kültürleri içinde yüzyıllardır barındıran bu alan. Bugün Unesco'nun Dünya Tarihi Mirası listesine girmeye hazırlanıyor. Demek ki gerçekten böyle bir potansiyeli var Kemeraltı Çarşısı’nın ama bir başka boyutu da var. Neden biz Kemeraltı diyoruz buraya,  İşte o iç liman olması ve hatta o eski şapeller, katedraller, camiler, kiliseler, havralar yukarıdan baktığınız zaman bir hilal şeklini oluştururlar. İşte bu şu anlama gelir; bu yapının altında birleşen Kemeraltı Çarşısı işte o kemerin altını çizer, bize böyle anlatır. Kemeraltı Çarşısı’nın böyle güzel bir tarafı var.

Fakat bunu çok iyi anlatmak gerekiyor. İzmir çok köklü ve kültürlü bir yapıya sahip, sadece bununla anılabilecek bir noktada değil.

 Çünkü dünya öyle bir noktaya gitti ki; kıtalara ayırdığınız zaman dünyayı her bir toplumun çok farklı algılayışları, çok farklı kültürleri, işte yemeklerinden giyim şekillerine kadar görebiliyorsunuz. İzmir’in öyle güzel bir yapısı var ki o, dünyanın neresinden olursa olsun gelen her bir insan burada o farklılığı görme şansına sahip olur ve kendisinden bir şey bulmak ister.

O yüzden Kemeraltı Çarşısı farklı bir yapıya hizmet edebilir. Agora aynı şekilde. Helenistik döneme ait olduğu için o dönemi hissetmek isteyen insanlara hizmet edebilir. Antik Roma Tiyatrosu yine romanın o Antik Roma döneminin çok önemli eserlerinden bir tanesi ile Kadifekale'de yaratılacak bir hikâye ile dünyaya o kadar farklı bir serüveni anlatabilir ki. İşte baktığın zaman, bunların hepsini topladığınızda dünyanın birçok yerine, değerine hitap edebilecek simge bir kentten bahsedebiliriz.

“ Doğru bir kurgu ile İzmir, dünyanın simgesi olabilir.”    

Fakat mutlaka bir hikâye anlatmak, yaratmak gerek. Bir gün İzmir'de bir masal anlatıcısının Musevi, Rum ve Türklerin bir arada bulunduğu mahallelerdeki özel hikâyelerini anlattığını ve onların hikâyelerinden çok güzel ve sonuçlar ortaya çıktığını duydum, dinledim. 

Bu ne demek; demek ki İzmir'de o az önce bahsettiğimiz,  dünyanın birçok yanından gelecek olan her ziyaretçinin kendini bulabileceği bir yerden, bir kentten bahsediyoruz. O yüzden kentler ve İzmir'e simgesi nedir diye bakarsak bence dünyanın simgesi İzmir olabilir.  

Gerçekten herkese, farklı inançlardan, farklı kökenlerden insanların bir arada, aynı noktada buluşabildiği bir noktadan bahsedebiliriz.

“Türkiye Gitgide Merkezileşiyor.”

B.C: Tabii burada Kültür Turizm Bakanlığı bir tarafa ama yerel yönetimlere daha fazla iş düşüyor...

Kesinlikle 1. derecede yerel yönetimlere. Bunu neden söylüyorum; Türkiye gitgide Merkezileşiyor. Maalesef bir kişinin iki dudağı arasına bakan bir mekanizma ve kararların alındığı bir ülkeden bahseder hale geldik. Hâlbuki bizim temel değerlerimizi koruyabilmemiz, yerel anlamda ki bütün dinamiklerimizi ayağa kaldırıp, harekete geçirebilmemizin tek yolu var, o da yerelleşmektedir. Dünyada bugün gelişen demokrasilerin tamamı yerelleşmeden yana ve yerelleşme ile toplumsal sorunların çözümü üzerine çalışıyor. Biz ne yapıyoruz; Diyoruz ki mümkün olduğu kadar merkezileşelim, sadece bir kişi kentler üzerine karar versin, projeler merkezden çıksın. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.