Sait, "Korkusuz ve çıkarsız sevmek doğruları söylemekten geçer"

Sait, "Korkusuz ve çıkarsız sevmek doğruları söylemekten geçer"

24.Dönem İzmir milletvekili, Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Rifat Sait, yazılı bir açıklama yaptı.

Sait, yazılı açıklaması şöyle;

İslam tarihinden iki güzel örnek verip konuyu daha sonra anlatmak istiyorum. Birinci örnek dönemin İslam Devletinin başı ve halifesi Hz. Ömer (RA) ‘in vakası. Daha dünyada iken cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olan Hz. Ömer (RA) adaleti ile ün salmıştı. Ancak güçlü, sert ve yanlışa karşı müsamahası hiç olmayan bu büyük halifeden korkulurdu. İşte o mübarek zatın aşağıdaki rivayeti oldukça önemlidir:


“Hz. Ömer'in halife olduğu bir zamanda savaştan sonra ganimetler dağıtılmıştı ve herkese bir parça kumaş düşmüştü. Ama kumaş o kadar küçük idi ki bir parça gömlek bile çıkmıyordu. Hz. Ömer üzerine giyecek bir gömleği olsun diye oğlu Abdullah'ın gömleğini aldı ve ganimet aldığı kumaşla birleştirerek kendine bir gömlek yaptı. Bu gömleği giyen Hz. Ömer bir topluluğun önünde konuşmak için ayağa kalktı ve arka saflardan bir kişi şöyle seslendi; - Konuşmaya başlamadan önce üstündeki gömleğin hesabını ver Ey Ömer... Dağıtılan kumaştan gömlek çıkmazdı, sen gömleği nereden buldun... Hz. Ömer bu soru üzerine sakin bir şekilde "Oğlum Abdullah kalk ve durumu anlat" dedi. Hz. Ömer'in oğlu kalktı ve anlatmaya başladı; - Ganimet kumaş ile benim gömleklerimden birisini birleştirdik ve babama yeni gömlek çıktı. Durum aynen böyledir. Arka saflardaki soruyu soran kişi tatmin olmuş bir şekilde yerine oturdu ve "konuşmaya şimdi devam edebilirsin" dedi.”


Burada ders alınması gereken pek çok şey var. O kadar cevval bir Devlet Başkanına soruyu korkusuzca sordurabilen şey aslında Hz. Ömer’e (RA) olan gerçek sevgidir. Zira korku yaratanadır, Kul’a değil. Soruyu soran sahabeyi çoğu kişi tanımaz. Bu sahabe,  Hz. Ömer ‘e (RA) verdirdiği bu cevapla onun bugün bile adaleti ve doğruluğu ile tanınmasına vesile olmuştur. Bu olay Hz. Ömer’in saygınlığını bir kez daha artırmış ve gelecek Müslüman nesillere güzel bir misal göndermesini de sağlamıştır. Hz. Ömer (RA) cevabıyla korkutsa ya da soruyu soran sahabe korkudan dolayı soruyu soramasa bugün bunları konuşuyor olamazdık. Allah hepsinden razı olsun. 


Vereceğim ikinci örnek, ismi Allah (CC) ile birlikte anılan Peygamber Efendimizin  (SAV) bize kadar aktarılan rivayetidir. Bu olay da ders alınması gereken çok önemli bir vakadır. 


“Hz. Peygamber (SAV), aşılama yapan bir topluluğa uğradı. Onlara “Siz bunu yapmamış olsanız da (hurma) olur!” buyurdu. (O sene) hurmalar koruk çıkardılar (iyi bir verim alınamadı). Hz. Peygamber (SAV), (neden sonra) onlara (tekrar) uğradı ve “Hurmalarınız ne durumdadır?” diye sordu.  Onlar da “Şöyle buyurmuştunuz, (biz de öyle yaptık ve sonuç böyle oldu)” dediler. (Bunun üzerine Resulullah): “Siz dünyanızın işini daha iyi bilirsiniz” dedi.” (Müslim, Fedail, 141)


Bu rivayetin dışında Müslim’de iki rivayet daha söz konusudur. Hz. Peygamberin (SAV) bunlardan bir rivayetteki ifadeleri çok açık olduğundan konumuza ışık tutacaktır. Şöyle ki:


Talha b. Ubeydullah anlatıyor: “Resulullah ile birlikte hurmalıklarının başında bulunan bir topluluğa uğradım.”  Allah’ın Resulü (SAV), (orada bulunanlara bahçelerinde çalışanlarla ilgili olarak) “Bunlar böyle ne yapıyorlar?” dedi. Onlar da, çiçeğin erkeğini dişininkine aktarmak suretiyle aşılama yaptıklarını söylediler. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz, “Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum” buyurdular. (Aşılamayla uğraşan kişiler) Resûlüllah’a bu haberini alınca yapmakta oldukları işi terk ettiler. Sonra (onların aşılamayı) terk ettikleri haberi Resûlüllah’a ulaştırılınca şöyle buyurdu: “Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin. Ancak size Allah adına konuştuğumda onu alınız/tutunuz, zira ben O’na asla yalan isnat etmem.” (Müslim, Fedail,139; İbn Hanbel, 1/162; İbn Mace, Ruhûn, 15)


Umarım herkes bu iki güzel vakadan kendince ders çıkartır. En güzel sevgi korkusuzca sevmektir. Korkusuzca sevmek, gerektiğinde korkusuzca soru sorabilmektir. Yalaka sevgi hiçbir işe yaramaz. Diğer yandan Peygamber de olsa istişare yapmaya ihtiyaç olduğu aşikârdır. İşi bilenine sormak ve istişare ile hareket etmek en güzelidir. Ne mutlu korkusuzca gerçekten sevenlere.


Biz de kötü düşünenleri her şeyi bilen ve gören Allah’a  (CC) havale ettik vesselam. Allah güzel görüp güzel düşünendir, öyle olan herkesin yolu açık olsun inşallah.  Allah’ım, beni böyle güzel insanların yanından ayırma, ülkemize ve devletimize hizmet edebilmeyi nasip eyle. AMİN.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.