"Saklı cennet Akyaka" Berna Vatansever yazdı...

"Saklı cennet Akyaka" Berna Vatansever yazdı...

İzmirli gazeteci Berna Vatansever, Saklı cennet Akyaka'yı yazdı

Akyaka, Ege Bölgesinde, Muğla merkeze yarım saat uzaklıkta, mavi ile yeşilin en güzel tonlarının buluştuğu büyülü bir yerleşim yeri. Akyaka yolundan aşağı doğru inerken,  Sakar Geçidi’nden bakınca, orada saklı bir cennetin var olduğu hissine kapıldım. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilmem derin bir huzur kapladı içimi. Muazzam bir manzara ile karşı karşıyaydım. Hele bir de ilkbahar ve yaz aylarında düştüyse yolunuz Akyaka’ya… Cıvıl cıvıl açan çiçekler, ağaçlar, size göz kırpan deniz…

medyaege-(1)-029.jpg
Konaklama için pansiyon ve otel seçeneği oldukça fazla olduğunu da belirtmek isterim hatta çok uygun fiyatlara çadırlar da konaklamakta mümkün.  Çok sessiz sakin olmasa da, bolca enerji depolayabileceğim bir yerdi.
Muğla bacalı evleriyle ünlüdür ve Akyaka da çoğunlukla ahşaptan oluşan bacalı iki katlı, bahçesinde renk renk çiçekleri, begonvil ve zambakları olan evlere rastladım. Güneş tam tepedeydi ancak rüzgar da hiç eksik olmadı. Rüzgar estikçe yeni açan çiçeklerin mis gibi taze kokusu, denizin kokusuyla birleşip burnumda bir şenlik havası yaratıyordu. Hemen Akyaka’nın göbeğinde, denizin üstüne kurulu, salaş bir restoran olan Gülbeyaz Teknesi’nde, bugüne kadar yediğim en güzel balık ekmeği yedim diyebilirim!

medyaege-(1)-001.png

Dalgalar vurdukça, teknenin hafif hafif sallanması bana ayrı bir keyif veriyordu. Denizin içinde, teknenin yanında beliren ördeklerin, havadaki kuşların ve çevredeki çiçeklerin denize yansıması bir ressamın çizdiği tabloyu anımsatıyordu… Ördeklere ekmek attıkça, mutluluktan çıkardığı sesler ise kulağımın pasını siliyordu doğrusu.
Masmavi denize sıra sıra dizili küçük teknelerin neredeyse hepsi, Azmak nehri ve Gökova Körfezine gidiyordu. Ben ilk olarak Azmak Nehri’ne gitmeyi tercih ettim.

medyaege-(4)-006.jpg

Yaklaşık 15 kişilik teknelerle 30-35 dakikalık bir gezintiye çıktık. Denizin üstüne inşa edilmiş, tahta büyük bir köprünün altından geçtik. Köprünün üstünde insanlar manzaraya karşı fotoğraf çekiliyordu. Yakın mesafede,  kısa bir tur oldu. Nehrin suyu oldukça derin olmasına rağmen içindeki balıklar ve bitkiler, elimi uzatsam tutacakmışım gibi çok net gözüküyordu çünkü su çok berrak ve temizdi. medyaege-(6).jpg

Etrafımız yan yana dizili, kafeler, restoranlar, çay bahçeleriyle çevriliydi. Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda ise renk renk paraşütler görmüştüm. Paraşütlerin ahenkle dans edişi muazzam bir görüntü oluşturuyordu.  Küçükken masal kitabı okuduğumda, aklımda betimlenen yerleri geziyordum adeta. Oradan çıkıp tekneyle, şarkılar eşliğinde Gökova Körfezi’ne doğru ilerledik.  Bu mevsimde değişik kuş çeşitleri Gökova’nın sazlıklarına gelirmiş. Daha önce görmediğim kuş çeşitlerini bu sayede görme fırsatı yakaladım. Üstelik serin suyun içine kurulmuş ahşap masalarda, ayaklarınızı suya doğru uzatıp kahvenizi yudumlama keyfine varabiliyorsunuz.

Çam ağaçlarının altında gün batımını izlerken yavaş yavaş çöken karanlık… Ardından gökyüzünde beliren yıldızlar eşliğinde doğa yürüyüşü yapmak bir terapi niteliğindeydi.  Şehrin kalabalığından uzaklaşıp, huzurla kucaklaşmak isteyenlere, saklı cennet Akyaka’yı şiddetle tavsiye ediyorum.

medyaege-(7).jpgmedyaege-(8).jpg

Kaynak Berna Vatansever soft haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum