Zor bir yılı geride bırakmaya sayılı günlerimiz kaldı. Yeni yıl yaklaşırken, sevdiklerini küçük bir hediye ile mutlu etmek isteyenler burada mı? İçinizdeki çocuk heyecanını uyandırmak isteyenler için muhteşem bir röportaj hazırladım. Hadi gelin bu yıl evinizi, sevdiklerimizi mutlu etmek için el emeği göz nuru ile yılbaşı konseptlerinin tasarımcısı Refika Ertan’ın kapısını çalalım. 

1986 İzmir doğumlu olan Refika Ertan, özel bir kolejde anaokulu öğretmenliği yapmaktadır. Yıllarca birçok öğrencinin eğitim ve öğretim hayatının ilk adımlarına yön vermiş, çocukların hayallerini sınırlamadan onlara farklı bir pencerenden dünyayı göstermiş bir öğretmenin kendi dünyasına, bugün “Medya Ege” ailesinin bir üyesi olarak sizler için konuk olacağım.  

Merhaba Refika Hanım. Mesleğinizin size sağlamış olduğu farkındalıktan ve onca yıl öğrencilerinizle geçirmiş olduğunuz yıllardan bize biraz anlatır mısınız? 

Öğretmen olmak benim yaşamımın bir parçası diyebilirim. Anaokulu öğretmeni olduğum için zaman zaman zorluğunu yaşadığım süreçler tabii oldu. Çocukların ilk kez evlerinden ayrılıp okula geldiği o ilk yıl sancılı oluyor. Velilerimle işbirliği içerisinde bu zor günleri birlikte aştık. Tüm öğrencilerime öğretmen gibi değil de bir anne gibi  yaklaştım,çünkü annelerinden sonra güvenebilecekleri ikinci yuvaları okuldu. Sınıfa adapte olmaları, diğer öğrencilerle kaynaşmaları sanıldığı gibi öyle kolay olmuyor. Öğretmenliğimle ilgili şunu size çok samimi söyleyebilirim ki, kodlanmış bir öğretmen olmadım hiç bir zaman. 

Nasıl yani, kodlanmış öğretmen olmak? ☺ 

Yani şöyle ki, ben öğrencilerimin hata yapmalarını sağladım. Çünkü hatadan öğrenilen bilgiler her zaman daha kalıcı oluyor. Yaratıcılıklarını geliştirmek adına sınırlar koymadım, çalışmaların da özgürce tüm renkleri kullanmalarına fırtsa verdim. Mesela Güneşi mavi renge boyayan bir öğrencinin elinden çizdiği resim kâğıdını alıp; bu böyle olmaz… Güneşin rengi sarıdır, Hadi şimdi yeni bir güneş çiz ve sarıya boya güneşi demedim mesela. Bu tür düzeltmeler sadece çocukların hayal dünyalarını sınırlamakla kalmıyor hayat boyu başkalarının yaptıklarının dışına çıkmadan büyüyen yetişkinlere dönüşmelerini sağlıyor. Bu yüzden sınıfımda özgürce üretebilecekleri bir ortam sağlamak için elimden gelen tüm çabayı gösteriyorum.

Öğretmenliğinizin yanı sıra el emeği göz nuru örgüleriniz ile  bir-çok sosyal sorumluluk projelerine hayat verdiğiniz  zamanlarınız oldu. El emeği göz nuru örgüleriniz hayatınıza nasıl girdi? 

Çocukluğumda tüm yakın çevremde çok fazla örgü örenler vardı. Gözlemci bir çocuktum ve bu tür şeylere elim yatkındı. 6 yaşında babaannemden öğrendim örgü örmeyi. Sonra hobi olarak devam ettim. Kendi kızıma hamileyken ona kendi tasarladığım kıyafetler ördüm. Bu merakım her geçen gün büyüyerek devam etti. Sonrasında da Sosyal sorumluluk projeleri yaparak doğuda ihtiyaç sahibi olan köy okulundaki çocuklara atkı-bere örerek, sürdürdüm bu hobiyi. Ve sonrasında kendim için ek iş imkânı sağlayan bir sayfa açmaya karar verdim. 4 yıldır ise büyük bir istekle örgülerimi örüyorum. 

Yapılan el işleri ile ilgili toplumda bilinen çok net bir söz vardır. Örgü örmekle kadınların stres attığı söylenir. Sizin için de bu ifade geçerli midir? 

-Kesinlikle katılıyorum. Ülkemizde sadece kadınların üstlendiği bu hobi dünyanın birçok ülkesinde özellikle Şili de erkekler tarafından da benimsenmiştir. Benim için “ örgü örmek tarifi olmayan büyük bir tutkudur”.

Yıllardır örgü örüyorsunuz ve bu örgüleri birçok insana ulaştırdığınızı biliyorum. Sosyal sorumluluk projelerine yapmış olduğunuz desteklerden bahseder misiniz lütfen. 

İlk etapta en hassas noktam olan çocuklar ve yaşlılara yönelik yapılan birçok sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. Her yıl doğuda yer alan kardelen okullarına atkı – bere örerek yolladım. Birçok yaşlı bakım evine diz battaniyeleri örerek bağış yaptım. Bu kadar çok örgüyü tek başıma örme şansım olmadığı için birçok arkadaşım gerek örgü örerek gerekse ip bağışında bulunarak yanımda oldular.

Sosyal medyada el emeği örgülerinize ait açılmış bir sayfanız var. Bu sayfaya kadınların ilgisi nasıl? 

Oldukça iyi özellikle bebek anneleri ve el emeğine değer veren kişiler tarafından çok ilgi var. Son yıllarda yurtdışından da oldukça beğeniliyor. Oradan da çok fazla siparişim oluyor.

Size verilen siparişler özel günlerde mi oluyor yoksa sık sık siparişler alıyor musunuz?

-Sürekli bir sipariş akışı mevcut, fakat  son yıllarda el emeği ürünler tercih edildiği için çok fazla kişiye özel ürünler hazırlıyorum.

Rengârenk iplerle yapılmış olan insanın içini ısıtan tasarımlarınız var. Hayal ürünü, yaratıcılık yapmış olduğunuz örgülerde nasıl hayata geçiyor? 

Çok teşekkür ederim. Siparişi veren müşterimin kullanacağı alanın fotoğraflarından yola çıkıyorum. Öncelikle tercih ettiği renk tonlarını belirliyorum ve kullanacağı alana en uygun olan ve sadece ona özel olan bir ürün tasarlıyorum.

Birçok kadının iple, şişle, tığla arası iyi olsa da herkes her örneği öremiyor. Sizce eline ipi, tığlı alan herkes el işlerini yapabilir mi? Bunun bir eğitimi var mı? 

-Gerçekte üretmek isteyen ve içinden gelerek çabalayan her kadının başarabileceğine olan inancım sonsuz. Yeter ki istesin. Bu tür eğitimler veren atölyeler mevcut.

Önümüzde yeni yıl var. Yeni yıl için örmüş olduğunuz muhteşem sepetler mevcut sayfanızda. Takipçilerinizden size gelen mesajlar ne yönde? 

Yeni yıl ruhu bambaşka … Takipçilerim yeni yıl konseptini çok beğendi yoğun bir sipariş listem var. Sevdikleri için aldıkları hediyeleri içine yerleştirerek şık bir şekilde sunabilecekleri aynı zamanda da evinin her köşesinde rahatlıkla kullanabilecekleri dekoratif sepetleri çok fazla tercih ediyorlar. Çok severek kullanıyorlar.

Üreten ve ürettiklerinizle hem başka insanlara destek oluyor hem de aile bütçenize katkıda bulunuyorsunuz. 

Örgülerinizin değeri biliniyor mu? Sipariş veren kişiler tarafından zor durumda kaldığınız oluyor mu? 

Şunu en başta belirtmeliyim ki bu işi sadece para kazanmak için yapmıyorum. Elbette bir maliyeti var. Kullandığım ip, malzeme ve aksesuarların kalitesi çok önemli. Ama her şeyden önemli bir şey var ki emek ve harcadığım zaman.  Her şeyin bir maddi değeri olabilir ama inanın bana emeğin ve zamanın tam bir bedeli yok.Amacım maddi sonsuzluk değil,öncelikle ortaya koyduğum işin maneviyatına saygı duyulması. Sanırım bu konuda yurt dışındaki takipçilerim el emeğinin kıymetini daha çok biliyor. 

Hobi olarak yaptığınız bu güzel işlerin devamı gelecek mı? 

Hayatta herkesin bir “B planı” olmalı bence . Benimde memleketim Foça da güzel şirin mi şirin bir atölye açma planım var. Gelecek günler ne getirir bilinmez ama “Üretmek ve emeklerinin karşılığını almak kadar güzel bir şey daha yok bu hayatta.

Yapmış olduğumuz sohbetten anladığım şu,  öğretmenlikten emekli olan Refika Ertan hayatının geri kalanını yine üreterek devam ettirecek... Emekli olduğunuz zaman yapmak istediğiniz farklı bir şey var mı? 

Olmaz mı, elbette var. Bu kadar iple, aksesuarlarla ve tasarımlarımla evime sığmıyorum.  İstiyorum ki aşık olduğum Foça ‘da güzel bir atölyem olsun.  Atölyemde yeni örgüler öreyim ve o çatı altında istihdam sağlayacak birçok kadının el emeğine ev sahipliği yapabileyim. Dilerim, bu hayalimi gerçekleştirebilirim ve sizi atölyemde ağırlarım. 

Son olarak takipçilerinize ve Medya Ege okuyucularına ne söylemek istersiniz. 

Öncelikle size teşekkür etmek istiyorum Eylül Hanım. Emeğe değer veren ve içindeki çocuk ruhunu yaşatan herkese kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Kendinizi ve sevdiklerimizi mutlu etmek çok kolay, mutluluğun sırrı “@refikanınelinden" isimli  instagram sayfasında diyerek, tüm dostlarımı ve kıymetli Medya Ege okuyucularını sayfama bekliyorum. 

Renklerin yaşının olmadığını görmek istiyorsanız,  renklerin ilmek ilmek işlendiği bir tutam yaşam sevincini sevdiklerinize yeni yılda hediye etmek istiyorsanız sizi @refikanınelinden instagram  sayfasına davet ediyorum. Şimdiden sağlıklı,huzurlu,umut dolu bir yıl diliyorum
 
Medya Ege Yazarı Ve Editörü 
EYLÜL AYÇA KARAKUŞ